Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8247 E. 2024/6612 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasının istinaf incelemesinde, Bölge Adliye Mahkemesi'nin yoksulluk nafakası yönünden eksik inceleme gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırıp dosyayı geri gönderirken, manevi tazminat yönünden ise esastan hüküm kurmasının doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma davası ve eklerinin birbiriyle bağlantılı ve sonuçları birbirlerini etkileyen nitelikte olması, bu nedenle de birlikte değerlendirilmesi gerektiği; aksi halde sağlıklı ve infazı kabil kararlar verilemeyeceği ve usul ekonomisine aykırılık oluşacağı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin yoksulluk nafakası yönünden verdiği gönderme kararı dışında manevi tazminat yönünden esastan hüküm kurması hatalı bulunarak temyiz edilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1701 E., 2023/813 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulması ve kaldırma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çatalca 1. Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/176 E., 2022/200 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine boşanmanın fer'îlerine, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuş, bir kısım yönlerden gönderme kararı verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin öfke kontrolü olmadığı, erkeğin annesinin tarafların evliliğinde her daim söz sahibi olduğunu, erkeğin kendisi için sınır koymadan harcamalar yaptığını, her hafta sonu ve aralıklarla hafta içi düzenli alkol kullandığını ve gezmeye gittiğini, erkeğin ve annesinin kadına sözlü ve fiziksel şiddet uygulamaya başladıklarını, aşağılayıcı sözler söylediklerini, kadının psikolojik baskılara dayanamadığı için panik atak olduğunu ve iki yıl ilaç kullandığını bu olayların tarafların yataklarını ayırmasına yol açtığını, erkeğin kadının maaş kartına el koyduğu ve kadına hiç bir zaman harçlık vermediğini, müşterek çocuğun doktor masrafı için kadının bilekliğini bozdurduğu kalan para ile kendisine harcama yaptığını erkeğin bunun duyması üzerine kadına hakaret ve tehdit ederek müşterek konuttan kovduğunu, erkeğin çocuğa olumsuz davranışlarının olduğu, iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL manevî tazminata, ziynet ve düğünde takılan paranın kadına verilmesine, mal rejiminin tasfiye edilmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının birlik görevlerini yerine getirmediği, yemek yapmadığı, ortak çocukla ilgilenmediği, dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, kadının talebi üzerine defalarca erkeğin kadını doktora götürdüğü kadının kendi kendine kanser teşhisini koyduğu, ancak tedavi sonucunda sağlığının iyi olduğunun ortaya çıktığı, bu durumun ilerleyerek kadının panik atak hastası olduğu ve psikiyatri tedavisinin devam ettiği, kadının doğum sonrasında yatağını ayırdığı tarafların cinsel hayatlarının kalmadığı, kadının ortak konut içinde kalması gereken konuları başkalarına anlattığı, kadının çocuğun doktor masraflarının karşılamak için bilekliğini bozdurduktan sonra kalan para ile kendisine harcama yaptığı çocuğu avm ye götürdüğü erkeğin kadına sinirlendiği aralarında tartışma başladığı kadının evi terk ettiği 3 gün sonra geri döndüğü ancak tarafların evliliklerini sürdüremediklerini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, mal rejimine ilişkin taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; kadının evlilik birliğinin verdiği yükümlülükleri yerine getirmediğini, yemek temizlik yapmadığını, erkeğin ya da erkeğin annesinin evin ütü temizlik yemek gibi ihtiyaçları ile ilgilendiğini, tarafların anlaşamadığını, kadının ortak çocuk ile ilgilenmediğini, müsrif, sorumsuz ve kıskanç olduğunu, yatağının ayırdığını, kadının müşterek konut içinde kalması gereken konuları başkalarına anlattığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, aksi halde ortak velayet tesisine, erkek lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata iş bu davanın Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/176 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında; aksine ciddi ve inandırıcı deliller yok ise tanıkların söylediklerinin doğru kabul edilmesi gerektiği, alınan tanıklarının beyanlarında, kadının psikolojisinin bozuk olduğu, tutumlu olmadığı, erkek ile aynı yatağı paylaşmadığı, erkeğin fiziksel şiddet uyguladığının görülmediği ancak ara sıra alkol aldığı, sinirlenince kapıları kırdığı, bu bakımdan davalının öfke kontrolünün olmadığı, sinirli ve gergin bir yapıya sahip olduğu, erkeğin, kadına yönelik, şişmansın, sende annen gibisin, delisin, gibi hakaretlerde bulunduğu, manevi olarak eşini mağdur ettiği sabit olduğu bu anlamda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının ise kusurunun bulunmadığı tespit edildiği, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının kusuru bulunmadığı anlaşılmış ise de yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırması neticesinde kadının asgari ücretle çalıştığı, düzenli bir geliri bulunduğu, üzerine kayıtlı 12 adet farklı taşınmaz hissesi bulunduğu, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf olmadığı dikkate alınarak, yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakasına hükmedildiği, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyeti babaya verilen çocuk lehine nafaka talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği gerekçesi ile; asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına iştirak nafakası takdiri yönünden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 10.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı yönünden talebinin kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma ve velayet yönünden kararı istinaf etmediklerini beyanla, manevi tazminat miktarı, yoksulluk nafakası talebinin reddi ile ziynet eşyaları yönünden kararın kaldırılarak ziynet eşyası yönünden güncel sürüm değeri esas alınarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine 4721 sayılı Kanun 4 üncü maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmadığı, davacı-davalının istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin 6 nolu bendinin kaldırılmasına, yerine davacı davalı kadın için 35.000,00 TL manevi tazminat takdiri ile erkekten alınarak kadına verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine, kadının asgari ücretli çalışmasının kendisini yoksulluktan kurtarmayacağı, İlk Derece Mahkemesince, kadın adına kayıtlı taşınmazlarının gelir getiren bir mal varlığı bulunup bulunmadığı, gelirlerinin sürekli ve düzenli olup olmadığı, erkeğin nafaka yükümlülüğünü bulunmayacağı nitelikte geliri olup olmadığı hususlarının araştırılmadığı, bu haliyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi gereğince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmadığı ve değerlendirilmediği anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebine yönelik esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi 5 nolu bendinin yoksulluk nafakası yönünden kaldırılmasına, belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, ziynet eşyaları talebi yönünden İlk Derece Mahkemesince hangi takıların hangi değer ve gramda olduğu belirtilmeksizin toplam değerinin yazılmasının usul ve yasaya uygun olmadığı bu nedenle kadının ziynet eşyası alacağı davasına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının B bendinde ziynet eşyalarıyla ilgili olarak kurduğu ilgili hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına, davacı-davalı kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine, kararın boşanma yönünden Yargıtay temyiz yolu açık, ziynet alacağı yönünden kesin olmak üzere karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi'nin tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden verdiği kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesi'nin kadın yararına hükmettiği tazminat miktarlarının isabetli olup olmadığı, yoksulluk nafakası yönünden verilen kararının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Taraflar arasında asıl ve birleşen dava ile açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, kararın davacı-davalı kadın tarafından, manevi tazminat miktarı, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve ziynet eşyaları yönünden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarının az olduğu, kadının yoksulluk nafakası talebi yönünden ise eksik inceleme yapıldığı, ziynet eşyaları yönünden hangi takıların hangi değer ve gramda olduğu belirtilmeksizin toplam değerinin yazılmasının hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının manevî tazminat miktarı, yoksulluk nafakası ve ziynet eşyaları yönünden kaldırılarak, kadın lehine 35.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyası yönünden yeniden hüküm kurulmasına, yoksulluk nafakası yönünden gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, sair yönlerden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı-davacı erkek vekili tarafından; Bölge Adliye Mahkemesi'nin manevî tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden verdiği kararın bozulması talebiyle temyiz yoluna başvurulmuştur.

Boşanma davalarında gerek taraflara atfedilen kusurlar, gerekse boşanmanın eki (fer’îsi) niteliğindeki maddî ve manevî tazminat, nafaka ve özellikle velâyet gibi konular boşanmaya bağlı ve birbirinden ayrılamayacak niteliktedir. Boşanma davası ve eklerinin biri hakkında verilecek hüküm diğerinin sonucunu etkileyecek olup, bu istemler hakkında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi ancak bu istemlerin birlikte görülüp değerlendirilmesi suretiyle mümkündür.

Kural olarak, İlk Derece Mahkemesince verilen karar sonrasında tarafların istinaf itirazı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince boşanma veya boşanma davasının ekleri yönünden istinaf incelemesi yapılırken; şayet dosyada giderilebilecek bir eksiklik varsa bu eksikliğin 6100 sayılı Kanun'un 353 vd. maddeleri uyarınca ve usul ekonomisi de göz önünde bulundurularak Bölge Adliye Mahkemesince giderilip İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dahil gerekli kararları verebilir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından giderilemeyecek nitelikte bir eksiklik bulunması durumunda ise, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmadığından kesinleşen yönler hariç olmak üzere boşanma ve ekleri ayrılmadan, istinaf edilen tüm yönlerden kararın tamamının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi gerekir (6100 sayılı Kanun md. 353). Aksi uygulamayla, birbiriyle bağlantılı ve sonuçları birbirlerini doğrudan etkileyebilen istemlerin ayrılması; sağlıklı, isabetli infazı kabil kararlar verilmemesine sebep olacağı gibi bu durum usul ekonomisine de aykırıdır.

Ayrıca Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrası İlk Derece Mahkemesince verilecek yeni karar ile temyiz incelemesi sonucu verilecek olası bozma kararı sonrası, İlk Derece Mahkemesince verilecek yeni karara karşı kanun yollarında da değişiklik olacaktır. Çünkü, temyiz incelemesi sonucu bozma kararı verildiğinde (Bölge Adliye Mahkemesi daha evvel bu konuda esastan ret kararı verdiğinden), yeni karar sadece temyiz yoluna tabi olacak, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırıp gönderdiği yönlerle ilgili İlk Derece Mahkemesi bir karar verdiğinde bu karar ise önce istinaf, sonra temyiz aşamalarından geçecektir. Dolayısıyla, zorunlu olarak birlikte görülmesi gereken dava ve ekleri ayrı ayrı dosyalarda görüşülüp ayrı ayrı yasa yollarından geçerek ortaya usulen karmaşık bir sonuç ve hukuki güvenirlik ilkesine aykırı bir durum çıkabilecektir.

Boşanma davası ve ekleri birbirinden ayrıldığında, biri hakkında verilecek hüküm diğerinin sonucunu etkileyecek nitelikte olması nedeniyle; örneğin, boşanma sorunu halledilmeden velâyete ilişkin uyuşmazlık, velayete ilişkin uyuşmazlık çözülmeden kişisel ilişki ve iştirak nafakası, kusur sorunu çözülmeden maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına ilişkin uyuşmazlık çözülemeyeceğinden, bu istemlerin biri diğerinin sonucunu bekleyecek, gereksiz zaman kaybı ve usul ekonomisine aykırı bir yargılama süreci başlatılmış olacaktır.

Diğer yandan, bilindiği üzere Bölge Adliye Mahkemelerinin, esasa ilişkin hiçbir hüküm içermeyen ve yalnızca (münhasıran) gönderme kararları kesindir (6100 sayılı Kanun md. 353/1-a). Ancak, somut olayda Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf istemi üzerine vermiş olduğu karar, yalnızca (münhasıran) gönderme kararı olmayıp aynı dava ve eklerine ilişkin esas hükümle birlikte, aynı davanın eki niteliğinde olan yoksulluk nafakası ile ilgili kaldırma ve gönderme kararı verilmiştir. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesinin eldeki dosyaya ilişkin kararı tüm yönleriyle temyizi kabil bir karardır. Diğer bir anlatımla, Bölge Adliye Mahkemesinin kararının tüm yönleriyle temyizen incelenmesi yönünden herhangi bir engel bulunmamaktadır.

Somut olay incelendiğinde, boşanmanın eki niteliğinde bulunan ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde boşanma davasının eki olması sebebiyle tüm istinaf istemlerinin bir bütün hâlinde değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, boşanma davasının eki niteliğindeki yoksulluk nafakasına ilişkin hükmün kaldırılarak dosyanın bu yönüyle İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi, sair yönlerden ise kısmen istinaf incelemesi yapılarak esastan karar verilmesi hatalı olmuş, temyiz edilen hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı-davacı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Bölge Adliye Mahkemesince kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında; 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ıncı alt bendi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmadığı ve değerlendirilmediği bu nedenle kadının yoksulluk nafakası talebine yönelik esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 5 nolu bendinin yoksulluk nafakası yönünden kaldırılmasına, belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden karar verilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup, bu karar kesindir. 6100 sayılı Kanun'un 362 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca; Bölge Adliye Mahkemelerinin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Hal böyle iken bu yönüyle yapılan temyiz itirazlarının kesinlikten ötürü dilekçenin reddine karar verilmesi gerekirken buna yönelik temyiz itirazının incelenerek değerlendirilmesi usul ve yasaya aykırı olup sayın çoğunluğun kararına katılmadığım arz olunur.