"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/441 E., 2023/1180 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tekirdağ 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/45 E., 2021/544 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin evlendikleri gün davalının evdeki çeyizlik eşyaların arasına ilaç sakladığını fark ettiğini, davalıya sorduğunda da sürekli kullanması gereken bir ilaç olduğunu bunun önemli bir şey olmadığını söylediğini, fakat daha sonra müvekkilinin bu ilaçların psikiyatrik ilaçlar olduğunu fark ettiğini, müvekkilinin evliliğin başından beri davalıdan fiziksel, psikolojik, ekonomik, sosyal ve cinsel şiddet gördüğünü, müvekkilini tehdit ettiğini, zaman geçtikte davalının ortak çocukları ...'ya da şiddet uygulamaya başladığını, davalının müvekkilini bıçakla tehdit ettiğini, davalı hakkında 16.11.2020 tarihinde uzaklaştırma kararı verildiğini, davalının bu tedbire uymayarak müvekkiline tahsis edilen evin kapısını kesici aletle kırmaya çalıştığını, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmediklerini, davalının müvekkiline çocukların ve başkalarının yanında defalarca hakarette bulunduğunu, ağıza alınmayacak küfürler ettiğini, müvekkilinin ailesine gitmesine izin vermediği gibi ailesinin müvekkilini ziyaret etmesini de istemediğini, müvekkilinin ailesini evden kovduğunu, müvekkilinin annesine de hakaretlerde bulunduğunu, müvekkili ve ortak çocuklar ile ilgilenmediğini, üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediğini, müvekkilinin kayınvalidesinin müvekkilini sürekli olarak aşağıladığını, eşler arasındaki ilişkiye karıştığını, davalının müvekkilini sürekli evden kovduğunu, müvekkiline para vermediğini, evin ve müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkiline babasından kalan mirasını bile davalının kendi adına yatırım yaptığını, müvekkilinin çalışmasına da izin vermediğini, hastalık derecesinde cimri olduğunu, müvekkilinin hastalığına bile inanmadığını, hastalık sürecinde müvekkili ile hiç ilgilenmediğini, doktora götürmediğini, hastanede yatarken ziyaretine gelmediğini, çok nadir olarak geldiğinde kavga etmeye çalıştığını, müvekkiline ve hastanedeki diğer insanlara karşı küçük düşürücü şeyler söylediğini, müvekkili hastanede yatarken çocuklara ya da müvekkiline bakması için müvekkilinin ailesini eve almadığı gibi kendisinin de bakmadığını, davalının sinirli ve agresif yapıda olduğunu, davalının davranışlarından dolayı ...'ın babasından korktuğunu, müvekkilini yıllarca çocuklarının gözü önünde şiddet uygulandığını, bu nedenle ... ile davalı arasında kişisel ilişki kurulmamasını talep ettiklerini, davalının sürekli olarak ikamet ettikleri davalının babasına ait evden kovduğunu, elektriği ve suyu kestireceğini söyleyerek evden çıkmaya zorladığını, müvekkiline kendi ailesinden 8 adet 22 ayar 15/17 gram bilezik, 3 tane tam altın takıldığını, davalının ailesinden de 10 tane 22 ayar 20 gram bilezik, 1 tane beşi bir yerde, düğüne gelen misafirlerden ise 42 tane çeyrek altın ve para takıldığını, düğün gecesi tüm takılar ve paraların davalı ve ailesi tarafından alındığını, sonradan verileceğinin söylendiğini, ancak verilmediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve 1.500,00 TL iştirak nafakası ile nafakaların her yıl TUİK ÜFE/TÜFE oranına göre artırılmasına, kadın lehine 100.000,00 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi tazminata, ziynetlerin aynen iadesine, mümkün olmadığı taktirde bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, eşini çok sevdiğini, davacının 16 yıldır müvekkilinin anne babasına bayramlarda bile gitmediğini, müvekkilinin anne babasının da senede en fazla 2 kez kendilerine geldiklerini, davacının bu durumda bile kendilerine saygı göstermediğini, anne baba demediğini, davacının geçimsiz bir yapıya sahip olduğunu, çevresindeki herkesi kırdığını, gittiği her yerde kavga çıkardığını, müvekkilinin ailesinden sadece kız kardeşi ile görüştüğünü, anne, baba, erkek kardeş ve gelin ile görüşmediğini, kendi ailesinden de yakınlarıyla görüşmediğini, ortak çocuk ...'nun ehliyetinin olmaması nedeniyle aracı kullanmasına izin vermemesi üzerine davacı ve kızının müvekkiline küstüklerini, davacının odaları ayırdığını, başka odada yatmaya başladığını, 13.11.2020 tarihinde tarafların birlikte sohbet ettiklerini, müvekkilinin de buzların eridiğini düşünerek davacıya bu küslük bitsin hadi canım gel birlikte yatalım diyerek kolundan tuttuğunu, davacının büyük bir hiddetle senin gibi bir erkekle yatmam ben, diyerek hakaret etmeye başladığını, bu arada kızları ...'nun polis çağırdığını, karakola gittiklerini, müvekkilinin hakkında ceza davası açıldığını, taraflar arasında her evlilikte bulunan ufak tefek tartışmaların yaşandığını, ancak bunların boşanma sebebi olamayacağını, geçimsizliğin evlilik birliğinin devamını imkansız kılacak şekilde şiddetli olmadığını, geçimsizliğin varlığının kabul edilmesi halinde ise kusurun davacıya ait olduğunu, ziynet eşyalarının davacıda olduğunu, davacının zamanla bazı takılarını bozdurup yerine başka takılar aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının çok defa davacıya ve kızına şiddet uyguladığı, davacının hastalık süresince davalının yanında olmadığı, davalının evin ihtiyaçları ile ve davacının maddi ve manevi ihtiyaçları ile ilgilenmediği, davacıyı ve müşterek çocuğu tehdit ettiği ve hakaret ettiği buna karşın davalı tanıklarının ifadelerinin duyum ve yorumdan ibaret olduğu, bu haliyle davalı erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin onarılması mümkün olmayacak derecede temelinden sarsıldığı, davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadının kusurunun olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, çocuğun yaşı, sosyal inceleme raporundaki tespitler dikkate alınarak ortak çocuk ...'ın velayetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakasına ve boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata, kadının ziynet alacağı talebinin ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; ziynet alacağı davasının reddi, kişisel ilişkinin yatılı kurulması, kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen hakaret vakıasının ispatlanamadığı, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin ayrıca davacının annesine küfür ettiği, eve gelmesini istemediği, vakıalarının da sabit olduğu, kadının da erkeğin ailesini evinde istemediği, eve gittiklerinde de saygı göstermediği vakıalarının sabit olduğu, tarafların birbirlerine yönelik diğer iddialarını ispat edemedikleri, taraflar arasında yaşanan geçimsizliğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açtığı geçimsizlikte davalı erkeğin ağır, davacı kadının az kusurlu oldukları anlaşılmakla erkeğin davanın kabulüne yönelik istinaf talebinin reddine, kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, kadının vakıaya yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, davacının az, davalının ağır kusurlu sayılmalarına, tarafların kusurları, dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle kadın lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuğun yaşı eğitimi ve ihtiyaçları, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında iştirak nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle çocuk için aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, nafakalara artış oranının her yıl TUİK ÜFE/TÜFE oranına göre artırılması talep edilmesine rağmen ÜFE oranında artış yapılması usul ve kanuna uygun görülmediğinden hükmedilen nafakaların her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE/TÜFE ortalaması oranında arttırılmasına, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki yönünden Mahkemece alınan heyet raporu ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulması, İlk Derece Mahkemesince yatılı olarak yapılan düzenleme ve belirlenen kişisel ilişki günlerinin Yargıtay içtihatlarına ve yerleşik uygulamalara ve dosya kapsamına uygun bulunmakla, davalının kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin reddine, davacı kadının süresi içinde verdiği delil listesinde ziynetler hakkındaki iddiasıyla ilgili olarak yemin deliline de dayandığı, o halde, davacı kadına ziynetlerle ilgili iddiası yönünden diğer tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, karşı tarafın teklif olunan yemini edaya hazır olduğunu bildirmesi halinde yemin teklif edilen tarafın usulünce yemine davet edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu hususta eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle kararın ziynetler yönünden verilmiş olan hükümlerinin kaldırılmasına, belirtilen eksikliğin giderilerek yeniden hüküm kurulması için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı, kişisel ilişkinin yatılı kurulması yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı, tazminatlar, ziynet alacağı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, tazminatlar ve miktarları, kişisel ilişki noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.