"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1221 E., 2023/987 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Keşan 3. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/510 E., 2021/58 K.
Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kadın ile davalı ...'nın evli olduklarını, dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığını, 01.08.2019 tarihinde dava konusu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulduğunu, aile konutu şerhi konulması işlemleri sırasında dava konusu taşınmaz üzerine ipotek konulduğunun anlaşıldığını, ancak taşınmaz üzerine konulan bu ipotek işlemine karşı davacı kadının açık rızasının alınmadığını ve ipotek işleminin geçersiz olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasına talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı eşin, davalı ...'a borcu olduğunu ve borcuna teminat olarak dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, davacı kadının, taşınmaz üzerine konulan ipotek işleminden bilgi sahibi olduğunu, aynı zamanda dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği tarihte taşınmazın aile konutu olarak kullanılmadığını, davacı ve davalı eşin 2019 yılı başlarında dava konusu taşınmaza taşındıklarını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı ...'ya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı ... tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ve davalı ...'nın evli oldukları, evlilik birliği içerisinde 19.10.2005 tarihinde dava konusu taşınmazın satış hukuki sebebiyle tam hisse olarak davalı ... adına tescil edildiği, tarafların 13.02.2017 tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanmaya başladıkları, davalı ...'nın ticari faaliyetleri sebebiyle dava konusu taşınmaz üzerine 22.02.2017 tarihinde davalı ... lehine ipotek tesis edildiği, aile konutu olan taşınmaz üzerine konulan ipotek işlemine karşı davacı kadının açık rızasının alındığının davalı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmazın ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu olmadığı, ayrıca taşınmaz üzerine konulan ipotek işleminden davacı kadının bilgisi olduğu, davanın süresinde açılmadığı, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlı olduğu, bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işleminin geçersiz olduğu, bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebileceği, davalı ...'ın davanın süresinde açılmadığına ilişkin savunmasının yerinde olmadığı, ipoteğin konulduğu tarih olan 22.02.2017 tarihinde tarafların bu taşınmazda oturmadıkları daha sonra 27.11.2019 tarihinde taşındıkları ve henüz taşınmadan davacının beyanı ile 15.08.2019 tarihinde aile konutu şerhi konulduğu, böylelikle davacı tanıklarının beyanları ile resmi kayıtların birbiri ile örtüşmediği, dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği tarihte davacı ve davalı eşin taşınmazda oturmadıkları, daha sonra bu taşınmaza, taşınmadan davacı kadının beyanı ile aile konutu şerhi konulduğu, bu şerhten sonra taşınmaza taşındıkları, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmaza davacı ve davalı eşin 13.02.2017 tarihinde taşındıklarının gelen resmi belgelerin içeriklerinden anlaşıldığı, dava konusu taşınmazın ipotek konulduğu tarihte aile konutu olduğu, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Dava; ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın ipotek tesis tarihinde aile konutu olarak kullanılıp kullanılmadığı ve davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 194 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı; rızası dışında aile konutu üzerine ipotek konulduğunu, bu durumun 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesine aykırı olduğunu iddia ederek ipoteğin kaldırılmasını istemiştir. Davalı ... vekili; ipotek tarihinde taşınmazın aile konutu olmadığını kaldı ki davacının bilgi sahibi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; davaya konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı ... vekili tarafından hükmün istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu taşınmazın ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu olmadığı gerekçesiyle, davalı ... vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
2. 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, konutun aile konutu vasfı bulunduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, emredici niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir. Eş söyleyişle aile konutunun maliki olan eş aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde tek başına aile konutunu bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabilir. 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “açık” olması gerekir. Nitekim bu ilkeler Hukuk Genel Kurulu'nun 15.04.2015 gün ve 2013/2-2056 E., 2015/1201 K. sayılı kararında da aynen benimsenmiştir.
3.Bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya gelince; tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davalı eş ile diğer davalı ... arasındaki iş ilişkisi sebebiyle dava konusu taşınmaz üzerine teminat olarak ipotek tesis edildiği, dinlenen tanık beyanlarına göre; tarafların 30 seneye yakın zamandır dava konusu taşınmazda oturduğu ve taşınmaz üzerine konulan ipotek işleminden kadının bilgisi olmadığı, dava konusu taşınmazın adres bilgisi ile ilgili olarak ise Keşan Belediyesi'nden gelen yazı cevabına göre numarataj güncelleme ve maks entegrasyonu çalışmalarının devam ettiğinin belirtildiği, taşınmaz üzerine 22.02.2017 tarihinde ipotek tesis edildiği, tarafların adres beyanına dair belgenin incelenmesinde 13.02.2017 tarihinde ... Mahallesi ... Sokak Numara 9 İç Kapı Numarası 1 adresi, 27.11.2019 tarihinde ise ... Mahallesi ... Sokak Numara 14 İç Kapı Numarası 1 adresi olarak beyan edildiği, adreslerin aynı olduğu farklılığın numaraya ilişkin olduğu ve belediyeden gelen yazı cevabına göre iki adresin aynı olduğu, 13.02.2017 tarihinden beri davacı ve davalı eşin bu adreste oturduğunun belirtildiği, taşınmazın ipotek tesis edildiği tarihte de aile konutu olduğu ve kadının açık rızasının alınmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken dava konusu taşınmazın ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu niteliğinde olduğu hususunda duraksama bulunmadığı ve taşınmaz üzerine konulan ipotek için davacı kadının açık rızası alınmadan, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesine aykırı olarak ipotek tesis edilmesi nedeniyle ipoteğin geçersiz olduğunun kabulü gerekir. O halde; davanın kabulü ile ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.