"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/635 E., 2022/2418 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mut 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/902 E., 2020/522 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.07.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf davacı ... ve vekili gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; birliğin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 750.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, kadının kusurlu olduğunu belirterek, boşanma kararı verilmesini, davacının sair taleplerinin ise reddi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların bir araya gelme ihtimallerinin olmadığı, evliliğin fiilen bitmiş olduğu, davalı ...'nin halihazırda ... isimli bir kadın ile birlikte yaşadığı, bu durumun davalının Almanya'da 14.02.2019 tarihinde davacıya çektiği ...'ye tercüme edilen ihtarnamede geçen "Müvekkilimin hayat arkadaşı", davacı ve davalının müşterek çocukları ... ve ...'ın annelerine çektikleri ihtarnamedeki "Babamızın ve kız arkadaşının yanında kalmak istiyoruz" ibarelerinden ötürü sabit görüldüğü ve evliliğin devamında iki tarafın da hiçbir menfaatinin kalmadığı, ortak çocukların 24.12.2019 tarihli celsede psikolog eşliğinde alınan beyanlarında babaları ile kalmak istediklerini açıkça söylemeleri, yaşları, kendilerini ifade edebilecek durumda olmaları ve psikoloğun ifadelerine itibar edilebilir şeklindeki beyanı üzerine velâyetlerinin babaya verilmesinin çocukların menfaatine uygun olacağı, davalının iştirak nafakası talebi olmadığından taleple bağlılık ilkesi uyarınca bu yönde hüküm kurulmadığı, davacı kadının Almanya'da fiilen çalıştığı ve düzenli bir geliri olduğu için yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, davalının UYAP üzerinden yapılan Takbis sorgulamasında üzerinde kayıtlı 13 adet taşınmaz bulunması, Almanya'da halen çalışıyor ve Euro üzerinden gelir elde ediyor olması, evlilik bitmeden fiilen başka bir kadın ile evlilik hayatı yaşamaya başlaması, bu durumun dosyaya sunulan fotoğraflar, çekilen ihtarnamelerde yer alan ifadeler ve tanık Gabriel'in beyanları ile sabit görülmesi ile davalının evliliğin sona ermesinde ağır kusurlu olduğu, kadın yararına maddî tazminata hükmedildiği, manevî tazminat talebi yönünden ise; davalının evlilik birliği sürerken başka bir kadın ile ilişki yaşamaya başlamasının davacıyı yıprattığı, psikolojisinin bozulduğu, bu durumun kızları ile arasındaki ilişkiyi dahi etkilediği göz önüne alınarak tarafların maddî durumu, davalının Euro üzerinden gelir etmesi, manevî tazminatın bir tarafın zenginleşmesine diğer tarafın ise fakirleşmesine neden olmaması gerekliliği ilkesi göz önüne alınarak kadın yararına manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 200.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; velâyet düzenlemesi, tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık boşanma, kusur, tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.