"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/872 E., 2022/1802 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/105 E., 2021/113 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı karşılıklı davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının cinsel anlamda sürekli talebinin bulunduğunu, erkeğin çocuk istemesine rağmen kadının buna yanaşmadığını, seni sevdiğimden evlenmedim, rahat yaşamak için evlendim dediğini, E. isimli şahısla arasında birşeyler olduğundan şüphelenmeye başladığını, evden çıkmadan önce eve kayıt cihazı bıraktığını ve sonradan dinlediği kayıttan anlaşılacağı üzere evde yokken kadının evin içinde bulunan bir başka erkek arasında cinsel içerikli konuşmalar bulunduğunu öğrendiğini, kadının sadakatsizliğinin kadına ait 05....7.... nolu ve E. adlı şahsa ait 05.......nolu cep telefon numaraları incelendiğinde ispatlanabileceğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 161 inci ve 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, erkek yararına 80.000,00 TL manevî ve 20.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin aşırı kıskançlık gösterdiğini, gelen telefonları dahi dinlemeye çalıştığını, sadakatsizlikle suçladığını ve iftira atmaya başladığını, küfür ve hakaretlerde bulunduğunu,sanki kendisini aldatmış gibi çevredeki insanlara söyleme ile tehdit ettiğini, bu davranışlarının onur kırıcı davranış olduğunu, cinsel ilişki iddialarının da doğru olmadığını ileri sürerek erkeğin davasının reddine, 4721 sayılı Kanun’un 162 nci ve 166 ncı maddesi gereğince karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın zina hukuksal sebebi ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine; karşı davanın ise onur kırıcı davranış hukuksal sebebi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma ve fer'îlerine yönelik olduğu, toplanan delillere göre taraflar arasında zina ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmanın şartlarının oluşmadığı, bu nedenle asıl davada zina nedeniyle açılan boşanma davası ile karşı davada onur kırıcı davranış nedeniyle açılan boşanma davasının reddine karar vermek gerektiği; kadın eşin erkek eşi "konuşmasını oturup kalkmasını bilmezsin, seni sevmiyorum,istemediğim yere geldim " şeklinde cümleler ile aşağıladığı ve duygusal şiddet uyguladığı, dosya kapsamında kadın eşin sadakatsiz davranışı kanıtlanamadığından erkek eşin kadın eşe iftira atarak sadakatsizlik ile suçladığının anlaşıldığı, erkek eşin eve ses kayıt cihazı yerleştirdiği, kadın eşin ailesini arayarak gelin alın dediği, bu olayların meydana gelmesinde kadın eşin az, erkek eşin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci ve 162 nci maddesine dayalı boşanma taleplerinin reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun’un166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ile derecesinin hatalı ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulünün hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat şartlarının oluşmadığını, kendi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ileri sürerek kararın kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ile buna bağlı olarak onur kırıcı davranış hukuksal sebebi ile boşanma talebinin reddinin hatalı olduğunu, erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece kadına kusur olarak yüklenen, erkeği "Konuşmasını oturup kalkmasını bilmezsin, seni sevmiyorum,istemediğim yere geldim" şeklinde cümleler ile aşağıladığı ve duygusal şiddet uyguladığı vakıasına erkeğin dayanmadığı, dayanılmayan vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kadının "seni sevdiğimden evlenmedim, rahat yaşamak için evlendim" dediği vakıasına dayanılmış ise de bu hususun ispatlanamadığı,ispatlanmayan vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği; erkeğe yüklenen kusurların sabit olduğu, taraflara izafe edilecek başkaca kusur bulunmadığı, buna göre boşanmaya yol açan olaylarda erkeğin tam kusurlu, kadının kusursuz olduğu, yasal şartları gerçekleşmeyen erkeğin davasının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, çalışmayan geliri ve mal varlığı bulunmayan kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası hükmedilmesi yerinde, tedbir nafakasının asıl dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken karar tarihinden itibaren hükmedilmesinin isabetsiz olduğu; takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakasının az olduğu, hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerektiği; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin boşanma davasının reddine, kadın yararına asıl dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL tedbir ve kesinleşmeden itibaren aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata; 4721 sayılı Kanun'nun 162 nci maddesi gereğince pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesinin her türlü kötü veya onur kırıcı davranış olması halinde değil, ağır derecede pek kötü veya onur kırıcı davranışın gerçekleşmesinin gerektiği, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, erkeğin pek kötü ve onur kırıcı davranışı ispatlanamadığı; Zina olayının mevcut sayılabilmesinin en önemli koşulu olan cinsel ilişkinin varlığının kesin veya güçlü karineyle kanıtlanmış olması gerektiği, dosya kapsamındaki deliller zina iddiasını ispatlayacak nitelikte olmadığı, yasal şartları oluşmadığı, bu nedenle reddine karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesi ile erkeğin tüm, kadının sair istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkek delillerine itibar edilmemesinin hatalı olduğunu, yargılama sırasında ortaya çıkan deliline itibar edilmediğini, dinlenilen ses kaydı ile kadının sadakatsizliğinin ispatlandığını, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak davaların kabul ve reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının reddi ile kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.