Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7760 E. 2023/4955 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, kusurun belirlenmesi, velayet, nafaka miktarı ve tazminat taleplerinin reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeler gözetilerek, usul ve yasaya uygun bulunan temyiz edilen karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1111 E., 2022/1750 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/463 E., 2021/168 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin psikolojisinin bozuk olup müvekkili ve çocuktan kopuk, internet bağımlısı olduğunu, 2018 Mart ayında nişanlanan kardeşinin yanına göndermediğini, fiziksel şiddet uyguladığını, evden ayrılıp iki ay ordu evinde kaldığını, sen ırgatsın, kölesin dediğini, aşırı yersiz ve zamansız taleplerle bulunduğunu, müvekkili ve çocuğa şeytan dediğini, çocuğun futbol okuluna gitmesini istemediğini, çocukla tartıştıklarını, müvekkilinin ailesiyle mesafeli olduğunu, kardeşinin düğününe katılmadığını, en son15 Ağustosta bayram ziyaretinde erkeğin anne ve babasının evinde iken ayrılacağını, erkek kardeşinin gelip alması için aramasını söylediğini, kardeşin gelerek kendilerini aldığını ve kadının anne ve babasının evine götürdüğünü, erkeğin ise sonrasında kadına seni denedim dediğini, kadının anne ve babası ile birlikte ortak eve gittiğini, gidecek yeri olmadığından mecburen aynı evde kaldıklarını, ayrı odalarda kalıp zorunlu olmadıkça konuşmadıklarını, kadın evden ayrılma kararı alınca erkeğin eşyalarını toplayarak 08.09.2019 günü evden ayrıldığını, müvekkilinden habersiz bankalardan kredi çektiğini, çocuğun taksitlerini ödemediğini bu sebeplerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortaçk ocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklardan ... için aylık 1.500,00 TL, ... için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, içi boş iddialar olduğunu, erkeği aldatmadığını, 2019 yılının şubat ayında sosyal medyada oyun oynarken oynadığı kişinin kendisini özel telefonundan aradığını, kadının duruma şaşırdığını ve erkekten çekindiği için tedirgin olduğunu, erkeğe durumu izah ettiğini, erkeğin kendisine inandığını ve güvendiğini belirttiğini, olayın üzerinden evliliğin altı ay devam ettiğini, kullandığı telefon hattının erkek adına olduğunu, dilerse kayıtlara ulaşabileceğini, telefonuna şifre koymasının sebebininin ise telefonun kendi kendine arama yapması olduğunu, erkeğin dilerse spor salonunun devam çizelgesini görebileceğini ve emekli iken evde olmak yerine kadına eşlik edebileceğini, erkeğin en son senden soğudum diyerek ayrılma kararı aldığını, yıllarca her türlü şiddetine maruz kaldığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, kendisinin bir kusuru olmadığını belirterek haklı davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde;kadının son bir yıldır telefonuna şifre koyduğunu, erkeğin adını telefonunda ... olarak değiştirdiğini, 2019 yılının haziran ayında telefonuna cevap vermekten çekindiğini ve şüpheci davrandığını, kim arıyor diye sorunca kız arkadaşının aradığını belirttiğini, erkek sesi duyduğunu söyleyen erkeğe oynadığı bir oyunda bir erkeğin kendisine güzel sözler söylediğini, şeytana uyduğunu, bundan öte bir şey olmadığını belirttiğini, erkeğin olayın üstünü örttüğünü, fakat yaklaşık bir yıldır da cinsel olarak uzak durduğunu, yine kadının sonrasında spordan yorgun gelmediğini fark ettiğini, sadakatsizlik yaptığını, erkek çocuğunu doldurduğunu, çocuğun erkeğe hakaret ettiğini, müvekkilinin borçları nedeniyle kendisinin araba dışında bir şeyinin olmadığını, en son evden ailesinin de isteği ile anlaşmalı bir şekilde ayrıldığını, boşanmayı kabul ettiklerini, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddine, lehine 1.000.0000 TL maddî, 1.000.000 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin emekli olduğu, ödeme gücü üzerinde borçlandığı bu borçların emekli ikramiyesinin kullanıldığı ancak borçlarının devam ettiği, borçlanmaların evlilik için alınan, harcanan krediler olduğu cevap dilekçesinde beyan edilmesi, her iki tarafın tanıklarının ortak beyanlarından taraflar arasında tartışmanın öncelikli sebebinin sürekli borç ödemeden dolayı maddî sıkıntılardan kaynaklandığı, bu borçlanmaların bir kısmının erkeğin çalıştığı dönemlerde internet kafe ve kırtasiye dükkanına fiili ortaklıktan kaynaklanan borçlanmalar olduğu, erkeğin ödeme gücü üzerinde borçlanarak kavga ve tartışmalara sebep olduğu, erkeğin kadının yakınlarına karşı soğuk davranışlar sergilediği, kadına sorulduğunda erkeğin kadının yakınlarını müşterek hanede istemediği ben yokken gelsinler şeklinde yaklaşım gösterdiği, kadını, kadının yakınlarının özel günlerinde yanlarında olmasına erkeğin karşı çıktığı, kadının kendi yakınlarının özel günlerine katılmadığı, yakınlarının müşterek haneye ziyaretlerinde çekimser kalmalarına sebep olması nedeniyle de erkeğin kusurlu olduğu, erkeğe isnat edilen bir yakınının düğününe katıldığında boynunda berelenmeler ile tanıklarca gözlemlenmesi ile cevap dilekçesinde kadına isnat edilen bir başkası ile görüşmesi olayından sonra tarafların fiili beraberliklerinin devam ettiği karşılıklı beyanlardan ve tanık beyanlarından sabit olmakla bu olaylar barışma ile sonuçlandığından ve bu aşamadan sonra bu yönde olayların varlığı hususu ileri sürülmediğinden bu hususlar kusur değerlendirilmesinde hükümde değerlendirilmediği, kadının ayrılık döneminde asgari ücretli olarak çalışma hayatına başladığı, kirada çocukları ile birlikte kaldığı, emekli olan ve ticari hayatı olan erkeğin ekonomik ve sosyal durumu karşısında kadının daha zayıf olduğu, boşanmak ile yoksul duruma düşeceği, çocukların yaşları ve eğitim durumları göz önüne alınarak velâyetin annede kalması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar ... ve ... için ayrı ayrı takdir edilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının, karar tarihinden itibaren her bir çocuk için 500,00 TL'ye çıkartılarak babadan alınarak anneye verilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; her celse talepte bulunmasına rağmen kadın için karar tarihine kadar tedbir nafakası bağlanmadığını, kadın ve çocuklar için hükmedilen nafakaların miktarının çok düşük olduğunu, kadının iş tecrübesi olmaması ve çocukların bu durumdan olumsuz etkilenmesi nedeni ile 28.04.2021 tarihinde işe başlamış ise de 10.05.2021 tarihinde deneme süresi içinde ayrılmak zorunda kalmış sadece 13 gün çalışabildiğini, dava boyunca lehine tedbir nafakasına hükmedilmeyen kadının bu şekilde mağdur edildiğini, bu defa sadece 13 günlük çalışması gerekçe gösterilerek lehine oldukça düşük bir miktar yoksulluk nafakası takdir edilerek bir kez daha mağdur edildiğini, yine lehine hükmedilen tazminatların da oldukça yetersiz olduğunu, erkeğin ayrılmadan kadın adına nakit avans çekerek kadını borçlandırdığını ve kadın hakkında takip başlatıldığını, raporda yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki uygulanmasının belirtildiği halde yatılı ilişki kurulduğunu, davalının delillerini ve tanık beyanlarını kabul etmediklerini, ön inceleme duruşmasında delil bildirmek için verilen süre kanunla tayin edilmiş bir kesin süre olmasına rağmen, davalı yanca verilen delil dilekçesi de süresinden sonra verildiğinden dolayı davalı yanca bildirilen delillerin toplanmasına ya da tanık dinletilmesine muvafakatlerinin olmadığının bildirilmiş olmasına rağmen beyanlarının dikkate alınmadığını kararın kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kusur gerekçesi, nafakaların ve tazminatların miktarları, kişisel ilişki yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya bir diyeceklerinin olmadığını, davacının sadakatsizlik yaparak başkasıyla görüştüğünü, müvekkil sırf çocuklar var çocuklar anne ve babalarından mahrum kalmasınlar, psikolojileri bozulmasın, bir aile çatısı altında hayata daha kolay tutunsunlar diye evliliğe devam etmeye çalıştığını, fakat bu aldatma olayının müvekkilde güven sarsılmasına sebep olduğunu, erkeğin müvekkil kadının babasına da ben bir emanet aldım üç emanet bırakıyorum demekle sözlü olarak çocuklarını ve evini gasp eden kadının babasına teslim edip ayrıldığını, hal böyleyken, yuvayı kadın ve babası yıkmışken, sanki müvekkilin yuvayı yıkmış gibi muamele görmesinin gerçeğe aykırı olduğunu, bir düğüne iştirak etmemenin ve biraz borçlanmanın kadını haklı çıkarmayacağını, ailesinin geçimini, maddî durumunu yükseltmek için bir takım girişimlerde bulunduğunu, bazı işler istediği gibi gitmediğinden borçlandığını, fakat hiç bir zaman ailesine geçim darlığı yaşatmadığını, müvekkilinin ailesine iyi bir hayat sürdürmek için borçlandığını, kusurunun olmadığını, sadakatsiz kadına ortak çocukların velâyetinin verilmesinin doğru olmayacağını, velâyet, nafaka ve tazminatları kabul etmediklerini, davacının da çalıştığını, bu nedenlerle kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, velâyet, nafakalar ve tazminatlar yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın tarafından erkeğin delillerini süresinden sonra bildirdiği iddia edilmiş ise de; Mahkeme tarafından 30.01.2020 tarihli duruşmada taraflara delillerini bildirmek için süre verildiği, verilen sürenin ne olduğu, kesin süreye uyulmaması durumunda nasıl karar verileceğinin bildirilmediği, Mahkemece verilen sürenin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından, erkeğin 21.02.2020 tarihli dilekçesiyle bildirdiği delillerinin kabul edilmesi gerektiğinden, Mahkemenin yaptığı işlemde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, erkeğin kadının yakınlarına karşı soğuk davranışlar sergilediği, kadının yakınlarını müşterek hanede istemediği, ben yokken gelsinler şeklinde yaklaşım gösterdiği, kadının yakınlarının özel günlerinde yanlarında olmasına karşı çıktığı, yakınlarının müşterek haneye ziyaretlerinde çekimser kalmalarına sebep olduğu, kadının da başka bir erkekle telefon konuşmalarının olduğu, bunu öğrenen erkeğin kadına kısa bir süre aynı evde yaşasalar bile kadının beyanından anlaşıldığı gibi küs olarak, ayrı odalarda kalıp, zorunlu olmadıkça konuşmadıkları, erkeğin 08.09.2019 tarihinde evden ayrıldığı, kadının güven sarsıcı davranışlarının bulunduğu, kusurlu olduğu, meydana gelen olaylarda ve ayrılmalarında tarafların eşit kusurlu oldukları, Mahkemenin kusur tespitinin doğru olmadığı, ortak çocukların idrak çağında oldukları, anne yanında kaldıkları, sosyal inceleme raporunun alındığı, çocukların velâyetinin anneye verilmesinin menfaatlerine olacağının belirtildiği, çocukların anne yanında kalmasının fikri, ahlaki gelişmelerine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delillerin bulunmadığı, meydana gelebilecek tehlikelerin varlığı da ispat edilemediği, erkeğin çocuklara karşı olumsuz bir davranışı tespit edilemediği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı, sürekli bir işi ve gelirinin bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri doğru olduğu gibi tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında takdir edilen nafaka miktarının da uygun olduğu, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar davacı kadın ve ortak çocuklar yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen nafakaların miktarları da uygun olduğu ancak ortak çocuklar için iştirak nafakası takdirinin doğru olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında takdir edilen nafaka miktarının az olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, iştirak nafakalarının miktarları ile kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadın ile erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuklardan Akif Erdem için aylık 1.000,00 TL, Elif için aylık 800,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrarla, istinaf dilekçelerinde kusur tespiti yönünden kararın kaldırılması talepleri olmadığını, erkeğin sürede delil bildirmediğini, ne dosya içeriğinde ve ne de kadının beyanlarında başka bir erkekle konuşma olgusu ya da kadının güven sarsıcı davranışta bulunma olgusu kabul edilmediği gibi bunu iddia eden davalı tarafça da ispatlanamadığını, kadının telefon kayıtlarının da bu iddia karşısında celp edildiğini ve herhangi bir güven sarsıcı eyleme işaret edecek bir kayda rastlanmadığını, nitekim taraflar arasında evlilik birliğinin erkeğin 2019 yılı Ağustos ayında kurban bayramında kadını ve çocuklarını önce anne ve babasının yanına Armutlu'ya bayramlaşmaya götürüp, sonrasında kadın ve çocuklarını İnegöl'e göndererek ben ayrılacağım dediği ana kadar fiilen ve her anlamda devam ettiğini, en sonunda ise erkeğin kadın adına krediler çekildikten sonra, senden soğudum denilerek ve ayrılma kararı alınarak çocukları ile birlikte ailesinin evine gönderildiğini, taraflar arasında karı-koca hayatnın son ana kadar yaşandığını, kadını sadakatsizlik ile itham eden erkeğin, her üç tanığının da erkeğin barışmak istediğini dile getirdiğini, erkeğin barışmak istemesi kendi iddiasını çürüttüğü gibi bu iddiaya rağmen barışmak istemesi bu ithama rağmen kadını affettiğini, hoş görü ile karşıladığını göstereceğini, hatalı kusur belirlemesi nedeniyle tazminat taleplerinin reddinin de hatalı olduğunu, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, nafaka miktarları, tazminat taleplerinin reddi ile kişisel ilişki yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla kadının tam kusurlu olduğunu, kadının çalıştığını ve ortak çocuklar ile babalarının sağlıklı iletişim kurmalarının engellendiğini, bu durumun çocukların eğitiminde çok olumsuzlukların meydana gelmesine sebep olacağı, fakat velâyet müvekkile verilirse müvekkil olgunlukla çocuklarına eğitim vereceği gibi anneleri ile de iletişim kurmalarına anneleri gibi engel olmayacağını ileri sürerek kusur belirlemesi, kadın için hükmedilen yoksulluk nafakası ile velâyetler yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadının kusurunun ispatlanıp ispatlanmadığı, kadının tazminat taleplerinin reddinin gerekip gerekmediği, kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı hükmedilen nafakaların miktarları ile kişisel ilişki ve velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 140 ıncı maddesinin beşinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci vd. maddeleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.