Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8545 E. 2024/7147 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur belirleme, velayet, nafaka ve tazminat hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Velayet düzenlemesi yapılırken çocuğun üstün yararının belirlenmesi amacıyla yeterli inceleme yapılmadığı ve uzman bilirkişi raporu alınmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının velayet hususunda bozulmasına, diğer hususlarda ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/613 E., 2023/867 K.

KARAR : Kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/571 E., 2021/138 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili dava, cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının evliliği süresince eşinin fiziksel şiddet ve hakaretlerine maruz kaldığını, bu yüzden sık sık ortak konutu terk etmek zorunda kaldığını, uzun süredir cinsel problemler yaşadıklarını, kadının evliliği sürdürme çabalarına karşın 14.09.2019 tarihinde erkeğin, çocuğun önünde kadını darp ederek, bıçakla öldürmeye çalıştığını, komşular yardımıyla hastaneye kaldırılan kadının eşinin korkusu ile değişik adreslerde kalmaya başladığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi uyarınca, bu istemin kabul edilmemesi halinde aynı kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk için 2.000,00 TL, kadın için 3.000,00 TL nafaka ile 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili ise cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının 2019 yılı Mayıs ayından itibaren Almanya'da bulunan eşinden istediği parayı eşinin bilmediği başka bir amaçla harcadığını, sağlık amaçlı yaptırdığını söylediği burun operasyonunun yeri ve bedelini erkekten gizlediğini, Türkiye'ye dönen eşiyle zaman geçirmek yerine daha önce görüşmediği üst kat komşularına gittiğini, iş çıkış saatine göre mazeret uydurup eve geç geldiğini, eşinin bilgisi dışında bu dönemde bazı özel işlerini halletme gerekçesiyle rapor aldığını, bayram sabahı bile kimseyle görüşmeden komşusunun yanına çıktığını, bu hanımla birlikte kayınpederini ziyarete gideceklerini söyleyip evin önünden arabayla hareket ettikten kısa süre sonra durup komşunun erkek kardeşinin şüpheli şekilde arabaya bindiğini, eşinden kaçmaya çalıştığını ve soğuk davrandığını, gece çok geç saatte telefonla ilgilendiğini, eşinin telefonu istemesi üzerine panikleyip telefonu saklamaya çalıştığını, telefonu alan eşine şifreyi söylemediğini, açmak için erkekten aldığı telefonu 8. kattan aşağı attığını, telefonu alıp getirmesine rağmen eşine sakladığını söylediğini, bu hareketlerin erkeği şüpheye düşürdüğünü, büyü yapmaya çalıştığını, yalan söylediğini, başka bir erkekle tatile gittiğini, tarafların sadakatsizlik sebepli tartıştıklarını, sonrasında kadının çocuğu da alarak evi terk ettiğini, çocuğu alkollü ve yüksek sesle yayın yapılan eğlence mekanlarına götürdüğünü, başka erkeklerle alkollü mekanlarda çocuğu bulundurduğunu beyanla asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca, bu istemin kabul edilmemesi halinde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına ortak çocuğun velâyetinin davalı babaya verilmesine, davalı lehine 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin son yıllarda Türkiye'den temin ettiği kahveyi Almanya'da satarak ticari faaliyette bulunduğu, bu nedenle de yılın önemli bir kısmını yurt dışında geçirdiği, kadının 04.08.2019 tarihinde Türkiye'ye geldiği, bu dönemde eşine karşı soğuk davranmaya, uzman raporundaki beyanında ifade ettiği üzere eşi ile cinsel birliktelikten kaçınmaya başladığı, bu durumun erkekte kuşku uyandırdığı, eşinin telefonunu incelemeye, görüşme ve mesaj kayıtlarına ulaşmaya çalıştığı, bu durumun taraflar arasında gerginlik oluşturduğu, eşinin kendisini aldattığı kanaati edinen erkeğin 14.09.2019 tarihinde eşini bu konuda konuşmaya zorladığı, çıkan tartışmada mutfaktan bıçak alarak eşine doğrulttuğu, adli rapora göre eşini sol el parmaklarından ve sağ hipotenar bölgeden yüzeysel, sol diz içinden ise 2 cm genişlik, 0,5 cm derinlikte bıçakla yaraladığı, her iki kol, uyluk ve boğaz çevresinde yaygın kızarıklık oluşmasına neden olduğu, kolluk savunmasında saçından tutarak kapıya kadar sürüklediği, daha sonra komşuların haber verdiği polislerin ve ambulansın gelerek davacıyı hastaneye, davalıyı karakola götürdükleri, olaydan iki hafta sonra da kadının bu davayı açtığı, erkeğin, çocuğun da bulunduğu ortamda eşine bıçak çekmesi, eşini ellerinden ve diz içinden yaralaması, vücudunun değişik yerlerinde yaygın kızarıklık oluşacak şekilde yaralaması ve eşini saçlarından sürüklemesi hareketlerinin 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi gereğince pek kötü ve onur kırıcı davranış niteliğinde olduğu, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, her ne kadar erkeğin, eşinin sadakatinden şüphe duymasına neden olacak nitelikte tavır ve davranışlarda bulunduğu sabit ise de bu tavır ve davranışların güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, zinanın varlığını kabul için yeterli olmadığı, o tarihte henüz beş yaşında olduğu anlaşılan ortak çocuğun anlattığı belirtilen iddialar yönünden somut herhangi bir delil bulunmadığı, erkeğin bu yöndeki iddiasının sabit olmadığı, kadının M.U. isimli bir erkek adına kayıtlı telefon ile 09.04.2019 tarihinden itibaren gecenin geç saatlerinde de olmak üzere günün değişik saatlerinde sık sık bağlantı kurduğu, uzun süre ayrı kalmalarına rağmen eve gelen eşine karşı soğuk davrandığını, psikolojik sorunları olduğunu, halüsinasyonlar gördüğünü ileri sürüp cinsel birliktelikten kaçındığı, böylece tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi uyarınca, erkeğin davasının ise aynı kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve devamında iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, yasal koşulları oluşmadığından kadının yoksulluk nafakası talebi ile tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur tespiti, erkeğin kabul edilen davası, nafaka miktarları, yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur tespiti, kadının kabul edilen davası, velâyet ve reddedilen talepleri yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, çocuğun da bulunduğu ortamda eşine bıçak çektiği, eşini ellerinden ve diz içinden yaraladığı, vücudunun değişik yerlerinde yaygın kızarıklık oluşacak şekilde yaraladığı ve eşini saçlarından sürüklediği, kadının ise güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, tarafların kusur durumlarına göre erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin hatalı olduğu, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarına göre takdir edilen iştirak nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle, Davalı- karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının, erkeğin kabul edilen davası, tedbir nafakası miktarları, reddedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin ayrı ayrı esastan reddine, davacı-karşı davalı kadının kusur tespiti, reddedilen tazminatlar ve iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması suretiyle erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası ile kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının gece görüştüğü kişinin erkek kabul edilmesinin hatalı olduğunu, kadının sıkıntılı dönemde söylediği ifadelerin aleyhine delil olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının düşük olduğunu, sürekli geliri varsa da maaşının düşük olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası, reddedilen yoksulluk nafakası talebi ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; sadece kadının değil erkeğin ellerinde de darp izleri olduğunu, kadının zina eyleminin ortak çocuğun sosyal inceleme raporundaki beyanlarıyla ispatlandığını, velâyetin anneye verilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin ve ailesinin ortak çocukla daha iyi ilgileneceğini, çocuğun yaşı gereğince sakıncalı ortamlarda birden çok defa kadın tarafından bulundurulduğunu ileri sürerek kararın asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve reddedilen talepleri yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin isabetli yapılıp yapılmadığı, tarafların kusur durumlarına göre kadına tazminat ödenmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarların hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin ortak çocuğun üstün yararına olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci ve 330 uncu maddesi, 323 ve 324 üncü maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı kadın vekilinin tüm, davalı-karşı davacı erkek vekilinin ise aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Velâyet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar veren makamındaki kişinin de aynı yönde vermesi gereken karar; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır.

Velâyet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velâyet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.

Somut olayda; tek uzman tarafından alınan sosyal inceleme raporunda çocuğun hangi ebeveyn yanında kalmasının onun üstün yararına olacağı hususunda net bir kanaate varılamadığı, net kanaat oluşması için yargılama sürecinde değerlendirme yapılması gerektiğinin belirtildiği, bu haliyle dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır. O halde, velâyet düzenlemesi yapılırken çocuğun üstün yararının belirlenmesi amacıyla psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve ortak çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için velâyeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması, gerektiğinde Mahkemece idrak çağındaki çocuğun görüşü alınıp ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangis,i yanında kalmasının menfaatine olacağı tespit edilerek velâyet konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının velâyet düzenlemesi yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre kadının iştirak nafakasının miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ,

2.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin iştirak nafakasının miktarı dışındaki temyiz itirazları ile erkeğin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıdaki temyiz giderinin ...'ya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'e iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.