Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8695 E. 2024/4681 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında tarafların kusur oranları, velayet, nafaka miktarı ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, toplanan delillere, uygulanması gereken hukuk kurallarına ve Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçelerine göre usul ve yasaya uygun bulunması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/928 E., 2023/1216 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 16. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/428 E., 2023/72 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 04.03.2015 tarihinde evlendiklerini, ortak bir çocuklarının olduğu, davacı-karşı davalının ikinci evliliği, davalı-karşı davacının ise ilk eşiyle iki kez evlenmek sureti ile üçüncü evliliği olduğunu, davalı-davacının evlilik süresince aşırı kıskanç davranışlarda bulunduğu, müvekkilini sadece aldığı kıyafetleri giymeye zorlandığı, müvekkiline evlilik süresince psikolojik ve cinsel şiddette bulunduğunu, sürekli hakaret, küfür içeren sözler yansıttığını, davacının kişilik haklarına ağır saldırıda bulunduğunu, aradan geçen yıllar içerisinde davalıdavacının kusurlu tutumlarına devam ettiği, davalı-karşı davacının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, davacı lehine 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, ortak çocuk için 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların 04.03.2015 tarihinde evlendikleri, her iki tarafın daha önce başka kişilerle evlendiklerini, davacı-karşı davalının önceki evliliğinden iki tane çocuğunun bulunduğu, büyük çocuğun velâyetinin babasında, küçük çocuğun velâyetinin davacı-karşı davalıda olduğunu, davacı-davalının önceki evliliği devam ederken müvekkili ile bir ilişkiye başladığını, davacı-karşı davalının büyük kızının bu ilişkiyi bilmesi nedeni ile babası ile kalmayı tercih ettiğini, müvekkilinin davacıyı düzgün giymesi vücut hatlarını belli etmemesi konusunda uyardığını, davacı-karşı davalının evlilik süresince müvekkiline hiç bir zaman güven vermediğini, müvekkilinin ailesini hakir gördüğü bu sebeplerle tarafların ayrı yaşadığını, bu nedenlerle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, 150.000,00 TL manevî tazminata, 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 19.10.2020 tarih, 2018/511 Esas ve 2020/413 Karar sayılı kararı ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun166/1,2 nci maddesi gereğince boşanmalarına ortak çocuğun velâyetinin davacı karşı davalı anneye verilmesine, çocukla baba arasında kişisel ilişki tesisine, davacı-karşı davalının maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile kararın kesinleşme tarihinden itibaren 15.000,00 TL maddî tazminatın davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, davacı-karşı davalının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile kararın kesinleşme tarihinden itibaren 15.000,00 TL manevî tazminatın davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, davacı-karşı davalının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı-karşı davalının tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 700,00 TL iştirak nafakasının davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, davalı-karşı davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri İstinaf talebinde bulunmuşturlar.

2.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının düşük olduğunu, davalı-karşı davacı erkeğin ekonomik durumu dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına nafakaya hükmedilmesi gerektiğini, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylardaki kusurlu davranışlar dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının da az olduğunu beyanla süresinde istinaf talebinde bulunmuştur.

3.Davalı-karşı davacı erkek istinaf dilekçesinde öztele; kadının iddialarını kanıtlayamadığını, davacı-karşı davalı kadının tanıklarının yanlı beyanda bulunduğunu, taraflarınca sunulan fotoğrafların İlk Derece Mahkemesince değerlendirmeye alınmadığını, İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, velâyet yönünden verilen karara itirazının bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesince çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının fazla olduğunu, kadının tazminat taleplerinin reddi ile kendisinin tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini, İlk Derece Mahkemesince lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, ailenin kadına verdiği ziynet eşyaları yönünde hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, kadın adına aldıkları ve ödemelerini ortak yaptıkları evdeki hakkının tespiti ile iadesine ve önceden satın aldığı tüm ev eşyalarına ilişkin hüküm tesisi gerektiğini beyanla süresinde istinaf talebinde bulunmuştur.

4.Bölge Adiye Mahkemesinin 18.05.2022 tarih, 2021/68 Esas ve 2022/814 Karar sayılı kararı ile; davalı-karşı davacı erkeğin istinaf talebinin kabulü ile, davalı-karşı davacı erkek karşı dava dilekçesi ile; erkeğin evlilik süresince kadına yapmış olduğu harcamalar nedeniyle oluşmuş maddî zararları nedeniyle erkek yararına 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep etmiş, ön inceleme oturumunda hakim, uyuşmazlığı, boşanma, kusur oranı, velâyet, talep edilen nafaka ve tazminatların şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise miktarı olarak belirlemiş, erkek istinaf dilekçesinde kadına verdiği ziynetler vb. yönünden de talepleri bulunduğu halde İlk Derece Mahkemesi tarafından hüküm tesis edilmediğini de belirtmiş olup bu durumda davalı-karşı davacı erkeğin maddî tazminat talebinin, boşanmanın fer'îsi niteliğinde olup olmadığı hususunda tereddüt hasıl olduğu, İlk Derece Mahkemesince yapılacak işin, hakimin davayı aydınlatma ödevi (Hukuk Muhakemeleri Kanun'unu 31 nci) çerçevesinde, erkeğin maddî tazminat talebinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun (4721 sayılı kanun ) 174/1 maddesi kapsamında olup olmadığının açıklattırılması, olmaması halinde harç eksikliğinin tamamlattırılması ve görev hususunun da dikkate alınması gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm tesisinin doğru görülmediği gerekçesiyle davalı-karşı davacı erkeğin istinaf itirazlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı kanun) 353/1-a-6 maddeleri gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davalı-karşı davacı erkeğin sair, davacı-karşı davalı kadının tüm istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalı-karşı davacının duruşmada karşı dava dilekçesinde maddî tazminat talebinin evin eşyalarına ve Gölbaşı'nda alınan evin devir masrafları ile dört sene boyunca evin taksitlerini ödemesine yönelik olduğunu beyan ettiği, söz konusu talepler yönünden davalı-karşı davacının harç ikmali sağlanarak bu talepler yönünden dosyanın tefrik edildiği, her ne kadar davalı-karşı davacı önceden açtığı anlaşmalı boşanma davasından feragat etmişse de Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 10.06.20020 tarih, 2020/1422 esas-2919 karar sayılı ilamı ''...Feragat edilen dava münhasıran Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 üncü maddesine dayalı olarak açılmışsa, anlaşmalı boşanma davasından feragat, dava tarihinden önceki olayların affedildiği sonucunu doğurmaz. O halde, taraflardan biri feragatle sonuçlanan anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıalara dayanarak herhangi bir boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilir. Açılan davada anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıaların da kusur belirlemesinde dikkate alınması gerekir..." şeklinde olduğu, söz konusu içtihatta anlaşmalı boşanma davasından feragat edilmesinin davacının, davalıyı affetmesi olarak değerlendirilmediğinden mahkememizce de önce açılan anlaşmalı boşanma davasından davalı-karşı davacının feragat etmesinin af olarak değerlendirmediği, dosya kapsamından, tarafların 04.03.2015 tarihinde evlendikleri, ortak bir çocuklarının olduğu, davalı-davacı erkeğin eşine karşı "orospu, kaltak, pis köpek, aşağılık kadın'' şeklinde ağır hakaretleri olduğu, uzun kıyafetler getirip giymesi için baskı yaptığı, pencereden aşağıya bakmasını istemeyerek kıskanç tavırlar sergilediği, hamile iken eşine başka bir kadınla cinsel anlamda birlikte olmak isteği olduğunu söyleyerek ve bu konuda izin vermesini isteyerek psikolojik baskı yaptığı, davacı-karşı davalı kadının da her ne kadar çocuk doğduğunda annesinin çocuğa bakarak taraflara yardımı olsa da eşini evliliğin başından itibaren annesi ile birlikte yaşatmak zorunda bıraktığı, okuldaki bir erkek öğretmen arkadaşının ismini eşinin kıskanç baskıcı tavırlarını nedeniyle de olsa bayan ismi ile kaydederek güven sarsıcı davranışta bulunduğu, her ne kadar davalı-karşı davacı erkek eşinin çıplak fotoğraflarını dosyaya sunmuşsa da söz konusu fotoğrafları evlenmeden önce kadının eşine göndermesinin boşanma davasında kusur olarak kabul edilemeyeceğinden kadına kusur olarak yüklenmediği, gerçekleşen duruma göre; taraflar için evlilik birliğinin çekilmez hal aldığı, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının az, davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilerek asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166/1-2 maddesi uyarınca boşanmalarına, velâyetinin davacı-karşı davalı anneye verilmesine, çocuk ile davalı-karşı davacı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için dava tarihinden itibaren tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde aylık 500,00 TL tedbir nafakasının, karar tarihinde aylık 2.500,00 TL'ye çıkarılarak davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 3.000,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, kararın kesinleşme tarihi esas alınarak iştirak nafakasının her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, davacı-karşı davalı kadın için dava tarihinden itibaren tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde aylık 500,00 TL tedbir nafakasının 07.05.2019 tarihinden itibaren aylık 300,00 TL'ye düşürülmesine, karar tarihinden itibaren aylık 650,00 TL'ye çıkarılarak davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı-karşı davalının maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile kararın kesinleşme tarihinden itibaren 40.000,00 TL maddî tazminatın davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, davacı-karşı davalının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile kararın kesinleşme tarihinden itibaren 30.000,00 TL manevî tazminatın davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, davalı-karşı davacının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; vekâlet ücreti yönünden katılma yolu ile istinaf talepleri olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararında müvekkili aleyhine verilen vekâlet ücreti yönünden kararın düzeltilerek onanmasını taleple istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu, kusur değerlendirilmesi tanık beyanlarının iftira niteliğinde olduğu, delillerinin esas alınmadığını, çıplak resimlerin bir kısmının delil olarak sunulduğunu fakat dikkate alınmadığını, davacı-karşı davalının iddialarını toplanan deliller ile ispat edemediğini, davacı-karşı davalı yararına 08.06.2018 tarihinde tedbir nafakasına hükmedildiğini, daha sonra itirazı üzerine kaldırıldığını, sonra tekrar hükmedildiğini, iki tarafında öğretmen olduğunu, tedbir nafakasının haksız olduğunu, davacı-karşı davalı lehine hükmedilen tazminatların haksız ve fahiş olduğunu, tedbir ve iştirak nafakasının fazla olduğunu, ÜFE artışının maaş zammından daha yüksek olduğunu, 2.500,00 TL tedbir nafakasının 1.500,00 TL, 3.000,00 TL iştirak nafakasının 2.000,00 TL olarak revize edilmesi gerektiğini, nafaka artış oranının da memur maaş artış oranına endekslenmesi gerektiğini, kararın kaldırılmasını, asıl davanın reddine karar verilmesini, kusur tespitinin yeniden yapılmasını, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasını, tedbir ve iştirak nafakasının azaltılmasını, artış oranının ÜFE yerine memur maaş zammı olarak yeniden tespit edilmesini, davacı-karşı davalı aleyhine 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini taleple istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince taraflarca bildirilen delillerin toplandığı, delillerin usul ve yasaya uygun olarak tartışıldığı, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, çocuk için hükmedilen nafakanın fahiş olduğunu beyanla kararı kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar ile reddedilen kendi tazminat talebi ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; karşılıklı açılan boşanma davalarında kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar , reddedilen erkeğin tazminat talebi ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı ve artış oranları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesi maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.