"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2413 E., 2022/1463 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü - yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çerkezköy 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/808 E., 2020/252 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan tazminatlar ile tedbir ve yoksulluk nafakası, velâyet, kişisel ilişki yönünden; davalı kadın vekili tarafından ise davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat miktarları yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddine ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak kusur belirlemesi, ortak çocuk yararına hükmolunan tedbir ve iştirak nafakası, kişisel ilişki, kadın yararına hükmolunan tazminatlar yönünden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından; kusur belirlemesi, tazminatlar ve velâyet yönünden; davalı kadın vekili tarafından ise davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların miktarları, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarları ile kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen yoksulluk nafakasına dair karara karşı davacı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup davalı kadın yoksulluk nafakası miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmamıştır. Davacı erkeğin de yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebi esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yoksulluk nafakası miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmayan davalı kadının, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı yoksulluk nafakası miktarı yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı kadının, yoksulluk nafakası miktarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davacı erkeğin itirazları ile davalı kadının reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesi ile süresinde sunduğu cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı kadının 4 aylık hamile olduğunu, kendisine hakaretlerde bulunduğunu, geçimsiz biri olduğunu, evliliğin kendisine yüklediği sorumluluklarını yerine getirmediğini, çocuğu düşürmekle tehdit ettiğini aralarında fikir ayrılıkları ve örf ve adetlerinin farklı olması nedeniyle şiddetli geçimsizlik başladığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı kadın süresinde verdiği cevap ve ikinci dilekçesinde özetle; davacı erkeğin tamamen çevre baskısı ve ailesinin kendisini yönlendirmesi nedeniyle boşanma davası açtığını, davacının kendisine yapmış olduğu hakaretlere rağmen yuvasının yıkılması için elinden geleni yaptığını, davacının evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, 4 aylık hamile iken kendisini terk ettiğini, davacının kendisine fiziksel şiddet uyguladığını ve bu nedenle davacı hakkında tedbir kararı verildiğini savunarak davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili 09.04.2019 tarihli dilekçesinde; ortak çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkeğin, davalı kadına 27.08.2018 tarihinde "orospu, pavyondan karı alsaydım daha iyiydi" demek suretiyle hakaret ettiği ve davalı kadına fiziksel şiddet uyguladığı, bu nedenle Çerkezköy 3.Asliye Ceza Mahkemesi 2018/820 E. Sayılı dosyasında yargılanarak hakkında hakaret ve eşe karşı basit yaralama suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün 11.02.2019 tarihinde kesinleştiği, davacı erkeğin 28.08.2018 tarihinde sunduğu dava dilekçesinde eşinin dört aylık hamile olduğunu belirttiği, bu itibarla davalı kadının hamile olduğunu bilmesine rağmen davalı kadına fiziksel şiddet uyguladığının sabit olduğu, bu itibarla söz konusu davranışları nedeniyle ağır kusurlu olduğu; davalı kadının, davacı erkeğe "nasıl erkeksin, git kazan, nasıl buluyorsan bul getir, kendimi satıyorsun ne yapıyorsan yap", "sen erkek misin, şerefsiz", "seni boşayıp zengin biri ile evleneceğim" şeklinde hakaretlerde bulunduğunun sabit olduğu, bu itibarla davalı kadının az kusurlu olduğu, tanıklar davalı kadının ev işlerini yapmadığını beyan etmişse de davacının dilekçeler teatisi aşamasında sunmuş olduğu dilekçelerinde böyle bir iddia yer almadığından dikkate alınamayacağı; evlilik birliğinin devamında taraflar, çocukları ve toplum için fayda kalmadığı gibi evliliği devam ettirmelerine de imkan bulunmadığı, davalı kadının davanın reddi talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu belirtilerek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına; ortak çocuk Alperen'in yargılama devamında 12.02.2019 tarihinde dünyaya geldiği, davacı erkeğin ortak çocuğun velâyetine ilişkin bir talebi bulunmadığı, davalı kadının ortak çocuğun velâyetini talep ettiği, çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu, anne sütü ihtiyacının devam ettiği anlaşıldığından velâyetinin davalı anneye verilmesine, davacı baba ile ortak çocuk arasında; her ayın birinci ve üçüncü haftası Cumartesi günü sabah 10:00 'dan aynı gün saat 17:00'ye kadar, dini bayramların 2. günleri saat 09.00 ilâ 3. günü saat 18.00 saatleri arasında, her yıl Temmuz ayının birinci günü saat 09.00’dan beşinci günü saat 18.00’ye kadar aralıksız olmak üzere kişisel ilişki kurulmasına; ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibarıyla 500,00 TL'ye yükseltilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, tarafların kusur durumu, sosyal ekonomik durum araştırmaları ve SGK hizmet dökümleri incelendiğinde davalı kadının işi ve geliri olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği sabit olmakla kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 15.000,00 TL maddî ve 8.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, toplanan delillerin dikkate alınmadığını, müvekkilinin kusursuz olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, kadının boşanmak istemediği halde tazminat talep etmesinin çelişki oluşturduğunu, kadının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, miktarlarını kabul etmediklerini, çocuğun velâyeti hususunda rapor alınmadığını, müvekkilinin velâyet talebinin olmadığından bahisle velâyetin anneye verilmesinin doğru olmadığını, çocuğun İran'a götürüldüğünü ve babasına gösterilmediğini, kişisel ilişkinin maddî ifa imkansızlığı nedeniyle düzeltilmesi gerektiğini belirterek; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan tazminatlar ile tedbir ve yoksulluk nafakası, velâyet, kişisel ilişki yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulünün ve kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, tazminatların miktarlarının az olduğunu belirterek; davanın kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatların miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan inceleme sonucu; davacı erkeğin, davalı kadına 27.08.2018 tarihinde "orospu, pavyondan karı alsaydım daha iyiydi" demek suretiyle hakaret ettiği ve davalı kadına fiziksel şiddet uyguladığı, bu nedenle Çerkezköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi 2018/820 E. sayılı dosyasında yargılanarak hakkında hakaret ve eşe karşı basit yaralama suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün 11.02.2019 tarihinde kesinleştiği; davalı kadının ise davacı erkeğe defalarca hakaret ettiği, ev işlerini, evin temizliğini yapmamakla evlilik birliğindeki sorumluluklarını yerine getirmediği, davacı erkeği doğmamış çocuğa zarar vermekle tehdit ettiği, böylelikle evlilik birliğinin sona ermesinde davalı kadının az kusurlu, davacı ekeğin ağır kusurlu olduğu belirtilerek davacı erkeğin kusur belirlemesine ilişkin istinaf talebinin kabulü ile taraflara yüklenen kusur oranları değişmediğinden, boşanmaya neden olan kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin düzeltilmesine; davacı baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişki şekli ve süresinin gerek çocuğun kişisel gelişimi açısından gerekse babalık duygularının tatmini bakımından yetersiz olduğu gerekçesiyle davacı erkeğin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm tesis edilerek ortak çocuk ile davalı baba arasında, her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi günü saat 10.00'den Pazar günü saat 18.00'ye kadar, ... ve Kurban Bayramlarının 2. günü saat 10.00'den 3. günü saat 18.00'ye kadar, her yıl Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen ve Ocak ayında uygulanan okul yarı yıl tatilinin başladığı hafta Pazartesi günü saat 10.00'dan takip eden Pazar günü saat 18.00'ye kadar, her yıl 01 Temmuz günü saat 10.00'dan 31 Temmuz günü saat 18.00'ye kadar kişisel ilişki kurulmasına; ortak çocuk 12.02.2019 tarihinde doğmuş olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk için dava tarihi olan 29.08.2018 tarihinden itibaren tedbir nafakasına karar verilmesi yerinde görülmediği belirtilerek davacı erkeğin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm tesis edilerek ortak çocuk lehine tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla doğum tarihi olan 12.02.2019 tarihinden itibaren aylık 250,00 TL tedbir nafakasına; tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kusur dereceleri, mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedelenmesi ile hakkaniyet ilkesi göz önüne alındığında kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarı ile ortak çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakası miktarının az olduğu belirtilerek davalı kadının bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm tesis edilerek ortak çocuk lehine aylık 700,00 TL iştirak nafakasına; boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi davalı kadın lehine 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası şartları gerçekleştiğinden davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğu, ortak çocuğun yaşı gereği anne ilgi ve şefkatine ihtiyacı, anne ile yaşaması nedeniyle alıştığı ortam dikkate alındığında, velâyet hakkının anneye verilmesi usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek tarafların diğer istinaf talepleri esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddinin hatalı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının; kusur belirlemesi, tazminatlar ve velâyet yönünden bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddinin hatalı olduğunu, kişisel ilişki yönünden erkeğin istinaf talebinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, iştirak nafakasının az olduğunu, üfe oranında artırılması gerektiğini belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının; davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların miktarları, iştirak nafakası miktarı ile kişisel ilişki yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi, davanın kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarları, ortak çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakası miktarı, velâyetin düzenlenmesi, kişisel ilişki noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci maddesi, 323 üncü maddesi, 327 nci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 nci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı kadının yoksulluk nafakası miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Tarafların diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.