"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1169 E., 2023/1051 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçaabat 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/215 E., 2023/226 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların iki yıldır ayrı yattıklarını, kadının başka bir erkekle görüştüğünü ve erkeği sevmediğini söylediğini, kadının kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davada cevap dilekçesinde özetle kadının iddialarına kabul etmediklerini, kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, birlik görevlerini yerine getirmediği ve kusurlu davranışlarıyla evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek kadının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın süresi içinde cevap vermemiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili tarafından birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadına hakaret ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği evin kilidini değiştirerek kadını evden kovduğunu iddia ederek erkeğin açtığı dava ile bu davanın birleştirilmesini, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 400.000,00 TL manevî tazminata, tarafların evlilik birliği içinde edindikleri ve davalı adına kayıtlı edinilmiş malların tasfiye ile 1/2'sinin davalı adına tesciline, müşterek konuttaki eşyaların kadına verilmesine, düğünde takılan 408 gram ziynet eşyalarının veya nakden davalıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli kararı ile özetle; kadının evlilik birliği devam ederken başka bir erkekle görüştüğünün gerek tanık beyanları gerekse istenen telefon kayıtları ile ortaya konulduğu, telefon kayıtları ile hayatın olağan akışına aykırı sayılabilecek görüşme süreleri ve görüşme saatlerinin görüldüğü bunların kadının güven sarsıcı davranışları olarak kabul edildiği, kadının asıl davaya verdiği 15.01.2018 havale tarihli beyan dilekçesinde ki karşı tarafa isnat ettiği hakaret olgusunu ispatlayamadığı, kadının açtığı birleşen davada karşı tarafa ithaf ettiği olguları yaklaşık olarak bile ispatlayacak hiç bir delil sunmadığı bu sebeplerle erkeğe yöneltilen kusurlu davranışların ispat edilmediğinden erkeğin kusursuz olarak kabul edildiği, kadının bir başka erkekle hayatın olağan akışına aykırı sıklıkta ve saatlerde görüşmesi telefon kayıtları tanık anlatımları ile desteklendiğinden bu haliyle kadının ağır kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, tarafların uzun süreden beri ayrı yaşıyor olması da dikkate alındığında taraflardan evlilik birliğini devam ettirmelerinin beklenemeyecek şekilde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının ağır kusurlu olması nedeniyle tedbir, yoksulluk nafakası ve manevî tazminata hükmedilmediği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu, delillendirilmeyen ve harcı tamamlanmayan ziynet alacağı talebinin reddine karar verildiği aynı sebeplerle birleşen dava davacısının ev eşyalarına ilişkin talebinin reddedildiği ancak kısa kararda sehven yazılmasının unutulduğu, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki olmaması adına gerekçeli karara da eklenmediği gerekçesi ile; asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, erkek yararına 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının manevî tazminat, yoksulluk nafakası, ziynet alacağıtalebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı-davalı erkek vekili ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat miktarı, çocuklar lehine hükmedilen nafaka miktarı, kadın lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle delil olarak dayandığı ceza dava dosyasının değerlendirilmediği, tanık bildirmesine izin verilmediği, kusur belirlemesi, erkek lehine manevî tazminata hükmedilmesi, kadının ziynet eşyası ve diğer talepleri yönünden verilen karar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 26.04.2021 tarihli kararı ile özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı kadının tam kusurlu olduğu değerlendirildiği halde; onun tarafından açılan birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olduğu, gerek asıl davada gerekse birleşen davada kadın lehine vekâlet ücretine, mevcut haliyle hükmedilemeyeceği, erkeğin boşanma davasına yönelik tazminat gerekçesinde kadının ağır kusurlu olduğundan söz edilerek erkeğin de az kusurlu olduğu intibasını uyandıracak şekilde çelişki yaratıldığı, bu şekilde hükmün kendi içinde çelişkili /gerekçesiz yazıldığı görüldüğü, İlk Derece Mahkemesince; yetersiz gerekçe ve çelişkili karar ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, kusur belirlemesinin tam olarak yapılmadığı, kadının, dava dilekçesinde kocasından fiziksel şiddet gördüğünü iddia ederek istinaf dilekçesinde de belirttiği mahkeme kararına açıkça dayandığı ilamın delil olarak değerlendirilmesinin gerektiği; kadının, birleşen dava dilekçesinde boşanmanın yanı sıra ziynet eşyası alacağı talebinde de bulunduğu, ziynet eşyası alacağı yönünden nispi peşin harç yatırılmadığı, kadının, birleşen davada sunduğu dava dilekçesinde ev ve çeyiz eşyasına yönelik talebinin de bulunduğu, mahkemece eşya alacağı yönünden olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmadığı gibi, bu talep yönünden bir gerekçe de yazılmadığı, bu hususun usul ve yasaya aykırı olduğu İlk Derece Mahkemesince yeniden boşanma ve fer'î talepler yönünden, kusur belirlemesi yapılarak ve gerekçe oluşturulmak suretiyle karar verilmesi zorunlu olduğu halde ve kadının boşanmanın fer'îsi olmayan ziynet eşyası ve eşyaya ilişkin talepleri yönünden harcın yatırılıp yatırılmamış olmasına göre (kabul/red-davanın açılmamış sayılması şeklinde) karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, tarafların, istinaf başvurusunun belirtilen sebeplerle kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kararın kaldırılmasına, usuli kazanılmış haklar da gözetilip, yukarıda belirtilen eksiklikler giderilerek, hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesince gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesi'nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında dosyanın ziynet ve eşya alacağı yönünden tefrik edildiği, kadının evlilik birliği devam ederken başka bir erkekle görüştüğü, sadakat yükümlülüğünü şüpheye düşüren davranışlar sergilediğinin gerek tanık beyanları gerekse istenen telefon kayıtları ile ortaya konulduğunu, istenen telefon kayıtları ile hayatın olağan akışına aykırı sayılabilecek görüşme süreleri ve görüşme saatleri görüldüğü, bunların kadının güven sarsıcı davranışları olarak kabul edildiği, erkeğin tanıklarının beyanlarına itibar edildiği, Akçaabat 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/640 Esas saylı dosyasında erkeğin, kadına basit tıbbı müdahale ile giderilebilecek nitelikte hafif nitelikte yaralamasının sabit olduğu, bu nedenle erkeğin hafif kusurlu olduğu, kadının ağır kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, tarafların uzun süreden beri ayrı yaşıyor olması da dikkate alındığında taraflardan evlilik birliğini devam ettirmelerinin beklenemeyecek şekilde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının ağır kusurlu olması sebebiyle şartları oluşmayan tedbir, yoksulluk nafakası ve manevî tazminat isteminin reddine karar vermek gerektiği, velâyet yönünden dosyada bulunan 24.10.2022 havale tarihli raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu, duruşmada taraflardan alınan mahkeme izlemiyle örtüştüğü, çocukların yaşı ve üstün yararına uygun olduğuna kanaat getirilerek 04.10.2010 doğumlu ...'nin velâyetinin babaya verilmesine, 19.11.2012 doğumlu küçük ...'nin velâyetinin anneye verilmesine, velâyet kendisine verilmeyen eş ve çocuklar arasında çapraz kişisel ilişki kurulmasına, velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu, ziynet ve eşya alacağı talebinin tefrik edilen dosyada değerlendirileceği gerekçesi ile; asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci-ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk ...'nin velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...'nin velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadının ziynet ve eşya alacağı hususunda tefrik edilen dosyada değerlendirilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; ortak çocuk ...'nın velâyetinin anneye verilmesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat miktarı, kadın lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat takdiri ve miktarı, ortak çocuk ...'in velâyetinin babaya verilmesi, ortak çocuk ... lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarı, kadının reddedilen tazminat ve nafaka talepleri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dosyası içeriğine ve dosyadaki yazılara göre; tarafların, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının dinlenen yeminli tanık anlatımı ve dosyaya sunulan diğer belgelerden sabit olduğu, asıl olanın tanıkların gerçeği söylediklerinin kabulü olup, tanıkların gerçeği söylemediğini kabul için dosyada yeterli bilgi bulunmadığı, bu şekilde evlilik birliğinin mahkemece kabul edilen kadının ağır kusurlu, erkeğin az kusurlu davranışları nedeniyle nedeniyle temelinden sarsıldığı, her iki davanın da kabulü ile boşanma kararı verilmiş olmasında bu şekilde bir isabetsizlik bulunmadığı, herkesin kusurlu davranışlarının sonuçlarına katlanması gerektiği, kararın her iki tarafın iddiası yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararına uygun şekilde yeterli gerekçeyi de içerdiği, çocuklar yönünden yeni tarihi sosyal inceleme raporu alındığı ve velâyetin de çocukların rızaları gözetilerek taraflara tevdii edildiği, hükmedilen tazminat tutarının da çok ya da az olduğundan söz edilmeyeceği, kabul edilmeyen kısım yönünden ayrıca vekâlet ücretine de hükmedilmeyeceği, velâyeti anneye verilen çocuk yararına hükmedilen nafaka tutarının da taleple bağlı kalınarak hükmedildiği, talepten fazlasına hükmedilemeyeceğinin de açık olduğu değerlendirilmekle, istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerektiği gereçesiyle 6100 sayılı Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; ortak çocuk ...'nın velâyetinin anneye verilmesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat miktarı, kadın lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma kararına itirazlarının olmadığını belirterek kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat ve miktarı, ortak çocuk ...'in velâyetinin babaya verilmesi, ortak çocuk ... lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarı, kadının reddedilen tazminat ve nafaka talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan boşanma davasında geçimsizliğe sebebiyet veren kusurun kimden kaynaklandığı, erkek yararına manevî tazminat takdirinin ve miktarlarının, kadının reddedilen tazminat talepleri ve nafaka taleplerinin, çocukların velâyeti ve ortak çocuk ... için hükmedilen nafaka miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ncı, 166 ıncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.