"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1456 E., 2022/2016 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karşıyaka 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/940 E., 2020/457 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin boşanma davasının reddine, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının ise reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının asabi ve geçimsiz tavırları olduğunu, en küçük sorunları dahi büyütüp sürekli kavga ve tartışma çıkardığını, bu tavırlarını kendisinin ailesine de gösterdiğini, kendisine ve ailesine hakaret ettiğini, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığını, annesinin hakaretlerine göz yumduğunu, yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sürekli borçlanıp bunları ödeyebilmek için kendisinin kredi çekmek zorunda bırakıldığını ve bu krediyi ödeyeceğini söylemesine rağmen ödemediğini, ,borçlandığı kişilerin sürekli kendisini arasına neden olduğunu, psikolojik şiddeti uyguladığını, kadına hakaret ettiğini, kadını tehdit ettiğini, kadının ailesine de hakaret ettiğini, yatak odası sırlarını başkalarına anlatığını, düzenli bir yaşam tarzının bulunmadığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, kendi davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, tazminatlara faiz işletilmesine, ziynet alacağının aynen olmadığı takdirde bedelinin faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin sorumluluklarını yerine getirmediği, eşini ve çocuklarını ihmal ettiği, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, borçlandığı ve kadın adına kredi çekilmesine neden olduğu, kadına şiddet uyguladığı, eşine o...luk yaptın, o...şeklinde hakaret ettiği, kadının annesi ve babasına ve kardeşine hakaret ettiği; kadına yönelik kusurun ispat edilemediği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince erkeğin davasının reddine, kadının davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında her ayın 2. ve 4. hafta sonları Cumartesi ve Pazar günü saat 10.00 ile saat 13.00'e kadar kişisel münasebet tesisine; ortak çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına dava tarihinden 25.06.2019 tarihine kadar aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kadının sürekli ve sabit geliri bulunduğundan yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, kesinleşmeden itibaren yasal faiz uygulanmasına, ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak davaların kabul ve reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kusurlu olanın davalı- davacı kadın olduğunu, velâyetin anneye verilmesinin hatalı olduğunu, nafaka miktarlarının yüksek olduğunu, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tazminat şartlarının oluşmadığını ve miktarlarının uygun olmadığını ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen kusurlara göre hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması ile yoksulluk nafaka talebinin reddinin hatalı olduğu, nafaka başlangıç tarihlerinde infazda tereddüt oluşturacak belirsizlik olduğunu, ziynet alacağının da kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller,dinlenen bir kısım tanıkların somut ve inandırıcı beyanları erkeğe Mahkemece yüklenen kusur vakıalarının net ispatlandığı; kadına ise yüklenebilecek kusur vakıasının ispatlanamadığı, erkeğe yüklenen vakıaların niteliğine göre kadının karşı davasında boşanmaya hükmedilmesi ile hiç kimse kendi kusurundan hak elde edemeyeceğinden tam kusurlu erkeğin davasının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı; çocuğun yaşı, alıştığı ortam, erkeğin cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde velâyetin anneye verilmesine ilişkin isteği, uzman raporu içeriği de dikkate alındığında velâyetin anneye verilmesinin ve yine uzman rapor içeriğine göre baba ile kişisel ilişki gün ve saatlerinin belirlenmesinde isabetsizlik olmadığı; tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumlarına, paranın alım gücüne, ihtiyaç ve gelirlere, kadının da çocuğun geçimine katkıda bulunma yükümlülüğüne, ilk dava tarihine göre belirlenen nafaka miktarlarının az olduğu; nafakanın başlangıcının hangi dava olduğu belirtilmeden sadece dava tarihi denmek suretiyle infazda tereddüte yol açacak şekilde hüküm tesis edildiği; aşamada belirlenen nafaka ile tahsilde tekerrüre esas olmamak kaydı ile de karar verilmediği; hakkaniyet ilkesi gereğince nafakanın erkeğin açtığı ilk dava tarihinden itibaren çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve velâyetin kesinleştiği tarihten itibaren aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesinin uygun olacağı; kadın yararına dava tarihi itibarı ile tedbir nafakası koşullarının gerçekleştiği, ancak 25.06.2019 tarihli celse de erkeğin işten çıkarılması ve kadının düzenli gelirinin bulunması sebebiyle o celse tarihinden itibaren kaldırıldığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları paranın alım gücü, ihtiyaç ve gelirler, işten çıkış tarihi ile hakkaniyet ilkesine göre belirlenen miktar yeterli olduğu; belirtilen gerekçe ile sonraki aşamada tedbir nafakasının kaldırılmasının da yerinde olduğu; kadın lehine tedbir nafakasının başlangıç tarihinin hangi dava olduğunun somut olarak gösterilmediği ve aşamadaki nafaka ile tahsilde tekerrüre neden olunmamak üzere şeklinde karar verilmemesi infaza yönelik olduğu, bu nafakanın da ilk dava tarihinden itibaren verilmesi gerektiği; kadının sabit ve düzenli geliri bulunduğu yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı; tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları,kusur vakıaları, ihlal ve ihlalin ağırlığı,evli kalınan süre, hakkaniyet ilkesi ile birlikte değerlendirildiğinde belirlenen tazminatların az olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ilgili hükümlerin kaldırılarak yerine ilk dava tarihi olan 29.11.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak ve aşamada belirlenen nafaka ile tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasının ve velâyet kesinleştikten itibaren aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının ... erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine; İlk Derece Mahkemesi hüküm fıkrasının 4 ncü maddesinin "dava tarihinden itibaren" ibaresinin başına gelmek üzere ve yeniden hüküm kapsamında "İlk dava tarihi 29.11.2018 olan "ibaresi eklenmek suretiyle düzeltilmesine; kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, kesinleşmeden itibaren yasal faiz işletilmesine, tarafların diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; delillerin değerlendirilmesinde hata yapıldığını, erkeğin sunduğu delillerin toplanmadığını, bir çok usul ve esasa ilişkin hata yapıldığını, dinlenen tanıklarının tamamı davalının akrabaları olup, alınan beyanlara şüphe ile yaklaşılması gerektiğini, eşinin maddî konularda şeffaf olmadığını, kendi hesabında sürekli olarak para sakladığını, kendisi ailesini geçindirmek için maddî olarak zorlanırken kendisinin tüm maaşını biriktirdiğini, davalı yanın tanıklarının beyanlarından dahi erkeğin fiziki ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, tazminat belirlenir iken bir zenginleşme aracı olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat şartlarının oluşmadığını, nafaka miktarı tarafların mali gücündeki dengesizlik düşünüldüğünde oldukça yüksek olduğunu, her ne kadar ortak çocuğun annesinden ayrılmasını istemediğini söylemiş olsada çocuğun psikolojik ve fiziki gelişiminin olumsuz etkilenmemesi için çocuğun velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının her iki boşanma davası ve fer'îleri yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabul ve reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, velayet ve kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, kadın yararına tazminat ve tedbir nafakası şartlarının oluşup oluşmadığı ile tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 182 nci, 323 üncü, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı- davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince velâyeti anneye bırakılan 2018 doğumlu ortak çocuk Evra Naz ile davacı- davalı baba arasında her ayın 2. ve 4. hafta sonları cumartesi ve pazar günü saat 10.00 ile 13.00 a kadar kurulan kişisel ilişkinin, ortak çocuğun inceleme tarihi itibariyle 4 yaşını doldurduğu ve yaşı dikkate alındığında kısa olup, çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine engel olacağı gibi üstün yararına da aykırıdır. Bu husus gözetilerek daha uygun sürelerde kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı- davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davacı- davalı erkek vekilinin kişisel ilişkiye yönelik temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kişisel ilişkiye yönelik esastan ret kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesinin kararının hüküm fıkrasının ortak çocuğun kişisel ilişki konusunu düzenleyen (B- 7) numaralı bendinin hükümden tamamen çıkarılmasına, yerine aynı numaralı bent olarak "her ayın 2. ve 4. hafta sonları cumartesi ve pazar günü saat 10.00 ile 17.00 a kadar" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
#########