"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/595 E., 2023/805 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 13. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/482 E., 2020/1344 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davaları ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının reddine karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine ve ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.
Kararın davacı- davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmün bütününe yönelik bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı- davalı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin hakaret ve küfür ettiğini, her tartışmada evi terk ettiğini, evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, fiziksel şiddet uyguladığını, ortak çocuğa şiddet uyguladığını müvekkiline bıçak ile saldırdığını ve eşyalara zarar verdiğini, erkek eş ve ailesinin müvekkilinin evden çıkması için elektrik, su, doğal gaz aboneliklerini iptal ettirmekle tehdit ettiklerini, abonelikleri üzerine aldığını, bu durumu öğrenen erkek ve ailesinin ortak ikametgahın önüne gelerek küfür ve tehdit ettiklerini, müvekkilinin evin geçimini ve çocuğunun bakımını ailesinden aldığı destek ile sağladığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyası alacağına yönelik taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının,yemek yapmadığı, sürekli telefon ve sosyal medya ile uğraştığı, kendisine hakaret ettiği, çocuğun doğumundan sonra alınacaksa en iyisini, en pahalısını almak isteyerek baskı yaptığını, kadının istediği markalı ürün alınmadığında evde bulunan insanların yanında bağırarak uygun olmayan sözler söyledikten sonra markete gidip alınan ürünü değiştirdiğini, kadının harcamalarına para yetiştiremediği için borçlandığını, bu konuda çıkan tartışmalar sonrasında kadın tarafından evden kovulduğunu, akşam eve gittiğinde kapı kilitli olup eve alınmadığı için geceleri annesi ve ablasında kaldığını, kadının bir tartışma sırasında mutfaktan bıçak alarak saldırdığını, yaşanan arbede sırasında elindeki bıçakla kapıya vurduğunu, bir başka tartışma sırasında göğsüne yumruk vurduğunu, kadının son 6 aydır ona bilgi vermeden verdiği paradan fazla harcama yaptığını, kadından ona gelen paralarla ilgili banka kayıtlarını istemişse de bilgi vermediğini, kendisine farklı kişilerden para gönderildiğini, kendisinin de İzmir'de bir erkeğe para gönderdiğini söylediğini, bu olay üzerine ayrı yaşamaya başladıklarını, kadının ablasına gönderdiği mesajlarda ona ve ailesine küfür ve hakaret ettiğini, en son kadının çocuğa bağırması ve çocukla ilgilenmemesi nedeniyle tartıştıklarını, kadının küfür ve hakaret ettiğini müvekkilini evden kovduğunu, olayın büyümemesi için evden ayrıldığını, kadının müşterek çocuğu göstermediğini, evin ihtiyaçlarını karşılamak ve çocuğu görmek için her gittiğinde polisleri çağırdığını iddia ederek; asıl davanın reddini istemiş karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine ve erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin; evin ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadının erkek eşe izafe ettiği kusurların dinlenilen tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğu, görgüye dayalı beyanları olmadığından iddialarını ispatlayamadığı kadının ise; yemek yapmadığı, sürekli telefon ve sosyal medya ile uğraştığı, kendisine hakaret ettiği, lüks ve marka isteğinin bulunduğu, davalının ailesi ile görüşmesini istemediği, yatak odası kapısının davacı tarafından bıçaklandığı, davacının kendisine şiddet uyguladığı, kendisini tehdit ettiği, davacının başka erkek ile ilişkisinin bulunduğu, nereden geldiği ve sebebi açıklanmayan paraların davacı tarafından kullanıldığı ve kendisine açıklama yapılmadığı iddialarını tanığı ...'nin beyanları ile ve bu beyanlarla uyumlu ve iddialarla uyumlu dosyaya sunulan flaş belleğin incelenmesi sureti ile oluşturulan bilirkişi raporundaki koruşma içerikleri ile ispatlamış olduğu, davacının evlilik birliği devam ediyorken başka bir erkekle evlenme vaadi ile planlar yaptığı, bu şahıstan farklı zamanlarda paralar aldığı, bu paraların kendi hesabına farklı erkek isimleri adı altında yatırılmış olduğu, bilirkişi raporundaki telefon görüşme içeriklerinden davacının görüştüğü erkek tarafından başka erkek arkadaşları üzerinden yurt dışı kaynaklı olarak bu paraların davacıya gönderildiğinin anlaşıldığı, banka kayıtlarının da bu hususu desteklediği, kadının bu davranışlarının güven sarsıcı davranış olarak değerlendirildiği evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkek eşin az kadının ise ağır kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek eş yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı gerekçesi ile; kadının davasının reddine karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakası ile erkek yararına 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı davası tefrik edildiğinden bu konua karar verilmesine yer olmadığına, tefrik edildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının tümü yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; istinaf kanun yoluna başvurmayan erkek hakkında mahkemece tespit edilen vakıaların kesinleştiğini, kadının dava dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde fiziksel şiddete uğradığına dair maddî vakıasının, dava dilekçesindeki iddia, tanık Şeyma'nın anlatımı ve fotoğraflar birbiri ile örtüşmediğini, yine erkek eşin telefon ile kendisini tehdit ettiğine dair iddiası ile 04.07.2019 tarihinde verdiği ifade de "eşinin 1 yıl önce darp ettiğini, rapor aldığını, bu konu hakkında mahkemenin devam ettiğini, bu olaydan sonra eşinin düzgün davrandığını, şikayetçi olmadığını, 3 hafta önce evi terk ettiğini" beyanı karşısında Mahkemenin fiziksel şiddet vakıasının kanıtlanamadığına ilişkin kabulün doğru olduğu, sürekli telefon ve sosyal medya ile uğraştığı, hakaret ettiği, lüks ve marka isteğinin bulunduğu, ailesi ile görüşmesini istemediği, yatak odası kapısının kadın tarafından bıçaklandığı, şiddet uyguladığı, tehdit ettiği, başka erkek ile ilişkisinin bulunduğu, nereden geldiği ve sebebi açıklanmayan paraların kadın tarafından kullanıldığı ve açıklama yapılmadığı iddialarını tanık ...'nin beyanları ile ve bu beyanlarla uyumlu dosyaya sunulan flaş belleğin incelenmesi sureti ile oluşturulan bilirkişi raporundaki konuşma içerikleri ile ispatlamış olduğu kabul edilmiş ise de; nereden ve ne şekilde elde edildiği belli olmayan ses kayıtları ve üçüncü kişi ile davacı-davalı kadın arasında gerçekleştiği bildirilen mesajların hükme esas alınması doğru olmadığını, davalı-davacı erkek ve erkeğin kız kardeşi ...'nin şikayeti üzerine Bakırköy Cumhuriyet Savcığılığının 2019/101787 sayılı soruşturma sayılı evrak ile kadın hakkında hakaret ve tehdit nedeniyle kamu davası açıldığını ve oluşan husumet nedeniyle tanık ...'nin anlatımlarının hükme sas alınması doğru olmadığını ancak kadının mesaj yolu ile erkeği tehdit edip hakaret ettiği dosyaya ibraz edilen mesajlar ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/ 101787 sayılı soruşturma evrakı ile sabit olduğu, kadın eşin çeşitli bankalardaki hesabına başka başka erkekler tarafından ve belirli tarih aralıkları ile miktar ve tarih yönünden düzenli olmayan paraların havale gönderildiği ve kadın eşin başka erkekler tarafından gönderilen paraların gönderilme gerekçesini açıklayamadığı, bu durumun güven sarsıcı davranış olarak değerlendirileceği, yaşanan olaylar karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ev ve çocuğun bakımı ile ilgilenmeyerek birlik görevlerini ihmal eden erkek az, mesaj göndererek erkeği tehdit edip hakaret eden, güven sarsıcı davranışta bulunan kadın ağır kusurlu olduğu, kadının açtığı davasında, 4721 sayılı kanunun 166 ıncı maddesinin ikinci fıkrası şartlarının oluştuğu halde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile; kadının istinaf başvurusunun kusur tespiti ve hükmün bütünü yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle her iki davanın kabulü ile, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası ile erkek yararına 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının tazminat taleplerinin reddine, ziynet tefrik edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini aynen tekrar ederek hükmün tümü yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar ve ziynet alacağı davasının tefriki noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı ve 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Çiğdem'e yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.