Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7927 E. 2024/6427 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/691 E., 2023/938 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: Karabük Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/227 E., 2022/97 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı kadın tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı eşin sorumluluklarının yerine getiremediğini, davalının müvekkiline karşı şiddet uyguladığını, aşağıladığını, sadakatsiz davranışlarda bulunduğunu, B.D.'nin evine gitmemeliydim, hatalıyım" dediğini, müvekkilinin davalıyı affetmediğini, ailesinin yanına gittiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 750.00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 2.000 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 300.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir. (07.02.2022 tarihli son celsede nafakalara TEFE + TÜFE oranında artırılmasını istemiştir. )

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde, sudan sebeplerle kavga çıkardığını, hakaret ettiğini, müvekkili ve annesi aşağılayıcı ve küçük düşürücü yazılı ve sözlü hakaretlerde bulunduğunu, davacının sürekli kredi kartlarının dökümünü, harcamaları "kiminle ne bok yedin" diyerek sorguladığını, ceplerini karıştırdığını, müvekkilinin bahsi geçen kadının sadece yakın arkadaşı olduğunu, davacının ortak çocuğa müvekkilini kötülediğini, davacı ve ailesinin müvekkilini tehdit ettiğini belirterek 4721 sayılı Kanun’un166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL nafakaya, müvekkili yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla,davalının eve geç saatlerde geldiği, davalının iş yerinde sık sık bir kadınla samimi bir şekilde görüldüğü, çevresindekilere arkadaşı olduğunu söylediği, davalının Bircan isimli bir kadınla birlikteliğinin olduğunun konuşulduğu, davalının sık iletişim kurduğu numaraların arasında Bircan isimli kadının da olduğu, davalının Bircan isimli kadını müşterek konuta getirdiği, bu nedenle pişman olduğunu beyan ettiği, davacının doğum gününü kutlamak için hazırlık yapmadığı, davacıyı ve ortak çocuğu ailesinin yanına gönderdiği, uzun süre gelmesini istemediği, davacının ortak çocukla birlikte ailesinin yanına geldiği, tarafların tekrar bir araya gelmedikleri, erkeğin tam kusurlu olduğu 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir, 800,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir, 1.200,00 TL yoksulluk nafakasına, faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata,davacının nafakaların TEFE+TÜFE ortalaması oranında artırılması talebinin reddine, davalı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tüm iddialarının ispatlandığını, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, davalı baba ile çocuk arasında uzun süreli yatılı kişisel ilişki kurulmasının doğru olmadığını, bu kadar uzun süreli yatılı olarak anneden ayrı kalmasının çocuğun üstün yararına uygun olmadığını, kişisel ilişki tesisinin kısaltılması gerektiğini belirterek kararın tedbir ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminatlar yönünden kaldırılmasını, tedbir yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin tam kabulüne karar verilmesini, aksi halde miktarlarının artırılması yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda davacının kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin davacıyı aldattığını kabul etmemekle birlikte evlilik devam ettiğinden davacının müvekkilini affetmiş olduğunu gösterdiğini, davacının tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesi, davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, ayrıca miktarlarının fahiş olduğunu, davacı yararına hükmedilen nafakanın fahiş olduğunu ve kabul edilebilir olmadığını, davacının ortak çocuk için aylık 750,00 TL nafaka istediğini, İlk Derece Mahkemesinin 800,00 TL verdiğini, talebi aştığını belirterek hükmün tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulünün ve evlilik birliğinin sarsılmasında davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, çocuğun üstün yararı uyarınca velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, velâyeti kendisine verilmeyen baba ile çocuk arasında yatılı olacak şekilde sömestr tatili ve yaz tatilinde kişisel ilişki tesisi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince de bu hususta verilen kararın isabetli olduğu kadın ve ortak çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarı isabetli ise de kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının az olduğu, aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu, aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar vermek gerektiği, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi isabetli ise de, davacı kadın aylık 750,00 TL iştirak nafakası talebinde bulunduğu halde İlk Derece Mahkemesince talep aşılarak ortak çocuk lehine aylık 800,00 TL iştirak nafakasına karar verildiği, davacı kadının iştirak nafakası talebi hakkında yeniden karar verilerek ortak çocuk lehine aylık 750,00 TL iştirak nafakasına karar vermek gerektiği,davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu, 200.000,00 TL maddî tazminat ve 150.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren geçerli olmak üzere yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm verilmiş, sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1-Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; tüm iddialarının ispatlandığını, maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, davalı baba ile çocuk arasında uzun süreli yatılı kişisel ilişki kurulmasının doğru olmadığını, bu kadar uzun süreli yatılı olarak anneden ayrı kalmasının çocuğun üstün yararına uygun olmadığını, kişisel ilişki tesisinin kısaltılması gerektiğini belirterek kararın maddî ve manevî tazminat taleplerinin tam kabulüne karar verilmesini, aksi halde miktarlarının artırılması yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda davacının kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin davacıyı aldattığını kabul etmemekle birlikte evlilik devam ettiğinden davacının müvekkilini affetmiş olduğunu gösterdiğini, davacının tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesi, davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, ayrıca miktarlarının fahiş olduğunu, davacı yararına hükmedilen nafakanın fahiş olduğunu ve kabul edilebilir olmadığını belirterek hükmün tamamı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadının boşanma davasının şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur, tazminatlar ve velâyet nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ıncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.