"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/569 E., 2023/817 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 20. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/272 E., 2020/759 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının, kök ailesinin ekonomik sıkıntıları nedeniyle sürekli para talep ettiğini, bu konuda çıkan tartışmalarda evi terk ederek annesinin yanına gittiğini, evliliği maddî güvence olarak gördüğünü, vatandaşlık almak istediğini, durumunu daha fazla sağlamlaştırmak için çocuk yapma ve oturma izni alma amacında olduğunu, iş arkadaşlarını arayarak eşini, kötülediğini, eşine ve ailesine hakaret ettiğini, erkeğin ailesi ile görüşmesine engel olduğunu, erkeğin boşanmak istemesi üzerine hakaret ve küfür ettiğini, doğacak çocuğu babasına ve kök ailesine düşman yetiştireceğine ilişkin mesajlar gönderdiğini, kadın ve kadının annesinin erkeğin iş yerine gelerek aralarında gelişen olayları erkeğin müdürüne anlatmakla tehdit ettiklerini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminatın kadından tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; erkeğin, kadının hamile olduğunu bilmesi üzerine çocuğu aldırması için baskı yaptığını, kadını önce ortak konuttan kovduğunu sonrasında ablasının evine yerleştiğini, havaların soğuk olduğu dönemde ortak konutun doğalgaz aboneliğini iptal ettirdiğini, hamile olması nedeni ile gündüz ortak konutta geceleri ise annesinin evinde kalmaya başladığını, akabinde elektirik ve su aboneliklerinin de iptal ettirilmesi ile anne evine yerleşmek zorunda kaldığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini ileri sürerek davanın reddine, kadın yararına 100.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 3.000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadının eşine karşı "sen adam mısın, bana mı güvendin, bir karına bakamıyorsun", dediği, erkeği ve erkeğin ailesini ortak çocuğu göstermeyeceği ve onlara düşman yapacağı yönünde tehdit ettiği ve "Allah belanızı versin, şerefsiz" diyerek erkeğin ablasına hakaret ettiği, eşinin ailesiyle görüşmesini istemediği, erkeğin ise kadına karşı ortak konutlarında evde eşi ve çocuğu otururken elektrik ve doğalgaz aboneliklerini kapattırması şeklinde gelişen olaylarda kusurlu olduğu, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı ve sosyal inceleme raporundaki tespitler göz önünde bulundurularak velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile babası arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine, kadının yoksulluk nafakası ile tazminat talebinin reddine, mahkeme ara kararı ile kurulan aylık 500,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar erkekten alınıp kadına verilmesine, erkek yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle 5.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekil istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminat, reddedilen tazminat talepleri, kişisel ilişki ve iştirak nafakasının miktarı yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davalı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının tanık ifadeleri ve delillerinin hükme esas alınmadığını, erkeğin ortak çocuğun doğumunu istemediğini, bu konuda kadına baskı yaptığını sonrasına ise evi terk ettiğini, kadının yaşadığı ortak konutun doğalgaz ve elektrik aboneliklerine son verdiğini, yarı hissesini ablasına devrettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ortak çocuğun yaşı ve daha öncesinde babası ile olan ilişkisi dikkate alınmadan genel bir düzenleme yapılmasının hatalı olduğunu, ortak çocuğun doğumdan sonra babasını hemen hemen hiç görmediğini, ortak çocuğa atopik Otizm teşhisi konulduğunu , özel eğitim aldığını, bu nedenle hafta sonu ve 1 ay babada yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının hatalı olduğunu, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının az olduğunu, çocuğun özel eğitim alması nedeniyle bu miktarın ihtiyaçlarına yetmede yetersiz kalacağını ileri sürerek kararın erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminat, reddedilen tazminat talepleri, kişisel ilişki ve iştirak nafakasının miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü ve erkek yararına tazminat verilmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığı, tarafların kusur durumlarına göre kadının reddedilen tazminat talebine ilişkin kararın yerinde olup olmadığı, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin baba ile çocuk arasındaki duyguların tatmini için yeterli olup olmadığı ile ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının ortak çocuğun ihtiyaçları ile tarafların ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci ve 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda kadının, erkeğe küçük düşürücü sözler söylediği, ortak çocuğu eşi ve eşinin ailesine göstermemekle tehdit ettiği, erkeğin ablasına hakaret ve beddua ettiği, eşinin ailesi ile görüşmesine izin vermediği, erkeğin ise ortak konutta eşi ve çocuğu otururken elektrik ve doğal gaz aboneliklerini kapattırdığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle kusur belirlemesi yapılmış ise de; dosyanın yapılan incelemesi ve toplanan delillerden erkeğin mahkemece belirlenen kusurlarının yanında ortak konutun 1/2 hissesi erkek adına kayıtlı iken dava açılmadan bir süre önce eşinin bilgisi olmadan bu hissesini ablasına devrederek kadının güvenini sarstığı, kadın hamile iken çocuğu aldırması yönünde kadına baskı yaparak evden ayrıldığı sabittir. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. O halde, hatalı değerlendirme sonucu kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
4.Yukarıda (3) numaralı parafrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek ağır kusurlu olup, ağır kusurlu eş yararına manevî tazminata hükmedilemez. Davacı erkek yararına 4721 sayılı Kanunu'nun 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası koşulları somut olayda gerçekleşmemiştir. O halde davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
5.Boşanmada maddî ve manevî tazminata ilişkin 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, davacı erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
6.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un "hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat ile iştirak nafakasının miktarı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Yukarıda (3), (4), (5) ve (6) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat ile iştirak nafakasının miktarı yönünden davalı kadın yararına BOZULMASINA,
3. Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı kadının diğer temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.