Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8077 E. 2024/6096 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığı ve boşanmaya karar verilip verilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin kusurlu davranışlarının devam etmesi ve kadının ortak konuta dönmesinin af olarak değerlendirilemeyeceği, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsan bir geçimsizlik bulunduğu gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/500 E., 2023/667 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/390 E., 2023/80 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkilinin ... ve ... adından iki ortak çocuklarının bulunduğunu, müvekkilinin ortak çocuklar sebebiyle bu güne kadar bu evliliğe tahammül ettiğini, defalarca boşanma aşamasına gelen taraflar davalının kutsal kitap üzerine yemin etmesi ve sözler vermesi sonucu evlilikleri devam ettirdiklerini ve verilen tüm sözler ve yeminlere rağmen her defasında davalının müvekkiline karşı hakaret ve psikolojik şiddeti devam ettiğini, müvekkilinin beyanlarına göre davalının psikolojik rahatsızlığı sebebiyle ilaç kullandığını, davalının müvekkili ve müvekkilinin ailesine durdur yere hakaret ettiğini, müvekkilini ölümle tehdit ettiğini, hayatı kendisine zindana çevirdiğini, müvekkilinin her şeye rağmen eşinin düzelebileceğini düşündüğü için ve toplum baskısı ile bu zamana kadar katlandığını, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkilinin çalışmadığı bu aşamada 1.000,00 TL tedbir nafakası ve davanın sonunda 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde bir kısım vakıalar ileri sürerek boşanmaya sebep olaylarda tam kusurlu olduğunu iddia ettiğini, davacının bu iddiasının dayanağı vakıaların hangi delillerle ispat edileceği hususunda dava dilekçesi yer vermediğini davacının iddialarının ispatlamakla yükümlü olduğunu ve bunu yerine getirmeyen davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, her hangi bir psikolojik sorunun bulunmadığını, daha önce gerek maddî gerekse de ailevi problemlerin sebebiyle kullandığı ilaç (çipralex 10 mg ) mevcut olduğunu, 1 yılla yakın aşkın söz konusu ilacı da kullanmadığını, bu durum SGK ilaç dökümlerinden de anlaşıldığını, yine her hangi bir psikolojik tedavi almadığına ilişkin tüm hastanelerden araştırılabileceğini, davacı ile 2014 yıllında severek evlendiğini, tüm evlilikleri boyunca normal aile tartışmaları dışında en ufak bir problemlerinin olmadığını, eşinin kedisini ve ailesini sevdiğini ve saydığını ve kendisininde davacı eşini ve ailesini sevip saydığını, davacı eşinin evden ayrılmadan bir önceki gün baldızı ... tarafından arandığını ve kardeşinin kendisi ile boşanıp yanına alacağını söylediğini kendisininde çalıştığından dolayı tartışmaya girmediğini, bu durumu davacı eşine yansıtmadığını, normal hayatlarına devam ettiklerini, saat 15:00'ten sonra davacı eşinin kendisine senle ben bitti diyerek mesaj yazıp telefonunu kapattığını bu yazışmaların da kendisinde mevcut olduğunu, davacı eşinin kendisine ortak çocuklarından dolayı katlandığını iddiası tamamen asılsız olduğunu çünkü bakıma muhtaç olan çocuklarını bırakıp gittiğini, eşini çok sevdiğini, eşine şiddet darp uygulamadığını, böyle bir durum olsaydı darp raporu alınır ve ailelerin haberleri olacağını ve aralarında geçen basit tartışmalar olduğunu, davacı eşinin nafaka talebi ise kendisinin aldığı maaşla ancak engelli anne ve baba ve çocuklarına bakabildiğini ve bu boşanma davasında kusurun olmadığını ailesinin dağılmasının istemediğini eşini çok sevdiğini ve eşinin yanına dönmesini istediğini ve kendisine karşı açılan davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmelerinin eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği, davacının dava tarihinden yaklaşık olarak bir yıl önce ortak konuttan ayrılarak kök ailesi yanına geldiği, ancak bir süre sonra ortak konuta dönerek tarafların ortak yaşama devam ettikleri, bu nedenle bundan önceki olayların affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığı, tarafların ortak yaşama devam ettikleri dönemde ise davacı tanıklarının görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, davacı tanığı ...'nin beyanında belirttiği davalı ile telefon görüşmesinin ise dava tarihinden sonra olması sebebiyle kusur belirlemesinde dikkate alınmayacağı, bundan başka davacının davasının ispatı için başkaca bir delile dayanmadığı, dolayısıyla davacının iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı beyanla istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince hukuki nitelendirmenin davada ki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirildiği, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunduğu, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulduğu, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, Mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu ve mahkeme hükmünün yasal unsurları taşıdığı, istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede İlk Derece Mahkemesinin ispatlanamayan davanın reddine dair verdiği kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatın devamı taraflardan beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise kusurunun kimden kaynaklandığı, davalının boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışının ispatlanıp ispatlanmadığı, boşanma davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince davacı kadının dava tarihinden yaklaşık olarak bir yıl önce ortak konuttan ayrılarak kök ailesi yanına gittiği, ancak bir süre sonra ortak konuta dönerek tarafların ortak yaşama devam ettikleri, bu nedenle bundan önceki olayların affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığı, tarafların ortak yaşama devam ettikleri dönemde ise davacı tanıklarının görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, bu nedenle davacının iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise kadının istinaf itirazı esastan reddedilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillere göre davacı kadının elle yazdığı mektup ve tanık ...’un beyanı gözetildiğinde, davacı kadının tanığı arayarak “ya beni kurtarın, ya da intihar edeceğim, ya da kadın sığınma evine gideceğim” dediğine ilişkin hususlar dikkate alındığında tarafların birleşmelerinden yeniden ayrılmalarına kadar olan süreçte davalı erkeğin eylemlerini devam ettirdiği anlaşılmakla; erkeğin gerçekleşen, süregelen nitelikli kusurlu davranışları nedeniyle kadının ortak haneye dönmesinin af olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre tüm deliller bu çerçevede değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekir iken hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.