Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8498 E. 2024/7300 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1733 E., 2023/1094 K.

KARAR : Kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/250 E., 2022/866 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, kadının ziynet alacağı davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin tayini Şırnak'a çıktığında kadının sevdiklerinden ayrılmak istemediğini gerekçe göstererek evliliği fiilen sona erdirdiğini, lüks hayat özentisi olduğunu, dönem dönem uygulamaya videolar yükleyerek paylaşımlarıyla kendisini başka bir kişilik olarak lanse edip erkeği çevresine küçük düşürdüğünü, müsrifçe yaptığı borçları erkeğe ödetmeye çalıştığını, itirazlara rağmen evlilikten kısa bir süre sonra evdeki mobilya ve eşya eşyaları değiştirdiğini, evliliğin borç ödemek ve kredi çekmekle geçtiğini, uyarılara tehditleriyle karşılık verdiğini, erkeğin özel anlarına ilişkin videoları şantaj unsuru olarak kullanmak üzere sakladığını, erkeği telefon uygulaması üzerinden takip ettiğini, tutumlarıyla güven duygusunu ortadan kaldırdığını, yüksek tutarlı telefon faturası ödemeleri yaptığını, alkol alıp çevreyi rahatsız edecek şeklide yüksek sesle müzik dinlediğini, çocuğu evde yalnız bırakıp gece saatlerinde eve sarhoş olarak geldiğini, çocukla ve ev işleriyle ilgilenmediğini, çocuğu erkeğin ailesine göstermediğini, çocuğa erkeğin babasının öldüğünün öğretildiğini, şark görevini bahane edip erkeği yalnız bıraktığını, çocuğundan mahrum bıraktığını, eğlence hayatın düşkünlüğü nedeniyle çocuğa annesinin baktığını, özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi ile karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçelerinde özetle; erkeğin yaptığı borçlardan kadının haberi olmadığını, yoğun miktarda alkol ve uyuşturucu madde kullanan erkeğin harcamalarının en büyük gider kalemlerini bunların oluşturduğunu, erkeğin bağımlılıkları nedeniyle iş disiplinine uygun davranmadığı için sorunlar yaşadığını, bu tutumları nedeniyle 1 yıl süreyle tayin erteleme talebinin kabul edilmediğini, evlenmeden kısa bir süre sonra başlayan fikir uyuşmazlıkları ile fiziksel şiddet olaylarının artarak devam ettiğini, kadını aşağıladığını, hiç bir zaman beğenilmediğini hissettirme gayreti içinde olduğunu, cinsel birliktelikten kaçındığını, erkeğin her gece yoğun şekilde madde kullanıp ve alkol alarak geç saatlere kadar arkadaşlarıyla vakit geçirdikten sonra sızdığını, kontrolünü kaybettiğini, kadını korkuttuğunu, öfke patlamaları yaşayarak camları kırıp fiziksel şiddet uyguladığını, tayini sonrasında da maddî destekte bulunmadığını, ekonomik şiddet uyguladığını, video paylaşımlarını destekleyerek para kazanma önerisinde bulunduğunu, boşanma konusu gündeme geldiğinde kadına ve annesine tehditler savurduğunu, psikolojik baskı uyguladığını, erkeğin annesinin kadını aşağılamalarına göz yumduğunu, çocuğu pazarlık aracı olarak kullanma eğiliminde olduğunu, takılarla erkeğin araç satın aldığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, 14 adet 10 gram 22 ayar bilezik, 27 adet çeyrek altın, 2 adet takı setinin aynen iadesine olmadığı takdirde şimdilik bedeli olan 82.582,22 TL'nin kadına ödenmesine karar verilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının eşinin tayinen gittiği Şırnak'ta düzen kurmasından sonra yanına gitmediği, adına kayıtlı telefon hattına ilişkin normali aşan fatura miktarları olduğu, diğer iddiaların ispat edilmediği, erkeğin ise Şırnak'ta iken eşine yeterli maddî destekte bulunmadığı, ekonomik şiddet uyguladığı, alkol ve uyuşturucu kullandığı, bu durumun etkisi altında iken davranışlarında olumsuz yönde değişiklikler meydana geldiği, üzerinden uzun zaman geçen şiddet olaylarının en azından hoşgörü ile karşılandığı, diğer iddiaların ise ispat edilemediği, tarafların evlilik birliğinin sarsılmış olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı ve anne yanında kalıyor oluşu ile uzman raporundaki tespitler doğrultusunda velâyetinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakaya her yıl TEFE-TÜFE ortalaması oranında artış uygulanmasına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine, kadın yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle 50.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, erkeğin manevî tazminat isteminin reddine ve kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüyle cins ve niteliği gerekçeli karar da belirtilen ziynet eşyalarının kadına aynen iadesine, bu mümkün değilse 67.846,90 TL'nin erkekten tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; kararın kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, ziynet eşyası alacağının kısmen kabulü, talebin genişletilmesi sonucu çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının gelecek yıllar için artırım oranı belirlenmesi, kadın yararına maddî-manevî tazminatlara hükmedilmesi, manevî tazminat talebinin reddi, karşı davanın boşanma davasının kabulü yönlerinden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi, iştirak nafakası ile maddî-manevî tazminat miktarları, ziynet eşyası yönünden hesap hatası yapılması yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu ancak kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasının hatalı olduğu, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarı uygun ise de talep olmadığı halde nafakaya artış uygulanmasına ilişkin verilen kararın hatalı oluğu gerekçesiyle kadının tedbir nafakasına, erkeğin ise iştirak nafakasına uygulanan artışa ilişkin istinaf taleplerinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması suretiyle kadının iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi ve usulüne uygun olarak ıslah edilmeyen iştirak nafakasının gelecek yıllarda artırımı talebinin esası hakkında hüküm tesisine yer olmadığına, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 700,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, tarafların sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının eşinin bulunduğu şehire gelmeyerek ortak çocuğu babasından uzaklaştırdığını, erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olmadığını, kadının müsrif davranarak erkeği borç altına soktuğunu, kadının borçlarının ödenebilmesi için krediler çektiğini, kadının sürekli alışveriş yaptığını, evlilikten kısa bir süre sonra evdeki mobilya ve beyaz eşyaları değiştirdiğini, kadının sosyal medya hesaplarından erkeği rahatsız edici fotoğraflar paylaştığını, ortak çocuğu ihmal ettiğini, alkol alarak gece vakti eğlence ortamı yarattığını, erkeği tehdit ettiğini ileri sürerek kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar, velâyet ve reddedilen manevî tazminat talebi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin tayini Şırnak'a çıktığında, bölgenin güvenli olup olmadığını bilmediğinden kadın ve çocuğunu yanında götürmediğini, tarafların bu konuda birlikte karar vererek kadının ve çocuğun İstanbul'da kalması yönünde anlaştıklarını, bu süreç 2 yıl devam ettikten sonra son zamanlarda erkeğin kadını Şırnak'a çağırdığını, eşine karşı güvenini yitirmiş olan kadının bundan sonra Şırnak'a gitmesinin kendisinden beklenemeyeceğini, kadının yüksek faturalarının süreklilik arz etmediğini, evde internet olmaması nedeniyle ortak çocuğun babası ile konuşması neticesinde ve taahhüt bitimine aşlı olarak yapılan aşımların sonucu olarak faturanın yüksek geldiğini, erkek tanıklarının görgüye dayalı olmadığını ve yanlı ifadeler kullandıklarını, erkeğin kadına ekonomik şiddet uyguladığını, kadının asgari ücretle çalışıyor oluşunun onu yoksulluktan kurtarmayacağını, usul ekonomisine aykırı olacak şekilde iştirak nafakasına artış uygulanması talebi hakkında karar verilmemesinin hatalı olduğunu, bu hususa ilişkin olarak kadının dilekçesinin ıslah niteliğinde olduğunu, tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu ileri sürerek kararın erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi, iştirak nafakasının miktarı, iştirak nafakasına artırım uygulanması talebi hakkında karar verilmemesi ve aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulü ve kadın yararına tazminat verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, tazminatların miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkeğin manevî tazminat talebi ile kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin isabetli olup olmadığı, iştirak nafakasına artış oranı hakkında karar verilmemesi kararının hatalı olup olmadığı ve miktarları ile velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.