Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8105 E. 2024/6064 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının azlığı itirazına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, evlilikte geçen süre ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek yoksulluk nafakası ile maddi manevi tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1303 E., 2023/1255 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ: Büyükçekmece 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/19 E., 2021/732 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet ve katılma alacağı isteminin tefrikine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekkili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin annesinin kadının özel hayatına sürekli müdahale ettiğini, kadını erkeğe ve çevreye karşı kötülediğini, erkeğin eve sürekli geç geldiğini, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, küfür ettiğini, eşine ve çocuğuna karşı ilgisiz ve soğuk davrandığını, telefonunda hayat kadını numarasının kayıtlı olduğunu, kadına para vermediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, yatakları ayırdığını, kadını aşağıladığını, kadının annesinin eve gelmesini istemediğini, kadının dışarı çıkmasına ve para harcamasına izin vermediğini, kadının babasını arayarak "gel kızını al götür, onu artık istemiyorum" dediğini, kadını evden kovduğunu, ziynetlerin kadının razısı dışında erkeğin annesi tarafından alındığını, oturdukları evin alımında kullanıldığını iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, yasal faizi ile kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakalara her yıl ÜFE-TÜFE oranında artış uygulanmasına. 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının değerinin TL ve döviz cinsinden bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesine, taşınmaz üzerindeki katkı payı alacağı şimdilik 1.000,00 TL değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, aşırı kıskanç ve takıntılı olduğunu, sürekli psikolojik olarak baskı yaptığını, kadının annesinin evlilik birliğine sürekli karıştığını, ev işlerini yapmadığını, erkeğe "hayvanın oğlu" dediğini, evi kadının terk ettiğini, düğünde takılan takıların kadının uhdesinde olduğunu iddia ederek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanık beyanlarına göre erkeğin eve geç geldiği, kadına yönelik olarak küçük düşürücü sözler söylediği, kadını darp ettiği, "şerefsiz" dediği, erkeğin ailesinin kadını beğenmediği, erkeğin kadını aşağıladığı ve rencide ettiği, dava dışı kadınlarla güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, olağanın üzerinde alkol tükettiği, kendi ailesini müşterek hayata karıştırdığı, kadına küfür ettiği, kadının kıskançlık hareketlerine erkeğin sebep olduğu gerekçesi ile evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 600,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 600,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakalara her yıl ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın için 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı ve katılma alacağı talebinin tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; bir kısım tanık beyanlarına gerekçeli kararda değinilmediğini, davalı tam kusurlu olmasına rağmen hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok az olduğunu, davalının sosyal ve ekonomik durumu karşısında hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının da çok düşük olduğunu, ziynet eşyaları yönünden karar verilebilecek durumda iken tefrik kararı verilmesi ve kararın kesinleşmesinin beklenmesinin adil yargılanma hakkının ihlaline sebebiyet vereceğini belirterek, kusur belirlemesi, tazminat miktarları ile iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları, ziynet eşyası yönünden tefrik kararı verilmesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; dinlenen tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere, kadının erkeğin telefonuna program yükleyerek konuşmalarını ve mesajlarını karıştırdığını, özel hayatının gizliliğini ihlal ettiğini, erkeğe ait bilgileri hukuka aykırı şekilde elde ettiğini, davacı tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu, kadın lehine tazminata ve yoksulluk nafakasına karar verilemeyeceğini, nafakaları ödeme gücü olmadığını belirterek, kusur belirlemesi, kabul edilen nafakalar ile tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tanığı kızkardeşi A. B., davalının telefonuna program yükleyerek ve davalının şifresini bularak davalının akrabası olan kadın ile sıklıkla görüştüğünü ve sosyal medya hesabında cinsel içerikli görüntüleri bularak kendisine gösterdiğini beyan etmiş ise de, davalının rızası ve izni dışında elde edildiğinden hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu, davalının güven sarsıcı davranışta bulunduğu başka delillerle ispatlanamadığı, bu nedenle bu kusurun davalıya yüklenmesinin doğru görülmediği, ayrıca davacı dava dilekçesinde davalının olağanın üzerinde alkol kullandığı kusuruna dayanmamasına rağmen, bu kusurun davalıya yüklenmesinin de doğru olmadığı, sonuç olarak, davalının kahvehaneye gittiği ve eve geç geldiği, davacıya başkalarının yanında "çok konuşuyorsun, çok biliyorsun, kapa çeneni" "sus ne konuşuyorsun", "sen ev kadını olamazsın, yaptığın yemek yenmez" gibi küçük düşürücü ve aşağılayıcı sözler söylediği, "şerefsiz" diyerek hakaret ettiği, küfürlü konuştuğu, davalının annesinin davacıyı beğenmediği, çok konuştuğunu ve hırçın olduğunu söylediği, taraflara karıştığı ve davalının annesinin etkisinde kaldığı, davalının annesinin sürekli olarak tarafların yanında bulunduğu, bu nedenle tarafların baş başa vakit geçiremediği, davalının davacının ailesini arayarak "gelin kızınızı alın, onu artık istemiyorum" dediği, davalının davacıya şiddet uyguladığı, böylece evlilik birliğinin sona ermesinde davalının tam kusurlu, davacının kusursuz olduğu, davacı maddî ve manevî tazminatlara faiz işletilmesini talep etmesine rağmen, Mahkemece bu talep yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin doğru görülmediği gerekçesi ile tarafların kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile taraflara yüklenen kusur oranları değişmemekle birlikte gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin düzeltilmesine, tarafların yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, kararın buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, davacı lehine boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 16.800,00 TL toptan yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile kararın bunlara ilişkin kısmının kaldırılmasına, tarafların ortak çocuğu lehine aylık 800,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında arttırılmasına, yasal faizi ile kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, kabul edilen iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ile tazminat miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, kadın ve çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarları ile kadın için kabul edilen tazminat miktarlarının az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve evlilikte geçen süre dikkate alınarak davacı kadın yararına takdir edilen toptan yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddesi hükmü dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası miktarı ve tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,

2.Davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.