Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8796 E. 2024/5089 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, boşanma, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu, davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/758 E., 2023/1007 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Görele 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/192 E., 2022/306 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 2018 tarihinde evlendiklerini davalının devamlı olarak müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu, davalının 2019 yılında düğünde takılan altın ve takıların parası olan 55.000,00 TL ve müvekkilinden habersiz olarak çektiği 75.000,00 TL'yi çekerek şans oyununda kaybettiğini, şans oyunu oynamak için çekilen krediyi davalının öderken evin giderlerine hiçbir katkıda bulunmadığını ve tüm masrafı müvekkilinin çektiğini, daha sonra davalının müvekkilinin evlilik öncesinde sıfır olarak aldığı Opel Astra markalı aracı satması için müvekkiline baskı kurduğunu, aracın satış bedeli olan 120.000,00 TL'nin müvekkiline ait hesaba yatırıldığını, müvekkilin 50.000,00 TL kredi çektiğini ve evlilikten önce biriktirmiş olduğu 20.000,00 TL'yi de buna ekleyerek toplamda 190.000,00 TL'yi borsaya yatırdıklarını, müvekkilin bir sabah hesaplarını kontrol ettiğinde borsa hesabında sadece 3.000,00 TL'nin kaldığını gördüğünü, bu durumu eşine sorduğunda eşinin fon aldım diyerek yalan söylediğini, halbuki davalı eşin bu parayı kendi hesabına geçirmek suretiyle iddia oynadığını ve kaybettiğini, bu olaydan sonra davalının müvekkilinin ailesi ile görüşmesini engellemeye çalıştığını, müvekkilinin ailesinin evine gitmek istediğinde buna karşı çıktığını, aynı şekilde telefon ile de ailesini aramasını engellemeye çalıştığını, davalının yine başka bir dönemde 80.000,00 TL'yi iddia isimli şans oyununda kaybettiğini, davalının müvekkilin tekrar ailesi ile görüşmek istemesi üzerine kendisine iftira atmak suretiyle tehdit ettiğini, aralarında çıkan tartışma neticesinde davalının müvekkiline şiddet uyguladığını, bu darp neticesinde müvekkilinin kollarında morluklar meydana geldiğini, müvekkilinin bu darp izleri ile alakalı darp raporu almaya utandığını, fakat bu izlerin fotoğraflarını çektiğini, tüm bu olaylara dayanamayan müvekkilinin 19.11.2021 tarihinde ortak konutu terk ederek çocukları ile birlikte ailesinin yanına gittiğini, bunun üzerine davalının müvekkilinin abisini arayarak müvekkili ile alakalı asılsız ve onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu beyanla tarafların boşanmasına, ortak çocukların velâyetinin anneye bırakılmasına, müvekkili için 1.000,00 TL, çocukları için 500,00'er TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL nafakanın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, ayrıca 150.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile özetle;açılan davayı kabul etmediklerini, davacının dilekçesinde bahsettiği 55.000,00 TL ile kredi olarak müvekkilinin çektiği iddia edilen 75.000,00 TL'nin kumarda kaybedilerek müvekkilinin tüm maaşının buraya kesildiği ve evin tüm giderlerini davacının karşıladığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının iddia ettiği gibi düğünde takılan ziynet eşyalarının müvekkiline ait hesapta bulunduğu iddiasının gerçek olmadığını, davacının düğünde takılan ziynet altınlarının bir kısmını Trabzon'da Selami Tosun Kuyumculuk'ta bozdurarak kendisine kalın altın bir bileklik ve reşat aldığını, bir kısmının da davacıda kaldığını, bir kısmını da davacının annesine verdiğini, müvekkile ait hesabın, müvekkilinin annesinin biriktirdiği altınların bulunduğu bir hesap olduğunu, müvekkilinin annesinin yaşlı olması nedeniyle bankacılık işlemlerini müvekkilinin yürüttüğünü, müvekkilinin yalnızca Ziraat Bankası Yavuz Selim Şube Müdürlüğü'nden 30.000,00 TL kredi kullandığını, bu krediyi de 4 gün sonra erken kapatma şeklinde kapattığını, davacının bahsettiği gibi kendisine baskı kurularak aracının sattırılmadığını, davacının abisi tarafından kendilerine borsada yatırım yapma fikri verilmesi üzerine davacının aracını satarak hisse senedi satın aldığını, hisse senetleri düşünce ve davacı 40.000,00 TL zarara girince 50.000,00 TL daha kredi çekerek düşük fiyattan hisse senedi alışı yaptığını, daha sonra davacının yine zarar etmesi üzerine geri kalan parayı çekerek kripto para üzerinden değerlendirmesi için müvekkiline kendi rızası ile verdiğini, müvekkilinin ise bu paranın bir kısmını ortak hesaba, bir kısmını ise davacının hesabına koyduğunu, müvekkilinin davacıya zorla aracını sattırmadığını, bu aracın parası ile yapılan tüm işlemlerin tarafların ortak fikri olduğunu, davacının iddia ettiği hususlar gerçek olsa bile bu olaylardan sonra davacının bu para kaybını hoşgörü ile karşıladığını ve ortak yaşama devam ettiğini, bu durum nedeni ile Yargıtay içtihatlarına göre müvekkili aleyhine davacının boşanma nedeni olarak dayanılamayacağını, davacının ailesi ile görüştürülmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, tarafların Trabzon'un Sürmene ilçesinde eğitim gördüklerini, davacının annesinin ise Giresun Eynesil ilçesinde ikamet ettiğini, zaten bu nedenle sürekli olarak görüşmelerinin mümkün olmadığını, ancak yine de her gün uzun bir süre görüntülü ve sesli görüşme gerçekleştirdiklerini, bu sebeple davacının çocuklara yeterli vakti ayırmadığını, davacının annesinin eşi öldükten sonra davacı üzerinde baskısını artırdığını, evlilik birliklerine müdahale ettiğini, bu durumun taraflar arasında tartışmalara neden olduğunu, davacının iddia ettiği gibi müvekkilinin davacının ailesini arayarak "kızınız benimle evlendiğinde bakire değildi" şeklinde sözler sarf ettiği iddiasının doğru olmadığını, her ne kadar davacı dava dilekçesinde nafaka talep etmiş ise de davacının maddî durumunun ve gelirinin daha iyi olduğunu beyanla davacı tarafın davasının, nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini, kendilerince açılan karşı davanın kabulü ile müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline bırakılmasını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 2021 yılı Kasım ayından beri fiilen ayrı yaşadıkları, dosya kapsamına yansıyan delillerden, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı karşı davacı kocanın, davacı-karşı davalı kadına karşı kolunda ve bacağında morluklar meydana getirecek şekilde fiziksel şiddet uygulamak, kadının annesini ve ağabeyinin eşini telefon ile arayıp "kızınız bana geldiğinde duldu, bakire değildi." şeklinde sözler söylemek, kadının ailesi ve ağabeyiyle görüşmemesi noktasında kısıtlayıcı davranıp baskı uygulamak ve kadını psikolojik olarak yıpratıcı sözler söylemek ve bu yönde hal ve tutumlar sergilemek suretiyle incitici söz ve davranışları ve evlilik huzur ve mutluluğunu sağlama hususunda gerekli özeni göstermemesi nedeniyle ağır ve tek kusurlu olduğu, davacı karşı davalı kadının ise davalı karşı davacı tarafça ispatlanmış hafif de olsa bir kusurunun bulunmadığı, evlilik birliğinin davalı karşı davacı kocanın kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı ve ortak hayatın taraflar için çekilmez hale geldiği kanaatine varılmış olmakla, davacı-karşı davalı kadın tarafından davalı karşı davacı koca aleyhine açılan asıl boşanma davasının kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun 166/1 nci maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, velâyeti anneye bırakılan ortak çocuklar için davanın 17.01.2022 tarihli ara kararı ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere hükmedilen aylık ayrı ayrı 400,00'er TL tedbir nafakasının işbu karar tarihi olan 30.11.2022 tarihinden itibaren ayrı ayrı 100,00'er TL yükseltilerek, aylık ayrı ayrı 500,00'er TL'nin kararın kesinleşmesine kadar tedbir ve kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla erkekten alınarak ortak çocuklar yararına davacı-karşı davalı kadına verilmesine, davacı-karşı davalı kadının halen Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak çalıştığı, dolayısıyla yeterli miktarda sürekli ve düzenli geliri olduğu tespit edildiğinden sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak boşanmakla yoksulluğa düşmeyecek oluşu nedeniyle tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile kararın kesinleşme tarihinden geçerli olmak üzere davacı kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminat takdiri ile takdir edilen bu tazminatların kararın kesinleşme tarihinden sonra, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacı erkekten alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, davalı-karşı davacı erkek tarafından davacı karşı davalı kadın aleyhine açılan karşı boşanma davasının ise boşanmaya sebep olan olaylarda boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin, davacı-karşı davalı kadına karşı kolunda ve bacağında morluklar meydana getirecek şekilde fiziksel şiddet uygulamak, kadının annesini ve ağabeyinin eşini telefon ile arayıp "kızınız bana geldiğinde duldu, bakire değildi." şeklinde sözler söylemek, kadının ailesi ve ağabeyiyle görüşmemesi noktasında baskı uygulamak ve kadını psikolojik olarak yıpratıcı sözler söylemek, bu yönde hal ve tutumlar sergilemek suretiyle incitici söz ve davranışları ve evlilik birliğinin huzur ve mutluluğunu sağlama hususunda gerekli özeni göstermemesi nedeniyle ağır ve tek kusurlu olduğu, davacı-karşı davalı kadının ise davalı-karşı davacı tarafça ispatlanmış hafif de olsa bir kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından, erkeğin karşı boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, kadının boşanma davasının reddi ile karşı davanın kabulüne, davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine,kendi tazminat taleplerinin kabulü ile maddî ve manevî tazminata karar verilmesine, ortak çocukların ayrı şehirlerde yaşadığı dikkate alınarak kişisel ilişki sürelerinin uzatılmasına, davacı tarafından talep edilen ve sonrasında vazgeçilen ziynet eşyaları yönünden vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile karar usul ve kanuna uygun olduğundan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, kadının boşanma davasının reddi ile karşı davanın kabulüne, davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine,kendi tazminat taleplerinin kabulü ile maddî ve manevî tazminata karar verilmesine, ortak çocukların ayrı şehirlerde yaşadığı dikkate alınarak kişisel ilişki sürelerinin uzatılmasına, davacı tarafından talep edilen ve sonrasında vazgeçilen ziynet eşyaları yönünden vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının ve fer'î taleplerinin kabulü ile erkeğin davasının ve fer'î taleplerinin reddinin, kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdirinin isabetli olup olmadığı, çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin ve çocuklar için hükmedilen iştirak nafakalarının miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 323 üncü ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.