"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2164 E., 2022/2257 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında
hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/1118 E., 2021/503 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı erkeğin eş ve çocuklarına sürekli öfkeli davrandığını, şiddet uyguladığını, ortak çocuğun babasından korktuğunu, yaşadığı stres sebebi ile müvekkilinin kanser olduğunu, davalı erkeğin müvekkilini bu ağır durumda bile yalnız bıraktığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, hakaret ve küfür ettiğini, bıçak çektiğini, evden kovduğunu, aşırı derecede kıskanç olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak, davacı yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, davacı kadın yararına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacı kadının müvekkilinin ilk evliliğinden olan kızlarını sürekli dışladığını, onları yok saydığını, onlara hiçbir zaman tahammül etmediğini, kusurlarını aradığını, ortak çocuk Muhammet Fatih ile kardeş olarak yaşamalarına asla izin vermediğini, onlara karşı sürekli aşağılayıcı sözler söylediğini, diğer aile bireylerinden kirli sepetini ve diş fırçalarını ayırdığını, davacının küçük olayları büyüttüğünü, kızları ile yaşadığı olayları problem haline getirdiğini, en küçük olaylarda odasını ayırırak ortak çocuk ile yattığını, sürekli hakaret ve beddua ettiğini, evi terk ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, eşini aşağıladığını, toplumda eşi ve çocukları ile ilgili dedikodular çıkardığını, eşine karşı fiziki ve manevî şiddet uyguladığını iddia ederek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babasına verilmesine, davalı erkek yararına, 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının davalı erkeğin önceki evliliğinden olan kızları ile ortak çocuk arasında ayrımcılık yaptığı, kardeşlerin kaynaşmasını engellediği, ortak çocuk ve kendisinin çamaşır sepetiyle diş fırçalarını ayırdığı, kardeşlerin kaynaşmasını engellediği, tarafların son ayrılık olaylarının da benzer nedenle taraflar arasında tartışma yaşanması üzerine davacı kadının bir süre sonra evden ayrılması üzerine yaşandığı, davacı kadının önceki dönemlerde de evi birden fazla kez terk ettiği, davalı erkeğin ise davacı kadına harçlık vermeyerek ekonomik şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinde yer alan maddî-manevî tazminat koşullarının taraflar yararına oluşmadığını, boşanmakla yoksulluğa düşen kadın yararına yoksulluk nafakası koşulları oluştuğu, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, kadın ve çocuklar yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluştuğu, ortak çocuğun yaşı, anne sevgisine muhtaç dönemde oluşu dikkate alındığında velâyetinin annesine verilmesinin çocuğun yüksek yararına uygun olduğu, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, çocuk yararına iştirak nafakası koşulları oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 500,00 TL'ye çıkarılmasına, 750,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir afakasının karar tarihi itibariyle 750,00 TL'ye çıkarılmasına, 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadının maddî- manevî tazminat taleplerinin reddi kararlarının hatalı olduğunu, tedbir - iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası miktarının az olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, müvekkili yararına maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, velâyetin babaya verilmesi aksi takdirde ortak velâyete hükmedilmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflara yüklenen kusurların yerinde olduğu, kadının ayrıca erkeğe tartışmalar sırasında fiziksel müdahalede bulunduğu, davalı erkeğin kadının hastalığı ile ilgilenmemesi ve kadına şiddet uygulamasına ilişkin vakıaların af kapsamında kaldığı ve erkeğe kusur olarak yüklenmemesinin yerinde olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı kadının ağır, davalı erkeğin az kusurlu olduğu, ortak çocuğun 2010 doğumlu olduğu annesi ile birlikte yaşadığı, yaşadığı ortamın gelişimine uygun olduğu, aldırılan uzman raporunda çocuğun velâyetinin annede bırakılmasının çocuğun menfaatine olacağının tespit edildiği, çocuğun anne yanında kurulu düzeninin oluşması anne bakım gözetim ve şefkatine muhtaç olduğu dönemde olması nazara alınarak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinde ve tarafların başka şehirlerde yaşaması itibari ile ortak velâyete hükmedilmemesinde ve kişisel ilişki düzenlemesinde bir isabetsizlik görülmediği, kadın yararına tedbir, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakası takdirinde hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen tedbir nafakası miktarlarının ise günün ekonomik şartlarına tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu ancak iştirak nafakası miktarının az olduğu, ağır kusurlu kadın yararına yoksulluk nafakası koşulları oluşmadığı, mevcut veya beklenen menfaatleri, kişilik hakları boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî ve manevî tazminat isteyen erkeğin kadından daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, kadının ağır kusurlu olduğu, erkeğin boşanma sonucu en azından kadının maddî desteğini yitireceği, kadının kusurlu davranışları sebebiyle kişilik haklarının zedelendiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki kadının kusurunun mahiyeti, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi gözetilerek davalı erkek yararına uygun bir maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle hüküm gerekçesinin düzeltilmesine, davalı erkek yararına 8.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, çocuğun velâyetinin babaya verilmesi aksi takdirde ortak velâyet düzenlenmesi gerektiğini, tarafların ayrı şehirlerde yaşadıklarını, düzenlenen kişisel ilişkinin tarafların özel durumuna uygun olmadığını, müvekkili yararına hükmedilen tazminatların az olduğunu, iştirak nafakası miktarının fahiş olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, boşanma davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde ve miktarlarında isabetsizlik olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinin çocuğun üstün yararına, yaşına, gelişimine uygun olup olmadığı, çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı, kişisel ilişki, yoksulluk nafakası, kadın yararına tazminata hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 330 uncu maddeleri, 323 üncü ve 336 ncı maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.