Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8248 E. 2024/7310 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme ve maddi tazminat miktarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, kadına yüklenen kusurun ispatlanamadığı ve erkeğin boşanmaya sebebiyet veren davranışlarının kadının menfaatlerini zedelediği gerekçesiyle erkeği tam kusurlu bularak maddi tazminata hükmetmesi usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/471 E., 2023/877 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 19. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/320 E., 2021/1227 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2002 yılında görücü usulü evlendiklerini, davalının sorumsuzluğu, hakaretleri ve sevgisizliğinin müvekkilini tüketme noktasına getirdiğini, ancak KPSS'yi kazanıp devlet hastanesine atanırsa çalışabileceğini belirttiğini, özel hastane veya başka kurumda çalışmasına izin vermediğini, davalının parası olmadığını, dükkan kirasını ve faturaları ödeyemediğini belirterek müvekkilinin ziynet eşyalarını bozdurduğunu, ekonomik şiddet uyguladığını, müvekkilinin hemşire olarak atandığı Reşadiye'ye taşınmayıp yalnız bıraktığını, 2009 yılı Ocak ayında yanına geldiğini, evin giderlerini müvekkilinin karşıladığını, müvekkilinin 2010 yılında İstanbul'a tayin olduğunu, davalının İstanbul'da kuaförlük mesleğine devam ettiğini ancak gelirini müvekkiline söylemediğini, eşine yeterince ilgi göstermediğini, ortak çocuklarının lösemi teşhisi nedeniyle tedavi olduğunu ancak sonrasında vefat ettiğini, müvekkilinin çocuğun vefatından sonra psikolojik olarak zorlandığını, davalının ise yas tutmak yerine müvekkilinden tüm kadınlık vazifelerini yerine getirmesini istediğini, müvekkilinin dayanamayıp boşanmak istediğini söyleyince davalının öyle bir girişimde bulunması halinde kendisini öldüreceğini söylediğini, yaklaşık bir hafta önce şiddetli bir tartışma yaşadıklarını, iftira, hakaretler ve küçümsemeler karşısında müvekkilinin susmayıp artık dayanamadığından boşanmak istediğini söyleyince, davalının yine bunun mümkün olmadığını, öyle bir girişimde bulunması halinde müvekkilimi öldüreceğini söyleyip şiddet uyguladığını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk yararına her yıl TÜFE - ÜFE oranında artırılmak kaydıyla aylık 750,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere müvekkili lehine 150.000,00'er TL maddi-manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, müvekkilinin eşinin çalışmasını desteklediğini, eşi Tokat Reşadiye'ye atandığında önce kendisinin eşine ev tuttuğunu, bir süre Giresun'dan gidip gelerek evliliği sürdürdüğünü, sonrasında Reşadiye'ye taşındığını, berber kalfası olarak işe başladığını, eve destek sağladığını, müvekkilinin kendi evini satıp üzerine kredi çekerek adına İstanbul'da ev aldığı davacının ise eşine haber vermeden borçlandığını konut kredisi için bankaya gittiklerinde öğrendiklerini, ortak çocuk ...'in lösemi rahatsızlığına yakalandığını, eşinin hastanede refakatçi kaldığını, kendisinin de dışarıdaki işlerle ilgilendiğini, ortak çocuğun vefatından sonra davacının eşiyle vakit geçirmediğini, davalı olmadan şehir dışına gezmeye gittiğini, 2019'da işe gidiyorum diye evden çıktığını ancak davalı takip ettiğinde üst sokakta başka bir adamın arabasına bindiğini gördüğünü, bu nedenle tartıştıklarını, davalının eşiyle ilgilendiğini, kötü davranmadığını, davacının müvekkilinden habersiz ailesine para verdiğini, pandemi nedeniyle kuaför dükkanı kapandığını ancak davacının müvekkiline anlayış göstermediğini, davanın reddine, ortak çocuk ...'in velâyetinin babaya verilmesine, çocuk yararına her yıl ÜFE - TÜFE oranında artırılmak kaydıyla aylık 1.500,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, dava kabul edilirse lehine 100.000,00'er TL maddî-manevî tazminata hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin ortak konutun giderlerine yeterince katkı sağlamadığı, kazancı konusunda eşine yeterince bilgi vermediği, kirayı ödemediği, evin giderlerini genellikle davacının ödediği, kadının ise, saadet zinciri tarzı yapılanmaya karışıp borçlandığı, eşine yeterince ilgi göstermediği, üzerine düşen yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediği, tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuk reşit olduğundan velâyet hususunda karar verilmesine yer olmadığına, çocuk yararına reşit olduğu tarihe kadar aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, eşit kusurlu olan tarafların koşulları oluşmayan maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi (dayanılmayan vakıa), reddedilen maddî-manevî tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, boşanma hükmü yönünden istinaf yoluna başvurmuş, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadına yüklenen saadet zinciri tarzı yapılanmaya karışıp borçlanma vakıasına açıkça dayanılmadığı gibi 8-10 yıl önce olduğu da beyan edilen bu hususun kadına kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu, erkeğin tanıklarının somut, görgüye dayalı bilgisi olmadığından kadının kusuru ispatlanamadığı, kararın kusur gerekçesi ve derecesi yönünden kadının istinaf başvurusunun kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğuna, boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu erkeğin davranışlarının kadının mevcut veya beklenen menfaatlerini zedelediği neticesine varıldığından kadının reddedilen maddî tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlal edilen mevcut veya beklenen menfaat, hakkaniyet ilkesi uyarınca kadın yararına 50.000,00 TL maddî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespiti, kadın yararına hükmedilen maddî tazminat yönlerinden temyiz talebinde bulunulmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur tespiti, kadın yararına hükmedilen maddî tazminat noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası 174 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.