"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/798 E., 2023/1184 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/743 E., 2023/123 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen ilk kararda asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün tamamının kaldırılmasına dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen son kararda asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; erkeğin kendisine fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, küçük çocuğu ve kendisini tehdit ettiği, aile içi şiddet nedeniyle müşterek çocukları ile birlikte Ankara'ya gelme zorunda kaldığı, erkeğin 6 yaşındaki müşterek çocuklarına küfür ettiği en sonunda müşterek çocuğu kaçırarak Nevşehir'e götürdüğü, çocuğun sağlıksız bir ortamda yaşadığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının hırçın karakterde olduğu, erkeği aldatarak ondan para aldığı, kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kadının iş yerinin çalışma saatlerinin gece geç saatlere kadar sürdüğü erkeğin ziyarete geldiğinde iş yerinde sigara içildiği, müşterek çocuk ... in perişan halde uyutulduğu, kadının kardeşinin tarafların evlilik hayatına müdahale ettiği, kadının üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği, erkeğe topluluk içinde hakaret ettiği, eş yerine koymadığı, erkeğin kök ailesiyle alay ettiği, çocukları erkeğe karşı doldurduğu, çocuklarıyla evlilik hayatı boyunca ilgilenmediği, psikolojik tedavisini yarım bıraktığını iddia ederek kadının davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesi'nin İlk Kararı
İlk Derece Mahkemesi'nin 2019/91 Esas, 2020/1024 Karar ve 27.10.2020 tarihli kararı ile özetle; ön inceleme duruşmasında taraflara tüm delillerini ve tanıklarını bildirmeleri için iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen, yasal süre içerisinde davacı-davalının tanık bildirmediği, tahkikat duruşmasında tanıklarını hazır etmediği, bu nedenle dava dilekçesinde davalı- davacı eşine atfettiği kusurların hiçbirinin ispatlanamadığı, bu nedenle asıl davanın velayet, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerini de içerir şekilde reddine karar verildiği, yapılan kusur değerlendirilmesinde davacı-davalı kadının çocuklarıyla yeteri kadar ilgilenmediğinin sabit olduğu, bu nedenle evlilik birliğinin kusurlu davranışıyla temelinden sarsıldığı, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesinin üstün yararına olacağı, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitimi için maddi gücü oranında kendisinin nafaka ödemek zorunda olduğu değerlendirilerek, tarafların mali sosyal durumları, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, paranın alım gücü, ülkemizin ekonomik değerleri, enflasyon, hakkaniyet ilkesi değerlendirilerek belli miktar iştirak nafakasına hükmedildiği, müşterek çocuk ...'in velayetinin davalı-davacı babaya bırakıldığı, her ne kadar belli miktar tedbir ve iştirak nafakası talep edilmiş olsa da, davacı-davalının gelirinin düzenli olmadığı, pandemi süreci içerisinde hem kendi geçimini temin etmesi, hem de müşterek çocuk ... için belli miktar tedbir ve iştirak nafakası vermesinin kendi yaşam şartları açısından zor olduğunun değerlendirildiği, davalı-davacının belediyede çalıştığının, düzenli ve yeterli gelirinin olduğu görülmekle tedbir ve iştirak nafakası talebinin reddedildiği, kadına kusur olara yüklenen çocuklarıyla ilgilenmeme vakıasının boşanmaya neden olan vakıalardan olsa da, davalı- davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan bir kusur olmaması nedeniyle erkek lehine manevi tazminat takdir edilmediği, gerekçesi ile; asıl davanın reddi ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, erkeğin müşterek çocuk için talep ettiği tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Kaldırma Kararı
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Bölge Adliye Mahkemesi Gönderme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 2021/8 Esas, 2022/1752 Karar, 27.09.2022 tarihli kararı ile özetle İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın, velayeti babaya verilen çocuk yönünden 4721 sayılı Kanun'un 182 inci maddesinin 2 inci fıkrası kapsamında anne tarafından talep edilen iştirak nafakasına ilişkin olan gerekçesinde önce "belli bir miktar iştirak nafakasına hükmedilmiştir" denildiği, alt paragrafta ise yine aynı talep yönünden "tedbir ve iştirak nafakası reddedilmiştir" şeklinde yazıldığı, bu şekilde çelişki yaratıldığı, bu nedenle iştirak nafakası yönünden delillerin hiç değerlendirilmemiş olduğu derecesinde yargılama işlemleri eksik bırakıldığının anlaşıldığı davacı- davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılmasına, dosyanın, Bölge Adliye Mahkemesi kararına uygun şekilde yargılama yapılıp, sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D.İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; ön inceleme duruşmasında taraflara tüm delillerini ve tanıklarını bildirmeleri için iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen yasal süre içerisinde davacı-davalının tanık bildirmediği, tahkikat duruşmasında tanıklarını hazır etmediği, bu nedenle dava dilekçesinde davalı- davacı eşine atfettiği kusurların hiçbirinin ispatlanamadığı, bu nedenle asıl davanın velayet, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerini de içerir şekilde reddine karar verildiği, karşı dava açısından yapılan değerlendirmede davacı- davalı kadının çocuklarıyla yeteri kadar ilgilenmediğinin sabit olduğu, evlilik birliğinin davacı-davalı kadının kusurlu davranışıyla temelinden sarsıldığı, müşterek çocuk ...'in hüküm tarihinde idrak çağında bulunduğu, yargılama safahatında iki kez SİR düzenlenmesinde bulunulduğu, 20.01.2020 tarihli sosyal inceleme raporunda sadece davacı-davalı anne ile görüşüldüğü bu nedenle bu raporun yetersiz olduğu, talimat yoluyla aldırılan 26.12.2019 tarihli sosyal inceleme raporunda ise müşterek çocuk ve davalı-davacı baba ile görüşüldüğü, evin fiziki şartlarının incelendiği, müşterek çocuğun rapora yansıyan iradesinde ve uzman görüşünde babası ile mutlu olduğu, birlikte yaşamak isteğinin bulunduğu anlaşıldığı bu nedenlerle müşterek çocuğun velayeti davalı-davacı babaya bırakılıp, anneyle yatılı kişisel ilişki düzenlenmesi yapıldığı, davalı-davacı vekilinin tedbir ve iştirak nafakası taleplerinden vazgeçtiğini belirttiği, vazgeçmenin davacı-davalı vekilince kabul edildiğinden tedbir ve iştirak nafakası ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edildiği, kadına kusur olarak yüklenen çocuklarıyla ilgilenmeme vakıasının boşanmaya neden olan vakıalardan olsa da, davalı-davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan bir kusur olmaması nedeniyle erkek lehine manevi tazminat takdir edilmediği gerekçesi ile; asıl davanın reddi ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, erkeğin müşterek çocuk için talep ettiği tedbir ve iştirak nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, kusur tespiti, velayet yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve müşterek çocuğun velayetine ilişkin verilen kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak geçimsizliğe neden olan kusurun kimden kaynaklandığı, müşterek çocuğun velayetine ilişkin verilen kararın hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 336 ıncı 332 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.