Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8407 E. 2024/2047 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Almanya'da verilmiş bir boşanma kararına bağlı velayet kararının Türkiye'de tanınması ve tenfizi davasında, velayete ilişkin kararın tanıma ve tenfiz şartlarını taşıyıp taşımadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı mahkemece verilen velayet kararının, boşanma davasının devamı niteliğinde ihtiyati tedbir olarak verilmiş olsa dahi, boşanma kararının kesinleşmesi ve velayet düzenlemesi yapılmaması sebebiyle tanıma ve tenfizinde kamu yararı bulunduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1407 E., 2023/1006 K.

DAVA TARİHİ : 12.11.2020

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/578 E., 2021/725 K.

Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın boşanma kararının tanınması ve tenfizi yönünden kabulüne, velâyet kararının tanınması ve tenfizi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle velâyete kararının tanınması ve tenfizine ilişkin davanın kabulüne, kaldırma sebebine göre davalı erkeğin istinaf talebinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararın niteliğinin duruşma istenebilecek davalardan olmadığı anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davalı vekilinin duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile müvekkilinin 04.05.2012 tarihinde evlendiklerini, Weiden In Der Oberpfal Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.12.2019 tarih ve 001 F 672/18 dosya numaralı boşanma kararı ile boşandıklarını, mahkeme kararının 08.04.2020 tarihinde kesinleştiğini, Weiden In Der Oberpfal Asliye Hukuk Mahkemesince boşanma davasından ayrılarak 001 F 437/19 dosya numarası ile incelenen velâyet hususunda ise ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verildiğini, velâyete ilişkin kararın 15.07.2020 tarihinde kesinleştiğini belirterek Weiden In Der Oberpfal Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.12.2019 tarih ve 001 F 672/18 dosya numaralı boşanma kararının tanınması ve tenfizine karar verilmesi ile 14.11.2019 tarihli 001 F 437/19 dosya numaralı velâyete ilişkin kararın tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 22.01.2021 tarihli kararı ile davanın kabulüne, boşanma ve velâyete ilişkin ilamların tanınmasına ve tenfizine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafından velâyete ilişkin karar yönünden istinaf talebinde bulunulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin 30.03.2021 tarihli kararı ile kararın velâyete ilişkin ihtiyati tedbir niteliğinde karar olduğu, kararda kesinleşme şerhi bulunmadığı, boşanma kararının tanınması ve tenfizi davasında vekillerin vekâletnamelerinde özel yetki olması gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma kararı yönünden 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) aradığı tanıma ve tenfiz şartlarının gerçekleştiği, ancak mahkeme ilamının velâyete ilişkin kararının ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğu, 19 Ekim 1996 tarihli Velâyet Sorumluluğu ve Çocukların Korunması Hakkında Tedbirler Yönünden Yetki, Uygulanacak Hukuk, Tanıma, Tenfiz ve İşbirliğine Dair Sözleşme'nin 23 üncü maddesi dikkate alınarak ortak çocukların velâyetine yönelik ihtiyati tedbir niteliğindeki karar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların boşandıklarına dair Weıden In Der Oberpfalz Asliye Hukuk Mahkemesinin 17 Aralık 2019 tarih ve 001 F 672/18 dosya numaralı 08.04.2020 kesinleşme tarihli boşanma kararının tanınmasına ve tenfizine, velâyete ilişkin ihtiyati tedbir niteliğindeki kararın tanınması hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili, davanın tümüyle kabulüne karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; velâyete ilişkin karar konusunda karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar yönünden, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili, velâyete ilişkin talep ile ilgili karar vermeye yer olmadığına karar verildiği halde yararlarına vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemiş olması yönünden hükmün tamamlanmasını talep etmesi üzerine mahkemenin, bu konuda karar vermeye yer olmadığına dair 25.10.2022 tarihli ek kararının kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Weiden In Der Oberpfal Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli 001 F 437/19 dosya numaralı kararı, taraflar arasında görülen boşanma davasının hızlı devam edememesi nedeniyle verilmiş tedbiren velâyet düzenlemesine ilişkin olduğu, boşanma kararı kesinleşmiş ise de velâyet düzenlemesi yapılmadığından tedbir niteliğindeki velâyet düzenlemesinin tanınmasında kamu yararı olduğu gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, tarafların ortak çocuklarının velâyetlerinin ihtiyati tedbir olarak annelerine verilmesine ilişkin Weiden In Der Oberpfal Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli 001 F 437/19 dosya numaralı 03.02.2020 tarihinde kesinleşen kararının tenfizine, hükmün kaldırılma gerekçesine göre davalı erkeğin istinaf talebinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacı annenin velâyet görevini ihlal ettiğini, müvekkilinin tedbir kararının alınması sırasında beyanı alınmadığını, kamu yararına aykırı şekilde karar verildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tüm yönleriyle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizine ilişkin olup, uyuşmazlık davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

5718 sayılı Kanun'un 5 inci, 9 uncu, 10 uncu, 40 ıncı, 41 inci, 42 nci, 50 nci, 52 nci, 54 üncü, 55 inci, 56 ncı, 58 inci ve 59 uncu maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi;19 Ekim 1996 tarihli velâyet Sorumluluğu ve Çocukların Korunması Hakkında Tedbirler Yönünden Yetki, Uygulanacak Hukuk, Tanıma, Tenfiz ve İşbirliğine Dair Sözleşme'nin 23 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.