Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8350 E. 2024/7003 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat ile ziynet alacağı taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı kusurlu eylemleriyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ancak hükmedilen maddi tazminat miktarının hakkaniyet ilkesi ve Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve 51. maddeleri gözetildiğinde yetersiz olduğu değerlendirilerek, karar bu yönüyle bozulmuş, diğer hükümler ise onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/787 E., 2023/1254 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkın hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bozüyük 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/313 E., 2022/481 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı kaldırma kararları sonrası yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının reddine, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının tüm, erkeğin sair istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre kadının kabul edilen ziynet alacağı davasında temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle erkek vekilinin kabul edilen ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin sair yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek dava dilekçesinde; kadının evliliğin başından beri sürekli hakaret ettiğini, her defasında sevmediğini, istemediğini, başkasından çocuk yapacağını söylediğini, defalarca evi terk ettiğini, son 9 yıldır aynı evin içinde ayrı yaşadıklarını, evin geçimini sağladığı halde kadının "sen anca yatmayı bilirsin, bu eve ne faydan var" dediğini, zaman zaman çocuklara da kötü davrandığını belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, 100.000.00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; erkeğin kadının yaptığı hiçbir işi beğenmediğini, sürekli şikayette bulunduğunu, hakaret edip aşağılayıcı ifadeler kullandığını, fiziksel şiddet uyguladığını, küfür ederek evden kovduğunu, başkası ile evlenmek istediğini söylediğini, özellikle son bir yıldır bu şekilde davrandığını, kadının hem kendi muhtaç durumu hem de engelli ortak çocuk nedeniyle ortak evden ayrılamadığını, erkeğin kadının eve katkısının olmadığını söylediğini, engelli çocuk için kadın adına yatan hesabın kartına el koyduğunu, erkeğin kadını evden atamadığını ancak boşanma davası açtığını, düğünde takılan altınların geri verilmek vaadiyle erkek tarından bozdurulup harcandığını, geri verilmediğini belirterek birleşen davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyası alacağı davası yönünden aynen iadesine, mümkün olmazsa ıslah hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-davalı erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 19.11.2020 tarih, 2019/403 Esas ve 2020/411 Karar sayılı kararı ile geçimsizliğe ilişkin somut bir delilin bulunmadığı, kadın boşanmayı kabul ettiğini belirtmiş ise de kadın tarafından açılan ve derdest olan boşanma davasında kadının boşanma talebinin değerlendirilmesi gerektiğini, tarafların 16 yıldır evli oldukları, halen aynı evi paylaştıkları, bu kadar uzun evlilik hayatında birbirlerine uyum sağlayamayacaklarından söz edilemeyeceği gerekçesiyle erkeğin açtığı boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Karara karşı erkek vekili davanın reddi, kusur belirlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin 23.06.2022 tarih, 2021/478 Esas ve 2022/1337 Karar sayılı kararı ile kadın tarafından açılan boşanma davası ile eldeki davanın birleştirilerek görülmesi gerektiği gerekçesiyle erkeğin istinaf talebinin kabulü ile kararın tamamının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.Bozüyük 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 16.02.2022 tarih, 2020/55 Esas, 2022/90 Karar sayılı kararı ile tarafların aynı konutta yaşamlarını sürdürmeleri ve bunun zorunlu nedenden kaynaklandığının ispatlanamaması nedeniyle birbirlerini affettiklerinin anlaşıldığı, bu nedenle davanın reddi gerektiği, ziynet alacağı yönünden ise kadının ziynet eşyalarının elinden alındığını ve geri verilmediğini ispatlayamadığı, bu nedenle davanın reddi gerektiği gerekçesiyle kadının açtığı boşanma davasının reddine, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir. Karara karşı kadın vekili davanın reddi, ziynet alacağı davasının reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin 23.06.2022 tarih, 2022/1153 Esas ve 2022/1338 Karar sayılı kararı ile erkek tarafından açılan boşanma davasının derdest olduğu ve istinaf incelemesinde olduğu, her iki davanın birleştirilerek görülmesi gerektiği gerekçesiyle kadının istinaf talebinin kabulü ile kararın tamamının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her iki davanın birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda; asıl dava yönünden tarafların geçimsizliğine ilişkin somut bir delilin bulunmadığı, tarafların 16 yıldır evli oldukları, halen aynı evi paylaştıkları, bu kadar uzun evlilik hayatında birbirlerine uyum sağlayamayacaklarından söz edilemeyeceği, bu nedenle davanın reddi gerektiği, birleşen dava yönünden tanık beyanlarının soyut ve tutarlı olmadığı, tarafların halen aynı evde yaşamaya devam ettikleri gerekçesiyle davanın reddi gerektiği, kadının ziynet alacağı talebi yönünden yapılan incelemede ise tanık beyanlarına göre ziynet eşyalarının erkek tarafından alınarak kadına geri verilmediğinin anlaşıldığı, bilirkişi raporu ile belirtilen takıların bedelinin 70.740,25 TL olarak hesaplandığı, kadının dava dilekçesinde şimdilik 1.000,00 TL talep ettiği anlaşıldığından talep edilen bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine, kadının ziynet alacağı davasının kabulü ile taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-davalı erkekten tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın reddi, kusur belirlemesi, ziynet alacağı davasının kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; birleşen davanın reddi, kusur belirlemesi, velâyet, reddedilen nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına şiddet uyguladığı, "sen kimsin, bir şeyden anlamıyorsun, hazırı yiyorsun, akşama kadar yatıyorsun " diyerek aşağılayıcı sözler söylediği; kadının da eşine karşı "seni sevmiyorum, seni istemiyorum, sen kocam değilsin, başkasının yatağına gireceğim, başkasından çocuk yapacağım" diyerek aşağılayıcı sözler söylediği, erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu, bu halde tarafların boşanma davalarının kabulü gerektiği, kadının ziynet alacağı davasında aynen iade talebi olmasına rağmen Mahkemece sadece bedele hükmedildiği, kadın tarafından istinaf konusu yapılmadığından bu hususun kaldırma nedeni yapılamayacağı gerekçesiyle kadının istinaf talepleri ile erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik talebi hariç diğer taleplerinin kabulü ile kararın tamamının kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, asıl ve birleşen boşanma davalarının kabulü ilee 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, uzman raporu dikkate alınarak ortak çocuk ...'in velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...'in velâyetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ... yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı davasının kabulü ile taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-davalı erkekten tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, kadının tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, kadının fiziksel şiddet nedeniyle ceza aldığını, ortak çocuk ...'in velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini, engelli olması nedeniyle hastaneye götürme ve tedavi işlerini babasının takip ettiğini, ziynet alacağı davasının reddi gerektiğini, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların haksız olduğunu belirterek birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, ...'in velâyeti, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar, ziynet alacağı davasının kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle;kadının kusurunun bulunmadığını, ortak çocuk ...'in beyanı üzerine kadına kusur yüklendiğini, ...'in yaşının küçük olduğunu ve kabul anlamına gelmemekle birlikte bu olayın affa uğradığını, hükmedilen tazminatların miktarının düşük olduğunu, erkeğin davasının reddi gerektiğini belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, her iki boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar velayet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 1 inci, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182, 330 ve336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190, 194, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına takdir edilen maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-davalı erkek vekilinin kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2.Sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hükmedilen maddî tazminatın miktarı yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

b)Davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Orhan'a yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.