Logo

2. Hukuk Dairesi2023/849 E. 2023/3200 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosyadaki tüm belgeler değerlendirilerek, yerel mahkemenin boşanma, velayet, nafaka ve tazminata ilişkin kararında usul ve hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2269 E., 2022/2342 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/265 E., 2021/165 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının sürekli asabi ve fevri davrandığını, eşi kaza geçirdiğinde ilgilenmediğini, kadınlık vazifelerini yerine getirmediğini, sürekli hakaret ettiğini, kötü söz söylediğini, sürekli tehdit ettiğini, aşırı kıskanç davrandığını, manevî baskı uyguladığını, zaman zaman sevmediği istemediğini belirtip ayrı yattığın, birlik görevlerini yerine getirmediğini, akrabalarıyla görüşmesini istemediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, erkek yararına 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin sürekli fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığını, sürekli hakaret ettiğini, küçük gördüğünü, sadakat yükümlülüğüne uymadığını, eş ve çocuğuyla ve ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, birlik yükümlülükleri yerine getirmediğini, tehdit ettiğini, eşini istemediğini, başka birine aşık olduğunu onunla evlenmek istediğini söylediğini, sinirli bir yapıya sahip olduğunu, eve sürekli geç geldiğini, ya da gelmediğini, ziynetlerini alıp iade etmediğini, evden kovduğunu ileri sürerek asıl davanın reddine 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir,yoksulluk ve iştirak nafakasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın, yargılama sırasında ön inceleme duruşmasında boşanmak istemediğini nafaka ve tazminat talebinin bulunduğu buna ilişkin beyan dilekçesi sunduğu, birleşen dosya davacısının boşanmak istememesi yönündeki talebi açıkça feragat beyanı içermediği, geri alma olarak değerlendirildiği, birleşen dava davalısından geri almaya ilişkin muvafakat hususu sorulduğu, davalı taraf muvafakatlarının olmadığını bildirdikleri, birleşen dosyada mevcut boşanma davası yönünden de değerlendirme yapıldığı; erkeğin fiziksel şiddet uyguladığı, kadının aşırı kıskançlık gösterdiği, hakaret ettiği, eşinin trafik kazası geçirmesine rağmen ilgilenmediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 400,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuk Esma Melahat yararına aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, çocuk Esra için aylık 250,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 2.000,00 TL maddî ve 2.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin velâyet, iştirak nafakası ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının boşanmak istemediğini beyan ettiğini bu nedenle af veya en azından hoşgörü ile karşıladığının kabul edilmesinin gerektiğini, davasının kabulünün hatalı olduğunu, kadının erkeğe hakaret ettiği, tehdit ettiği, hastalığında ilgilenmediğinin ispatlandığını, kadın tarafından daha önce tedbir nafakası davası açıldığını ve ayrı yaşamakta haklılığını ispatlayamadığı davada dinlenilen tanığın boşanma dosyasında da dinlenildiği, tanığın aynı olaya ilişkin çelişkili beyanda bulunduğu, çelişki giderilmeksizin beyanını hükme esas alınmasının hatalı olduğu, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini, kadın yararına maddî-manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafaka şartlarının oluşmadığını, iştirak nafakasının miktarının yüksek olduğunu, erkek yararına iştirak nafakası ve manevî tazminat verilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin kadının evden kovduğu, tehdit ettiği, sadakatsiz olduğunun ispatlanmasına rağmen kusur olarak yüklenmemesinin hatalı olduğunu, tedbir, yoksulluk, iştirak nafakası ve maddî, manevî tazminat miktarının düşük olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın tarafından 30.01.2020 tarihli dilekçe ile boşanmak istemediğini bildirmesinin af anlamı taşımayacağı, Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurların yanında erkeğin eşini istemediğini söylediği, kadını evden kovduğu, belindeki silahı çıkararak ben istemiyorum bunu geri götürün şeklinde tehditte bulunduğu vakıalarının ispatlandığı, erkeğe kusur olarak yüklenilmesi gerektiği; çocuk Esra yararına tedbir nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğu; çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminat miktarlarının az olduğu; kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına dava tarihinden itibaren başlatılmasına karar verilmesi ile iştirak nafakalarının doğum tarihinden başlatılmasına karar verilmesinin, faiz talebi hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmamasının doğru olmadığı, kişisel ilişkinin kademeli kurulmasının uygun bulunmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminata, 20.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren müşterek çocuk Esma Melahat yararına aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, çocuk ... için doğum tarihi olan 08.10.2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, nafakalar ve tazminatlara boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte tahsiline; çocuklar ile davalı baba arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası cumartesi saat 09.00’ ile Pazar saat 17.00' ye kadar, sömestr tatillerinin ikinci haftası pazartesi saat 09.00 ile Pazar saat 17.00’ ye kadar, yaz tatillerinde 1 Temmuz saat 09.00 ile 20 Temmuz saat 17.00’ye kadar, ... Bayramı ikinci günü saat 12.30 ile 3. gün saat 17.00’ ye kadar, ,Kurban Bayramı 3. gün saat 09.00 ile 4. gün saat 17.00’ ye kadar ve babalar günü sabah saat 10.00 ile aynı gün akşam saat 17.00’ ye kadar şahsi ilişki tesisine, tarafların diğer istinaf başvurularının ise 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı -davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

... erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadın tarafından dilekçelerinde dayanılmayan vakıaların kusur olarak yüklenilmesinin hatalı olduğunu, kadının açtığı boşanma dava dilekçesinde boşanmak istemediğini belirtmesi, ön inceleme duruşmasında da sözlü olarak iletmesinin kendi davasından feragat anlamına geldiğinin kabulünün gerektiğini, kusur olarak yüklenilen vakıalara ilişkin beyanda bulunan tanığın, kadının daha önce açtığı ve ayrı yaşamakta haklılığını ispat edemediği tedbir nafakası davasında da dinlenildiği ve beyanları arasında çelişki olduğunu, tanık beyanı arasında ki çelişki giderilmeksizin kusur olarak yüklenilmesinin doğru olmadığını, velâyetin babaya verilmesi gerektiği, kadın yararına hükmedilen tazminat, nafaka ve iştirak nafakalarının reddi ile erkek yararına iştirak ve tazminata karar verilmesi gerektiğini, kadının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, kadın yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmesi ile erkeğin tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı ve velâyetin anneye verilmesinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı -davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.