Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8742 E. 2024/4689 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadın tarafından açılan boşanma davasında, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimde olduğu ve boşanmaya bağlı maddi-manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarında çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı erkeğin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek temyiz edilen karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1216 E., 2023/1199 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bartın Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/532 E., 2022/155 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkilinin 28.08.2005 tarihinde evlendiklerini, ortak bir çocukları bulunduğunu, müvekkiliyle davalı arasında fikri ve ruhi anlaşmazlıkların büyüdüğünü, evlilik birliğinin sürmesine olanak kalmadığını, davalı ile müvekkilin arasındaki duygusal bağın koptuğu gibi aileyi bir arada tutan nedenlerin de ortadan kalktığını, tarafların bir çok defa problem yaşadıkları evliliklerinde son olarak pandemi döneminde aynı evin içinde hiç iletişim kurmadan geçen günlerin ardından müvekkilinin ayrılmak istediğini ve Haziran 2020 tarihinde müşterek çocukla annesinin yanına taşındığını, çok uzun zamandır ayrı yaşayan tarafların Haziran 2020 tarihinden bu yana da farklı evlerde yaşadıklarını, ortak çocuğun tüm bakım ve iaşesinin müvekkili tarafından karşılandığını, tüm bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakası takdirine, karar ile iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki anlatımların aile birliğinin devamının katlanılmaz ve beklenilmez kılacak hiç bir maddî vakıa içermediğini, iddiaların gerçek dışı iddialar olduğunu, davacı eşiyle evlilik birliğini sürdürememelerinde kendisinden kaynaklanan hiç bir sebep bulunmadığını, davacının ortak haneyi haksız ve sebepsiz terk ettiğini, ayrılıkta tam kusurlu olduğunu, davacı ve çocuğu için elindeki tüm imkanları kullanarak onları mutlu etme gayesiyle çalıştığını, koca ve baba olmanın tüm sorumluluklarını layıkıyla yerine getirdiğini, 15 yıllık evlilikleri süresince eşiyle bir kez olsun anlaşmazlık yaşamadıklarını, davacıya karşı hiç bir kötü muamelesi olmadığını, evliliğin üzerine yüklediği tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olmadığını, bu nedenlerle tarafına atfı kabil bir kusur olmadığından davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ; tarafların 28.08.2005 tarihinde tarafların 2020 Haziran ayından bu yana ayrı yaşadıkları, davacı kadın tarafından ileri sürülen vakalardan alkol kullanımı vakasının güncel nitelikte ve aşırı kullanım şeklinde sübuta ermediği, yine eve gereksiz eşyalar aldığına dair vakanın salt evde üç televizyon bulunması nedeniyle sabit kabul edilemeyeceğinden kusur olarak yüklenemeyeceği, öte yandan davacı kadın tarafından davalının sinirli ve agresif davranışlarının süreklilik arz ettiği ileri sürülmüş olup, buna göre tanık ... tarafların evlerine giderken korka korka gittiğini ifade ediş şeklinin samimi ve muteber bulunması, yine tanığın erkeğin davranışlarına dair mahkememizce samimi olduğu gözlemlenen ifadeleri itibariyle, davalı erkeğin öfke, agresif davranışlar ve kadına bağırması şeklinde tezahür eden duygusal şiddet nevinden eyleminin sabit olduğu, bu durumunun tanık ... ifadesine göre davalının kendi ailesi tarafından da bilinmekte olduğu, tanık ... ifadesinin de benzer mahiyette olduğu, davalı tanığı ... ifadelerinin aksini kabule elverişli olmadığı anlaşılmış, yine eşlerin ortak çocukla birlikte sosyal alanda birlikte vakit geçirmeli yer yer iyi günlerinin olması da, az önce açıklanan erkeğin kusurlu davranışına dair kabulü değiştirmediği, öyle ki erkeğin devamlılık arz eden tavrının kadının sürekli bir sorun, kavga, tartışma yaşanacağına dair tedirginlik yaşamasına sebebiyet verdiği, devam eden bu duruma davacı eşin katlanmak zorunda olduğunun söylenemeyeceği, devam ettiği sürece boşanma nedeni olarak sürülebileceği, bu nedenle kadının ortak konutu terk etmesinin kendisine kusur olarak yüklenemeyeeği buna göre davacı erkeğin duygusal şiddet nevinden kusurunun bulunduğu, kadın bakımından kabul edilen kusurlu eylem bulunmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, evlilik birliğinin eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu vicdani kanaatiyle davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun 166/1 nci maddesi uyarınca boşanmalarına, davacının maddî ve manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 16.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, tarafların ortak çocuğunun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için ara karar ile takdir edilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamı ile ortak çocuk için kesinleşmeden itibaren aylık 500,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak velâyeten davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın kendi içerisinde çelişkiler olduğu, boşanma davasının reddi gerektiği, kusur belirlemesi ve tazminatlar yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü ile kadın yararına tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.