"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1077 E., 2023/1952 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alanya 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/136 E., 2021/231 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yoksulluk nafakası ve manevî tazminat yönlerinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, eksik inceleme, tazminat ve nafaka miktarları yönünden; davacı-davalı kadın vekili tarafından ise kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları ile ziynet alacağına ilişkin vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 168 inci maddesinde “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki İlk Derece Mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna; Bölge Adliye Mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna, ancak hükümle birlikte gidilebilir” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu yasal düzenleme karşısında, davacı-davalı kadın vekilinin ziynet alacağına ilişkin tefrik ara kararının temyizi mümkün olmadığından, davacı-davalı kadın vekilinin ziynet alacağının eki niteliğinde olan vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
6100 sayılı Kanun'un öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun esastan reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu esastan reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karar, davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmemiştir. Dolayısıyla davalı-davacı erkek vekilince istinaf edilmeyerek onun yönünden karar kesinleşmiş olup davalı-davacının kararı kusur belirlemesi, maddî tazminat yönünden temyiz etmekte hukuki yararı yoktur. Bu nedenle davalı-davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin kusur belirlemesi, maddî tazminat yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraf vekillerinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilen dışında kalan diğer itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadına sürekli ve herkesin yanında fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, son olarak tüm birikimleri ile birlikke evi terk ederek gittiğini, eşlik ve babalık vazifelerini yerine getirmediğini, sadakat yükümlülüğünü alenen ve hiç çekinmeden çiğnediğini, devamlı olarak hakaret küfür içeren kişilik onuruna şeref ve haysiyetine yönelik sözler sarf ettiğini, kendi ailesi ve başkalarının yanında aşağıladığını, davalının anne babasının da küfür, tehdit ve şiddet içeren eylemler sergilemesi ve davalının bunlara sessiz kaldığını, fiziksel güç üstünlüğünü korkutma aracı olarak kullanarak, seni öldürürüm, elimde kalırsın, seni gebertirim, kafanı keserim, kolunu bacağını kırarım, Allah belanı versin, senin gibi kadın olmaz olsun, ölsen de kurtulsam, bir gün bu evde kan çıkacak, elimde kalacaksın gibi sözler sarf ettiğini, maruz kaldığı fiziksel şiddetine eziyet hatta kimi zaman hayatına kast boyutuna ulaştığını, başka kadınları kast ederek ağır rencide edici ve onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu, sen de kendine kadın mı diyorsun, bunlar kadınsa sen nesin, hiç aynaya bakmıyor musun, yakamdan düşmedin şeklinde sözler söylediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararın aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan altınların erkekte olduğunu belirterek ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsiline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının evliliğin ilk yıllarından itibaren hakaret, sadakatsizlik ve ağır ekonomik şiddet uyguladığını, 2015 yılından itibaren aynı evi paylaştıklarını, her ne kadar evlilik birliğini korumak için çaba göstermiş ise de bunda başarılı olamadığını, davalının evine karşı ekonomik katkıda bulunmadığını, şerefsiz, köpek, Allah belanı versin gibi beyanlarında bulunduğunu, tekrar bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 17.09.2020 tarihli ön inceleme duruşmasında talep edilen ziynet eşyası ve para miktarını bildirip harçlandırmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde davacı-davalı tarafça bildirimde bulunulmadığı; erkeğin, kadına sen de kendine kadın mı diyorsun, bunlar kadınsa sen nesin, hiç aynaya bakmıyor musun, yakamdan düşmedin şeklinde sözler söylediği, davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı, seni öldüreceğim, elimde kalacaksın dediği, ev ihtiyaçlarını karşılamadığı, sadakatsiz davranışlarda bulunduğu, davacı kadının kazancını elinden aldığı, evi terk ettiği, eşlik ve babalık görevini yerine getirmediği; kadının ise erkeğe, Allah belanı versin diyerek beddua ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanlarını tekrarlamakla birlikte, delillerin tam toplanılmadığını, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, belirlenen tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek kararın kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile nafakalar miktarları, ziynet alacağı davasında hükmedilen vekâlet ücreti, kadına yüklenen kusur yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davaların kabulü ile kusur belirlemesinin Mahkemece doğru tespit edildiği; kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin doğru olduğu ancak tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen manevî tazminat ile yoksulluk nafaka miktarının az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davacı-davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile kadın yararına 60.000,00 TL manevî tazminata; davacı-davalı kadın vekilinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu, delillerin tam toplanılmadığını, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarı ile ziynet alacağına yönelik vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; eksik inceleme yapıldığını, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tazminat ve nafaka miktarlarının yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, eksik inceleme bulunup bulunmadığı, tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki (2) numaralı paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırıya nazaran, kadın yararına hükmolunan manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı erkek vekilinin kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî tazminata yönelik; davacı-davalı kadın vekilinin tefrik edilen ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçelerinin REDDİNE,
2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,
3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'a geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.