"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/135 E., 2023/256 K.
DAVA TARİHİ : 04.03.2014
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların 2010 yılında bir evlilik ajansı vasıtasıyla tanıştıklarını ve 16.07.2010 tarihinde evlendiklerini, ortak çocuklarının bulunmadığını, bu evliliğin müvekkilinin ikinci evliliği olduğunu, davalının müvekkiline “on üç yıldan beri sigortalı bir işte çalıştığını, üniversite mezunu olduğunu, iş aradığını, işe girdikten bir kaç yıl sonra emekli olabileceğini” söylediğini, evleninceye kadar müvekkiline son derece iyi davrandığını, müvekkilinin yerleşim yerinin Zonguldak olduğunu, Ankara’da oturmayı düşünmediğini, davalının nikahtan sonra altı ay süreyle Ankara’da oturacakları, daha sonra Zonguldak'a taşınacakları konusunda müvekkiline söz verdiğini, ancak nikahtan sonra davalının müvekkiline yönelik tüm davranışlarının değiştiğini, müvekkilini istemediğini, müvekkiline hitaben "babam yaşında adamsın, ben üniversite mezunuyum, sen lise mezunusun, benim babam profesör senin baban çiftçi, benim babam iyi bir semtte oturuyor, senin baban gecekonduda oturuyor, Allah'ın belası, ulan, pislik, geri zekalı, seni doğduğuna pişman ederim, seni süründürürüm, hayvan, bu eve gelme, senin evin Zonguldak'ta seni evden uzaklaştırırım, kendime nafaka bağlatırım" şeklinde sözler sarf ettiğini, davalının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini ihlal ettiğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına ve müvekkili yararına 50.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; mahkemenin yetkisiz olduğunu, müvekkilinin davacının gerçek yüzünü ilk evlendikleri günden itibaren görmeye başladığını, davacının müvekkiline yönelik hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, müvekkiline hitaben "bu ev benim, aç köpek, kıçındaki donuna kadar ben aldım, orospu, aşağılıklar" şeklinde ifadeler kullandığını belirterek davanın reddine, davanın kabul edilmesi hâlinde ise müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Zonguldak 1. Aile Mahkemesinin 04.05.2016 tarihli ve 2014/100 E., 2016/233 K. sayılı kararı ile; tarafların 16.07.2010 tarihinde evlilik ajansı vasıtasıyla evlendikleri, bu evliliklerinden ortak çocuklarının bulunmadığı, davacının emekli olduğu, davalının ise özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, tarafların ilk etapta Ankara ilinde oturup sonrasında Zonguldak'a gidecekleri hususunda anlaştıkları, davalının verdiği tüm sözlerden caydığı ve Zonguldak'a gitmekten vazgeçtiği, davalının davacıyı küçümseyen davranışlar sergilediği, davacıya evlilik öncesinde aşırı harcamalar yaptırdığı, davacının da davalının mutlu olması için bu harcamalara bir şey demediği, yine evlendikten sonra tarafların tartıştıkları, bu tartışmalarının birinde davalının davacıya "evin giderleri var, para ver karşılayamıyorum" dediği, davacının da buna karşılık davalıya hitaben "nereye gidersen git, çalış ben sana para vermeyeceğim, defol git, orospu, fahişe, kavaklı da git çalış" şeklinde hakaretlerde bulunduğu, davacının evin elektrik, telefon gibi bazı giderlerini karşılamadığı, tarafların defalarca telefonda bu sebeple kavga ettikleri, davacının bu görüşmelerde davalıya "ben ödeme yapmam, ne yaparsan yap, geri zekalı" şeklinde sözler sarf ettiği, davalının ihtiyaçlarını kendisi ile ailesinin karşıladığı, tarafların beş yıllık evlilikleri süresince üç-dört ay süreyle bir arada kaldıkları, davacının davalıya şiddet uygulaması üzerine tedbir kararı verilerek davacının evden uzaklaştırıldığı, boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı için aylık 300 TL tedbir nafakasının boşanma kararı kesinleşinceye kadar devamına, davalının hâlen çalıştığı, yeterli ve düzenli gelirinin olduğu anlaşılmakla yoksulluk nafakası isteminin reddine, eşit kusurlu eşlerin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairemiz 04.07.2018 tarihli ve 2016/21243 E., 2018/8622 K. sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
3. Onama ilamına karşı davalı vekilinin karar düzeltme istemi, Dairemiz 22.05.2019 tarihli ve 2018/6352 E., 2019/6556 K. sayılı kararı ile kabul edilmiş ve “...Mahkemece, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, boşanma davasının kabulüne, davalı kadın lehine 300 Türk lirası tedbir nafakası takdirine, davacının manevî tazminat, davalının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, tazminatların reddi, yoksulluk nafakasının reddi, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmiş, Dairemizin 04.07.2018 gün ve 2016/21243-2018/8622 karar sayılı ilamı ile davalının tüm temyiz itirazların reddiyle ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.
1-Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme itirazları yersizdir.
2-Zonguldak 1. Aile Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda "Tarafların ilk etapta Ankara ilinde oturup, sonrasında Zonguldak'a gidileceği hususunda anlaştıkları, tarafların balayına gittikleri, tarafların evlilik sonrasında birlikte evliliklerine vesile olan firmanın etkinliklerine katıldıkları, orada diğer üyeleri ziyaret ettikleri, mutlu oldukları, ancak sonradan davalının verdiği tüm sözlerden caydığı ve Zonguldak'a gitmekten vazgeçtiği, davalının istediği ev, kıyafet ve altının alındığı, düğün programının yapıldığı, her şeyin davalının istediği şekilde gerçekleştiği, davalının güneş alerjisi olduğu halde balayı programının da davalının istediği şekilde yapıldığı, düğün öncesinde davalının gidip salonu ve menüyü gördüğü ve beğendiği, evlilik öncesinde çocuk olacağı hususunda da tarafların anlaştığı, ancak davalının ben çocuk istemiyorum diyerek tartışma çıkardığı, tarafların anlaşmazlıkları nedeniyle tanışmalarına ve evlenmelerine aracılık yapan evlilik ajansına gittikleri, orada davalının, davacıdan tiksindiğini, istemediğini beyan ettiği, davacının Ankara'ya geldiğinde evin açılmadığı ve evden kovulduğunu söyleyerek birkaç kez evlenmelerine aracılık eden ajansa başvurduğu, ajansın davalıyı arayarak sorunları çözmek istedikleri, ancak davalının görüşmeyi reddettiği, davalının, davacı eşini küçümseyen ve aşağılayan söz ve davranışlar sergilediği, davalının, davacıya evlilik öncesinde aşırı harcamalar yaptırdığı, davacının da davalının mutlu olması için bu harcamalara bir şey demediği, yine evlendikten sonra tarafların tartıştıkları, bu tartışmalarının birinde davalının, davacıya "Evin giderleri var, para ver karşılayamıyorum " dediği, davacının da buna karşılık davalıya hitaben "Nereye gidersen git, çalış ben sana para vermeyeceğim, defol git, o...pu, f...şe, kavaklı da git çalış " şeklinde hakaretlerde bulunduğu, davacının, evin elektrik, telefon gibi bazı giderlerini karşılamadığı, tarafların defalarca telefonda bu sebeple kavga ettikleri, davacının bu görüşmelerde davalıya "Ben ödeme yapmam, ne yaparsan yap, geri zekalı" şeklinde sözler sarf ettiği, davalının ihtiyaçlarını kendisinin ve ailesinin karşıladığı, hatta bazı zaman elektrik ve telefon parasını ödemesinde tanığı olarak bildirdiği Murat Y., Ayşe İ. isimli şahısların da yardımcı oldukları, davalının yaşadığı maddî sıkıntı nedeniyle telefonunu satmak zorunda kaldığı, tarafların 5 yıllık evlilikleri süresince ancak 3 - 4 ay kadar bir arada kaldıkları, davacının davalıya şiddet uyguladığı, davalının talebiyle tedbir kararı verilerek davacının evden uzaklaştırıldığı, sonrasında davalının vazgeçmesiyle tedbir kararının kaldırıldığı, evlilik müessesesinin karşılıklı fedakarlık gerektiren asgari ortak de dahi olsa uzlaşmayı gerektiren durumu karşısında davacının Ankara'da yaşamak istememesi, aynı şekilde davalının da Zonguldak'ta yaşamak istememesi, her iki tarafın da kurulu düzenlerinden vazgeçmek istememeleri, aile bütünlüğünü sağlayamamaları, fedakarlık göstermemeleri, birbirlerine karşı sevgi ve saygılarını yitirdikleri belirtilerek, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu bulunarak boşanma kararı verilmiş, davalı kadının maddî ve manevî tazminat isteklerinin kusur durumu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, ilk derece mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen davacı erkeğin, kusurlu davranışları yanında kadına karşı birden fazla fiziksel şiddet uyguladığı da nazara alındığında, davranışlarının davacı erkeğin davalı kadına oranla ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı kadının maddî ve manevî tazminat isteklerinin (TMK m. 174/1-2) reddi usul ve kanuna aykırıdır. Ne var ki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından, davalı kadının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 04.07.2018 gün ve 2016/21243-2018/8622 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, hükmün açıklanan sebeplerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Zonguldak 1. Aile Mahkemesinin 26.06.2020 tarihli ve 2019/322 E., 2020/222 K. sayılı kararı ile önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. Dairemizce direnme kararı yerinde bulunmadığından dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2020/2-596 Esas, 2022/1902 Karar sayılı 28.12.2022 tarihli ilâmı ile; tarafların evlilik ajansı aracılığıyla tanışıp 16.07.2010 tarihinde evlendikleri, evliliklerinin başlarında mutlu oldukları, davalı kadının sözlerini tutmadığı, tarafların ilk önce Ankara ilinde oturup daha sonra Zonguldak ilçesine gidecekleri hususunda anlaştıkları, ancak davalı kadının Zonguldak iline yerleşmekten vazgeçtiği, dosya kapsamında dinlenen davalı kadın tanığı Salih Ö. beyanında; “davacının davalı kadına ağza alınmayacak küfürler ettiğini ve şiddet uyguladığını” beyan ettiği, davalının annesi olan tanık Selma Y.’nin ise “kızının eşinden şiddet gördüğünü ve gözünde morluklar oluştuğunu” söylediği, ayrıca davalı tanıkları .... İ. ile ... D.’nin “erkeğin evin faturalarını ödemeyeceğini ve ben ödeme yapmam ne yaparsa yap dediğini” duyduklarını bildirdikleri, buna karşılık davacı erkeğin tanığı ... Ö. ise kadının erkeğe yönelik “sen ne anlarsın, ben üniversite mezunuyum, yaşlısın, ben gencim, cıvıl cıvılım” dediğini beyan ettiği, erkeğin evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, hakaret ettiği ve birden fazla kez fiziksel şiddet uyguladığı, buna karşılık kadın eşin ise; davacıya verdiği sözleri tutmadığı, hakaret ettiği, kendisinden tiksindiğini söylediği ve küçük düşürücü söylemlerde bulunduğu gerçekleşen bu kusurlu davranışlar karşılaştırıldığında tarafların kusurlarının birbirine denk olduğundan bahisle, eşit kusurlu sayılamayacakları, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu, hâl böyle olunca tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak kadın eşin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun olmadığı, o hâlde; aynı hususlara işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı uyarınca kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile zarar gören kişisel haklar ve menfaatler de değerlendirilerek kadın lehine 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 maddesinin ikinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.