Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8590 E. 2023/6325 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eşler arasında edinilmiş mal statüsündeki taşınmazın, boşanma davası sonucunda yapılacak mal paylaşımında değeri, kişisel mal savunması ve eklenecek değer olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tasfiye konusu taşınmazın değerinin belirlenmesinde, tasfiye tarihi itibariyle güncel değerinin esas alınması gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesince güncel olmayan değer üzerinden hesaplama yapıldığı gözetilerek davacı kadın vekilinin temyiz itirazları kabul edilmiş ve karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/758 E., 2021/992 K.

...

...

KARAR : Davalının başvurusunun reddi, davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/41 E., 2018/132 K.

Taraflar arasındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili ve davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkeğin başvurusunun esastan reddine, davacı kadın vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili, davalı erkek ve katılma yoluyla ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

İhbar olunan vekilinin temyiz dilekçesinin incelemesinde;

Dosya içeriğine göre, somut olayda, ihbar olunan aleyhine hüküm bulunmadığı, davaya müdahil de olmadığı, davada taraf olmayan ihbar olunanın temyiz yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla; ihbar olunan vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı kadın vekili ve davalı erkeğin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği devam ederken müvekkilinin ziynetlerini davalı erkek ile ihbar olunan kayınpederi ...'nın “ev alacağız” diyerek aldıklarını, davalı erkeğin bakiye kısmı tamamlayıp 7 nolu bağımsız bölümün satın alındığını, davalı erkeğin 20.12.2011 tarihinde işbu evin satılmasını gerektirir hiçbir ekonomik sebep yokken daha iyi bir muhitte ve evde oturmak amacıyla satarak aynı tarihte 19 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, müvekkilinin yeni alınan evin davalı erkek adına alındığını sandığını, aradan geçen 5 yıldan fazla zaman zarfında hep bu izleniminin uyandırıldığını, tarafların her iki evde de malik sıfatıyla oturduklarını, davalının ekonomik durumunun oldukça iyi olduğunu, adına hiçbir taşınmaz kaydı bulunmadığını, her ne kadar 19 nolu bağımsız bölüm kayden davalı erkek adına kayıtlı olmasa da bu taşınmazın davalı erkeğe ait olduğunu, davalı erkeğin muhtemel boşanma beklentisi içerisinde olduğundan mal kaçırma amacıyla taşınmazı babası adına tescil ettirdiğini, taşınmazın eklenecek değer olduğunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 229 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davanın davalının babasına ihbarını talep ettiklerini; ayrıca davalı erkek adına kayıtlı ... plakalı araç ile iki adet silah bulunduğunu ileri sürerek; mal rejimi tasfiye edilerek araç, silahlar, 7 ve 19 nolu bağımsız bölümlere ilişkin alacağın bilirkişi tarafından hesaplanacak miktara artırılmak kaydıyla fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere şimdilik 10.000,00 TL alacağın tasfiyenin sona ermesinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsilini ve davanın davalının babasına ihbarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı kadın vekili 30.03.2017 tarihli açıklama dilekçesinde; talep miktarını fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 19 nolu bağımsız bölüm için 7.000,00 TL, araç için 2.000,00 TL ve iki adet silah için toplam 1.000,00 TL olarak açıklamış; davacı kadın vekili 09.02.2018 tarihli dilekçesinde de, talebini 19 nolu bağımsız bölüm için 106.894,08 TL ve araç için 13.000,00 TL olmak üzere toplam 119.894,08 TL artırarak toplam 129.894,08 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı erkek cevap dilekçesinde; edinilmiş maldan bahsedebilmek için o malın mülkiyetinin eşlerden birine ait olması gerektiğini, yıllarca babasının yanında bir işçi gibi çalıştığını, daha sonra kendi işini kurmak istediğini, bu yüzden yeni... girişimleri olduğunu, bu işlerin uzun soluklu olmadığını, elindeki tüm sermayeyi kaybettiği gibi bir miktar borçlandığını, babasının kendisine aldığı evin bu borçlar kapsamında gitmesi üzerine, tekrar bu tarz borçlanıp evi kaybetmemesi için babasının aldığı yeni evi kendi üzerine yaptığını, bahse konu evi babasının kredi kullanarak edindiğini ve taksitlerini ödediğini ileri sürerek; davanın reddini savunmuştur.

2.İhbar olunan vekili cevap dilekçesinde; davacının dava açmakta hukuki yararının olmadığını, müvekkilinin ziynet eşyalarını almadığını, bahse konu evi müvekkilinin oğlu ...’ın ticari basiretsiz davranışları ile kendi evini satması ve ticari hayata kaybetmesi sonucunda bankadan kullandığı konut kredisi ile oğlu, gelini ve torunlarının yaşamlarını rahatça devam edebilmeleri için aldığını ve oğlunun bir daha ticari hatalar sonucunda bu evi de satmaması için tamamını kredi ile aldığı taşınmazı kendi adına tescil ettirdiğini, oğlunun giriştiği ve beceremediği ticari faaliyetlerden sonra oğlunu kendi dükkanında istihdam ettiğini, ancak daha sonra kovduğunu, müvekkilinin 45 yıldır esnaf olarak hayatını idame ettirdiğini ileri sürerek; müvekkiline ihbar edilen davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı ile davalının evli kaldıkları süre boyunca edindikleri 7 nolu bağımsız bölümü 70.000,00 Euro'ya satarak yaklaşık 140.000,00 TL paranın ihbar olunan tarafından el konulduğu, tarafların oturabilmesi için de 19 nolu bağımsız bölümün ihbar olunan adına kredi çekilmek sureti 210.000,00 TL'ye alındığı, kredilerin de ihbar edilen tarafından ödendiği; davalının tutumsuz harcamaları, tasarruf edememesi, eşlerin daha iyi bir evde yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlamak amacı ile aileye destek için ihbar olunanın bu işlemi yaptığı, taşınmaz satışından elde edilen parayı da ticari faaliyetlerinde kullandığı; 19 nolu bağımsız bölümün başından beri ihbar olunan tarafından edinildiğinin ve onun mülkü olduğunun resmi belge ile sabit olduğu, evlilik içerisinde edinilen 7 nolu bağımsız bölümün satıldığı ve bedeli olan 140.000,00 TL'nin davalının babasının uhdesine kaldığı, eşler arasındaki mal rejminin bu para üzerinden hareket edilerek paylaştırılmasının zorunlu olduğu, davacının hissesine düşen miktarın 73.780,00 TL olduğu paranın mal rejminin sona erdiği tarihe kadar geçen dönem için yeniden değerlenme oranı ile çarpılmak sureti bilirkişi tarafından ulaşılan 113.894,08 TL katılma alacağının taşınmaz yönünden mevcut olduğu, ayrıca 15.000,00 TL araçtan dolayı katılma alacağının olduğu gerekçesiyle; davalı ... aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine, davalı ... aleyhine açılan mal rejiminin tasfiyesinen doğan alacak davasının kabulü ile; evlilik içerisinde edinilen malların yasal mal rejiminin tasfiyesi sonucunda hesaplanan taşınmazdan dolayı 113.894,08 TL, araçtan dolayı 15.000,00 TL olmak üzere toplam 128.894,08 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece usule aykırı olarak ihbar olunan ... hakkında sanki ona karşı açılmış bir dava varmış gibi karar başlığında davalı olarak gösterildiğini ve hüküm kısmında bu kişiye karşı açılan davanın reddi yönünde hüküm kurularak aleyhe vekâlet ücretine hükmedildiğini, ihbar olunan hakkında karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunduğunu; davalı ... ile ihbar olunan ...'nın baba oğul olup davalı ...’ın müstakil bir işyeri ve mesleği olmadığını, babası ile birlikte çalıştığını, işyerinin tüm idare işlerinin davalı ... tarafından yürütüldüğünü, bilirkişi tarafından katılma alacağı hesaplanırken ilk evin satışından elde edilen paranın ikinci evin alımında kullanıldığının belirtildiğini ancak ikinci evin değeri üzerinden katılma alacağı hesaplanmayıp satıldığı tarihten itibaren faiz yürütülmek suretiyle rapor düzenlendiğini, oysa birinci evin ikinci ev alınmak için satıldığının tanık beyanlarından anlaşıldığını, ikinci evin müvekkilinden mal kaçırmak amacıyla davalının babası üzerine yapıldığını, tarafların bu evde oturduklarını ve evin davalı ... tarafından alındığının söylendiğini, müvekkilinin aile konutu şerhi koydurmak için gittiğinde evin davalının babası adına kayıtlı olduğunu öğrendiğini, davalının babası ile birlikte aynı işyerini işlettikleri dikkate alındığında, kredi ödemelerinin davalının babası tarafından yapıldığına dair dosyaya herhangi bir delil sunulmadığını, tanık beyanlarında bu hususun açıkça zikredilmediğini, Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesi uyarınca mal kaçırma kastının varlığının araştırılması gerektiğini, her ne kadar ikinci ev kredi çekilerek alınmış gibi gösterilse de, bu işlemin mal kaçırma kastıyla yapılan göstermelik bir işlem olduğunu, aile içi konuşmalarda ikinci evin davalı ... tarafından alındığının dile getirildiğini, ikinci evin tapusunun davalının babası adına olmasının mal kaçırma kastıyla hareket edilmesi sonucu gerçekleştiğini, taksitlerin de geliri çok yüksek olan davalı ... tarafından bankaya yatırıldığını, dolayısıyla ikinci evin tamamının davalı ... tarafından alındığını ve tamamının paylaşıma tabi olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 229 ve 241 inci maddeleri uyarınca ihbar olunanın katılma alacağının tahsil edilememesi halinde sorumlu olacağını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı erkek istinaf dilekçesinde; davacının iddialarını ispatlamak için sadece tanık deliline dayandığını, tanıkların davacının etkisi altında kalarak gerçek dışı beyanlarda bulunduklarını, davanın reddi gerektiğini, mal rejimi devam ederken eşlerin edinilmiş malı tasarruf etmesine engel bir durum bulunmadığını, yıllarca babasının yanında bir işçi gibi çalıştığını, fakat kendi işini kurmak istediğini, bu yüzden yeni girişimleri olduğunu, bu işlerin uzun soluklu olmadığını, elindeki tüm sermayeyi kaybettiği gibi bir miktar borçlandığını, babasının kendilerine aldığı evin bu borçlar kapsamında gitmesi üzerine babasının tekrar bu tarz borçlanıp evi kaybetmemesi için aldığı yeni evi kendi üzerine yaptığını, çünkü bahse konu evi babasının kredi kullanarak edindiğini ve hala taksitlerini ödediğini, bir sürü icra dosyası olmasına rağmen davacının katılma alacağı taleplerini anlamanın mümkün olmadığını, davacının kendisinin savurgan oluşu nedeniyle boşanmada haklı çıkmışken bunun dışında bu savurganlık sonucunda satılan taşınmazın ve aracın hala elinde olduğunun kabul edilmesi ve kendisinden bunların bedelinin istenmesinin çok ciddi bir çelişki içerdiğini, Mahkemece iddialarının incelenmediğini ve değerlendirilmediğini, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Mahkemece, tasfiyeye konu silahlar yönünden alacağa hükmedilmediği, tasfiyeye konu silahlara yönelik tarafların istinaf talebinin bulunmadığı anlaşıldığından, tarafların istinaf ettikleri tasfiyeye konu araç ve taşınmaza hasren istinaf incelemesi yapıldığı; davalının tasfiyeye konu araca yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; dosya içeriğine, iddia ve savunma ile toplanan delillere, kararın dayandığı hukuka uygun gerektirici nedenlere, mevcut deliller Mahkemece değerlendirilerek takdir edildikten sonra karar verildiğine, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına, davalı tarafından kişisel mal savunması ispat edilemediğinden ve boşanma dava tarihi itibariyle davalı eş adına kayıtlı bulunduğundan, Mahkemece araç yönünden yazılı şekilde katılma alacağına hükmedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı; davacı vekili ile davalının tasfiyeye konu 19 nolu bağımsız bölüme yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece taraf beyanları, tanık beyanları, boşanma ve ziynet eşyası iadesine ilişkin dava dosyası, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, davalının babasına ait işyerinde babası ile birlikte çalıştığı, her ne kadar davalı asgari ücretle çalıştığını iddia etmekte ise de, tarafların yaşam tarzları ve tanık beyanları dikkate alındığında bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve işyerinin tüm parasal işlerini takip ettiği, davalı ile babasının kazançlarının ortak olduğu, açıklanan hususlar ile evlilik birliği içerisinde davalı adına alınıp daha sonra satılan dava dışı 7 nolu bağımsız bölümün satıldığı gün, 19 nolu bağımsız bölümün alındığı ve tarafların evlilik birliğinin sonuna kadar bu taşınmazda ikamet ettikleri de dikkate alındığında, her ne kadar 19 nolu bağımsız bölümün alındığı tarihte davalının babası tarafından bankadan kredi çekildiği ve ödemelerin davalının babasına ait banka hesabından yapıldığı ve taşınmazın davalının babası adına kayıtlı olduğu anlaşılmakta ise de, anılan taşınmazın davalının babasıyla birlikte çalışması karşılığı elde ettiği gelirlerle evlilik birliği içerisinde davalı eş tarafından alındığı, mal kaçırma kastıyla davalının babası adına tescil edildiği kanaatine varıldığı, taşınmazın 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesi uyarınca eklenecek değer olarak tasfiyede dikkate alınarak tasfiye hesabının taşınmaz üzerinden yapılması gerektiği; evlilik birliği içerisinde 08.02.2006 tarihinde satın alınarak davalı adına tescil edilen dava dışı 7 nolu bağımsız bölümün 120.000,00 TL’ye alındığı, bu taşınmazın edinilmesi sırasında davacının kişisel malı niteliğindeki ziynet eşyalarının bozdurulmasından elde edilen 18.000,00 TL’nin kullanıldığı, bu taşınmazın 20.12.2011 tarihinde 70.000,00 Euro'ya (o tarihteki TL karşılığı 173.600,00 TL) satıldığı, aynı gün tasfiyeye konu 19 nolu bağımsız bölümün alındığı, her ne kadar teknik bilirkişi raporu ile tasfiyeye konu 19 nolu bağımsız bölümün edinme tarihi itibariyle piyasa sürüm (rayiç) değeri 390.000,00 TL olarak tespit edilmiş ise de, taşınmazın... Bankasından satın alındığı, bankadan celp edilen resmi kayıtlara göre taşınmazın 210.000,00 TL’ye alındığı, aynı tarihte davalının babası tarafından 24 ay vadeli 150.000,00 TL bedelli kredi çekildiği ve mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihine kadar tamamının ödendiği, tasfiyeye konu 19 nolu bağımsız bölümün tasfiye tarihi olan karar tarihine en yakın tarihteki piyasa sürüm (rayiç) değerinin 425.000,00 TL olduğu, tasfiyeye konu 19 nolu bağımsız bölümün edinme değeri olan 210.000,00 TL’nin 173.600 TL’sinin dava dışı 7 nolu bağımsız bölümün satışından elde edilen bedelden karşılandığı, bakiye 36.400,00 TL’nin de tarafların edinilmiş malları ile karşılandığı, bu verilere göre hesaplama yapıldığında; tasfiyeye konu taşınmazın edinilmesinde satış bedeli kullanılan dava dışı 7 nolu bağımsız bölümün edinilmesinde davacıya ait kişisel malı niteliğindeki ziynet eşyalarının bozdurulmasından elde edilen bedelin kullanılması sebebiyle davacının 52.700,00 TL değer artış payı alacağı bulunduğu, kesinleşen Mahkeme kararı ile davacının ziynet eşyalarının iadesi talebinin kabulüne, karar verildiği davacı lehine mükerrer alacağa sebep olmamak için bu miktarın tasfiyeye konu taşınmazın tasfiye tarihi olan karar tarihine en yakın tarihteki piyasa sürüm (rayiç) değeri olan 425.000,00 TL’den indirilmesi gerektiği, bu miktar indirildikten sonra kalan 372.300,00 TL’nin artık değer olduğu, bu miktarın yarısı oranında 186.150,00 TL davacının katılma alacağı bulunduğunun hesaplandığı davacının tasfiyeye konu 19 nolu bağımsız bölüme yönelik talebinin fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere talebinin 113.894,08 TL olduğu dikkate alındığında, davacı lehine tasfiyeye konu 19 nolu bağımsız bölüm sebebiyle 113.894,08 TL katılma alacağına hükmedilmesi, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesi gerektiği; Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunun yukarıda açıklanan nedenlerle hatalı olduğu, dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alındığında dosyanın hesap bilirkişisine tevdi edilmesine gerek bulunmadığı, mevcut veriler değerlendirilerek hesaplamanın Bölge Adliye Mahkemesince yapılmasının mümkün olduğu; davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelince; dava dilekçesinde, alacağın davalı eşten tahsili ile 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesi uyarınca davanın davalının babasına ihbarının talep edildiği, dava dilekçesinde davalının babasının “ihbar edilen” olarak gösterildiği, davalının babasının dosyada ihbar olunan sıfatıyla yer aldığı, davalı sıfatının bulunmadığı göz önüne alındığında, Mahkemece bu kişinin karar başlığında davalı olarak gösterilmesi ve hükümde aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilerek lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, davalı taraf olarak yer almayan ihbar olunan hakkında sonuç olarak hüküm kurulması ve lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacının tasfiyeye konu 854 ada 1344 parsel 19 nolu bağımsız bölüme yönelik davasının kabulü ile, davacının 186.150,00 TL katılma alacağı bulunduğunun tespiti ile taleple bağlı kalınarak 113.894,08 TL katılma alacağının İlk Derece Mahkemesi karar tarihi olan 12.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, davacının tasfiyeye konu ... plakalı araca yönelik davasının kabulü ile, 15.000,00 TL katılma alacağının İlk Derece Mahkemesi karar tarihi olan 12.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının tasfiyeye konu silahlara yönelik davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili, davalı erkek ve katılma yoluyla ihbar olunan vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın değerinin tespit edildiği tarihin hatalı olduğunu, taşınmazın bulunduğu mahallede taşınmazların 1.700.000,00-3.000.000,00 TL aralığında olduğunu, taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değerinin belirlenerek alacağın belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek temyiz dilekçesinde; davacının iddialarını ispatlamak için sadece tanık deliline dayandığını, tanıkların davacının etkisi altında kalarak gerçek dışı beyanlarda bulunduklarını, davanın reddi gerektiğini, edinilmiş maldan bahsedilebilmesi için malın eşin mülkiyetinde olması ve mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olması gerektiğini, mal rejimi devam ederken eşlerin edinilmiş malı tasarruf etmesine engel bir durum bulunmadığını, davacının ziynet eşyalarına yönelik iddiasını ispatlayamadığını, yıllarca babasının yanında bir işçi gibi çalıştığını, fakat kendi işini kurmak istediğini, bu yüzden yeni girişimleri olduğunu, bu işlerin uzun soluklu olmadığını, elindeki tüm sermayeyi kaybettiği gibi bir miktar borçlandığını, babasının kendilerine aldığı evin bu borçlar kapsamında gitmesi üzerine babasının tekrar bu tarz borçlanıp evi kaybetmemesi için aldığı yeni evi kendi üzerine yaptığını, çünkü bahse konu evi babasının kredi kullanarak edindiğini ve hala taksitlerini ödediğini, bir sürü icra dosyası olmasına rağmen davacının katılma alacağı taleplerini anlamanın mümkün olmadığını, davacının kendisinin savurgan oluşu nedeniyle boşanmada haklı çıkmışken bunun dışında bu savurganlık sonucunda satılan taşınmazın ve aracın hala elinde olduğunun kabul edilmesi ve kendisinden bunların bedelinin istenmesinin çok ciddi bir çelişki içerdiğini, Mahkemece iddialarının incelenmediğini ve değerlendirilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. İhbar olunan vekilinin katılma yoluyla sunduğu temyiz dilekçesinde; davacının iddialarının soyut ve kötüniyetli olduğunu, tasfiyeye dahil edilen 19 nolu bağımsız bölümün müvekkiline ait olduğunu, evliliğin başında hediye edilen 7 nolu bağımsız bölümün davalının aşırı borçlanması nedeniyle icra kanalıyla satıldığını, müvekkilinin kredi kullanarak 19 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, kredi borcunun müvekkili tarafından ödendiğini, satılan taşınmazın parasının kullanılmadığını, taşınmazın katılma alacağına konu edilerek müvekkiline sorumluluk yüklenmesinin hatalı olduğunu, davacının evin değerine yönelik temyiz itirazlarının da yerinde olmadığını, karara en yakın tarihteki değerin dikkate alındığını belirterek davacının temyiz başvurusunun reddini, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tasfiyeye dahil edilecek malın değeri, kişisel mal savunması ve ispatı, tasfiyeye dahil edilecek mal ve eklenecek değer noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesi, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle üçüncü kişi adına kayıtlı taşınmazın eklenecek değer olduğunun anlaşılmasına göre, davalı erkeğin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı kadın vekilinin tasfiyeye konu taşınmazın güncel değerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

a) Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (4721 sayılı Kanun md. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre tasfiye tarihi, karar tarihidir.

b) Somut olayda, tasfiye konusu taşınmazın karar tarihinden (03.11.2021) yaklaşık dört yıl önceki, 22.01.2018 tarihindeki belirlenen güncel değerine itibar edilerek hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır. O halde, Mahkemece, tasfiye konusu taşınmazın tasfiye (önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarihteki) tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerleri belirlendikten sonra, davacının katılma alacağı hesaplanarak, talep miktarı da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. İhbar olunan vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davacı kadın vekili ve davalı erkeğin temyizi yönünden;

A.Davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının taşınmazın güncel değeri yönünden BOZULMASINA,

B. Davalı erkeğin temyiz itirazlarının reddine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davacı ...'ya ve ihbar olunan ...'ya iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden davalı ...'a yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

...