"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2702 E., 2022/2746 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Reşadiye Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/778 E., 2021/588 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından; davanın kabulüne karar verilmesi, kusur belirlemesi, kadın lehine kabul edilen nafakalar ve miktarı, ziynet eşyası talebinin kabulü ve vekâlet ücreti yönünden; davacı kadın tarafından ise ziynet alacağı davasının kabulünde ziynetlerin değerinin yanlış hesaplanması ve kadın lehine hükmedilen manevî tazminat miktarı yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile davalı erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi yönünden yeni paragraf eklenmesine, davacı kadının tüm, davalı erkeğin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı erkek vekilince boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar, kadın lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden, davacı kadın tarafından ise katılma yoluyla nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usuli eksiklikler yönünden yapılan inceleme yönünden;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı erkek vekili ve davacı kadın tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı erkeğin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, davacı kadının ise tüm istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı nafakaların miktarı ve arttırılması yönünden davacı kadının, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı kadının temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın dava ve cevaba cevap dilekçesine özetle; evlendikten sonra erkek eşin ailesine ait binada oturmaya başladıklarını, evlendikleri gece düğünde takılan altın ve paraların davalı erkek ve kayınpederi tarafından zorla elinden alındığını, vermek istemeyince erkek eşin kadına fiziksel şiddet uyguladığını, şiddetin daha sonra da devam ettiğini, erkek eşin, hamile olan müvekkilini ve ablasının kocasını evden kovduğunu, onlara hakaret ve küfür ettiğini, davalı erkekten korkan kadının ilk önce ablasının evine daha sonra baba evine döndüğünü, babasının evinde doğum yapmak zorunda kaldığını, ortak çocuk için tekrar şans verdiklerini ancak davalı erkeğin davranışlarında değişiklik olmadığını, müvekkili ve ortak çocuk ile ilgilenmediğini, hastahaneye götürmediğini, çocuk ağladığı için dayak yediğini stresten sütü kesildiğini, çocuğun aç kalmaması için mama istediğinde mamayı dahi almadığını, çocuğa zorla içki içirmeye çalıştığını ve evden kovduğunu, evlilik birliği için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, sürekli içki alemine gittiğini, başka kadınlar ile para karşılığı ilişkiye girdiğini, pavyonda çalışan kadınlar ile müvekkilinin yanında konuştuğunu, eve içki arkadaşlarını getirdiğini, eve getirdiği içki arkadaşı Serdar Çakır'ın müvekkilini taciz ettiğini, davalı erkeğin inanmadığını en son olarak namusunu ve ortak çocuğunu korumak için ailesinden yardım istediğini, davalı eşin yine içki içtikten sonra müvekkilini darp ettiğini, müvekkilinin polisi aradığını ve hastahaneden rapor aldıklarını, davalı erkek eş ve kayınpederi tarafından tehdit edildiğini, kaynının bıçak ile kendisine saldırdığını, müvekkilinin cama çıkarak yardım istediğini, polislerin geldiğini, rapor alındığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk yararına aylık 750,00 tedbir - iştirak nafakası, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, müvekkiline ait 94,97 gr 22 ayar bilezik karşılığı olarak 41.216,98 TL, 17,04 gr 14 ayar bilezik karşılığı olarak 5.212,19 TL olmak üzere toplam 46.429,17 TL' nin erkekten alınarak kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın 30.09.2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davacı kadına ait olan ziynet eşyalarının karşılığı olarak 77.560,50 TL' nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; erkek hakkındaki iddiaların gerçek dışı olduğunu, kadının ayrı yaşamaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğunu beyan ederek tarafların boşanmalarına karar verilmesini fakat kadının talep ettiği nafakalar ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin; kadına hakaret ettiği, boğazını sıkarak ölümle tehdit ettiği, vücudunda morlukların görüldüğü, davacının hamile olduğu dönemde ve sonrasında evden kovduğu, son kez evden kovmasından sonra tarafların bir araya gelmediği, ortak çocuk ağladı diye kadına sözlü şiddet uyguladığı, ayrı yaşarlarken evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini ihlal ederek kadına maddî yardımda bulunmadığı, başka kadınlarla çekilen fotoğraflarının bulunduğu, kadına erkek eş tarafından izafe edilen kusurların ispat edilemediği, tüm bu nedenlerle erkeğin tam kusurlu olduğu, çocuğun velâyeti hususunda anne ve baba yanında aldırılan raporlar, ortak çocuğun yaşı ve taraflar yönünden yapılan incelemeler doğrultusunda velâyetin davacı anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına uygun olacağı, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki düzenlemesine ve çocuğun bakımı için anne ve babanın sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak velâyeti anneye verilen çocuk için velâyet hakkı elinde olmayan baba tarafından iştirak nafakası ödenmesine, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kadın eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadın için yoksulluk nafakası şartları oluştuğu ve kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına 02.10.2020 tarihinde hükmedilen tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 250,00 TL arttırılması ile 600,00 TL tedbir nafakasına, boşanma kararı kesinleşmesi ile yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 20.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kararda düzenlendiği şekilde kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına 12.03.2021 tarihinde hükmedilen tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 400,00 TL arttırılması ile 750,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, ziynet alacağına yönelik olarak, dava dilekçesinde talep edilen 22 ayar 94,97 gram bilezik ve 14 ayar toplam 17,04 gr bilezik yönünden davacının davasında haklı olduğu gerekçesi ile ziynet alacağı davasının kabulüne, davacı kadın vekiline boşanma davası ve ziynet alacağı davası için vekâlet ücreti takdir edilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili ve davacı kadın tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; ön inceleme duruşmasında davacı kadına delilleri için gider avansı yatırması yönünde kesin süre verildiğini, kadının ara kararı yerine getirmediğini, Mahkemece tanıklara talimat yazılması yönünde tekrar ara karar kurulduğunu, mahal mahkemesinde dinlenmesi için tanıkların hazır bulunmamasına rağmen 15.06.2021, 09.09.2021, 15.10.2021 tarihlerinde talimatla dinlenmesi hususunda müzekkere yazıldığını, taraflarca hazırlama (teksif) ilkesi ve usul ekonomisine aykırı olduğunu, hakimin davayı aydınlatma görevi sınırını aştığını, Mahkemece tanıkların dinlenmesinden vazgeçilmesi gerekirken ısrarla tanıkların dinlendiğini ve tanıkların beyanların hükme esas alındığını, tanıkların eşit sayıda dinlenmediğini, kusur belirlemesinin yanlış yapıldığını, evlilik birliğinin sarsılmasında kadının tek başına kusurlu olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, kadının 05.10.2020 tarihinde Reşadiye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı olarak işe girişinin olduğu, Haziran 2021 tarihinin sonuna kadar çalıştığı ve asgari ücretten yüksek gelirinin olduğunu ve tedbir nafakasının kadın yönünden kaldırılması taleplerinin olmasına rağmen kaldırılmadığını, tedbir nafakası arttırımının dava tarihinden itibaren başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, nafaka miktarlarının fahiş olduğunu, kadın yararına yoksulluk nafakası ve manevî tazminat hükmedilmesi yasal şartlarının oluşmadığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesi, kusur belirlemesi, nafakaların kabulü ve miktarı, ziynet eşyası talebinin kabulü ve vekâlet ücreti yönlerinden, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davacı kadın katılma talepli istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, altınların değerinin eksik belirlendiğini, altınların değerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini, hüküm tarihindeki altın gram fiyatı üzerinden TL ye çevrildiğinden müvekkilinin güncel altın fiyatı üzerinden zararda olduklarını icraya konulan tarih itibariyle altının değeri yönünden gram belirterek hüküm kurmak yerine karar tarihinde altının TL miktarı yönünden hüküm kurulduğunu, bu durumun müvekkili yönünden zarar oluşturduğunu ve manevî tazminat miktarının çok düşük kaldığını beyan ederek, altın miktarlarının yeniden belirlenmesine ve bu açıdan kararın kaldırılmasına aksi halde "kararda belirtilen miktardaki(gram ve ayar) altının icraya konulduğu tarihteki değeri üzerinden talep edilmesine" şeklinde düzeltilmesi ve manevî tazminat miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi için istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davacı kadının tüm, davalı erkeğin sair istinaf taleplerinin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, Mahkemece ziynet eşyası talebinin kısmen kabul edilmesine rağmen reddedilen kısım yönünden davalı erkek eş yararına vekâlet ücretine hükmedilmediği gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf talebinin kısmen kabulü ile; hükmün 8 nolu bendinin vekâlet ücretine ilişkin paragrafından sonra gelmek üzere gerekçeye uygun aşağıdaki şekilde "Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ziynet eşyası davasında reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarıca hesaplanan 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacı kadından alınarak davalı kocaya verilmesine" şeklinde yeni paragraf eklenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili ve davacı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, evlilik birliğinin sarsılmasında müvekkilinin daha az kusurlu/kusursuz olduğunu belirterek; davanın kabulü, kusur belirlemesi ile nafakalar ve kadın lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden temyiz isteğinin kabulü, usul ve kanuna aykırı olan kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı kadın katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının boşanma davasının ve manevî tazminat taleplerinin kabulünün usul ve kanuna uygun olup olmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunup bulunmadığı ve koşulları var ise tazminat, kadın ve çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının çok olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 175 inci, 182 inci, 174 üncü ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı kadının nafakalara yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı erkek vekilinin temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.