"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1046 E., 2023/1547 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm
kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Torbalı 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/56 E., 2021/232 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili anlaşmalı boşanma davası açtığı ancak tarafların anlaşmalı boşanma konusunda uzlaşmaması nedeniyle davanın çekişmeliye çevrildiği, bu nedenle davacı vekilinin 28.03.2019 tarihli çekişmeli dava dilekçesi sunduğu, bu dava dilekçesinde; erkeğin ortak ortak evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, kadının babasından kalan zeytinlikten elde edilen zeytinyağı paraları ile erkeğin birahane açtığını, bu işi batırdığını, erkeğin, kadının ilk eşinden olan çocuklarına kötü muamele yaptığını, hakaret ve tehditler ettiğini, kadının babasından kalan zeytinliklerden elde ettiği zeytinyağından çocuklarına vermek istediğinde onlara hakaret ettiğini, haftanın 2-3 günü arkadaşlarıyla evde toplanarak alkol aldığını, alkolün etkisiyle kadına şiddet uyguladığını, son olarak erkeğin ortak evi terk ederek annesinin yanına yerleştiğini, hiç arayıp sormadığını, bu nedenlerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; kadının babasından kalan miras mallarını kadının ilk evliliğinden olan iki oğlunun kullandığını, erkeğin buna engel olmak istediğinde çocuklarının erkeği devredışı bırakmaya çalıştığını, kadının çocuklarının sürekli annelerinden para istediklerini, daha ileri giderek tarafların evliliklerini sonlandırmaya çalıştıklarını, kadının habersiz kendi çocuğunun borcu için ortak ev üzerine ipotek konulması için hukuki işlem başlattığını, erkeğin 1996 yılında kendi parasıyla birahane açtığını, işleri istediği gibi gitmeyince bu işletmeyi kapattığını, bu olayın üzerinden 11 yıl kadar süre geçtiğini ve tarafların karı koca hayatı yaşamaya devam ettiklerini, erkeğin sadece sosyal ortamlarda alkol aldığını, evde alkol almasının söz konusu olmadığını, kadının nafaka talebinin yerinde olmadığını, kadının ekonomik durumunun erkekten daha iyi olduğunu, taraflar arasında yaşanan olayların da evlilik birliğini sarsacak nitelikte olmadığını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tarafın 2 tanığı dinlenmiş ise de; 18.07.2019 tarihli duruşmada yapılan ön incelemede delillerin toplanması ve tanıkların dinlenmesi için davalı tarafa iki haftalık kesin süre içerisinde delil avansını yatırmasının istendiği, ancak delil avansının yatırılmamış olduğu, yargılama aşamasında gözden kaçılması nedeniyle sehven erkeğin iki tanığının da beyanının alındığı, ancak ön inceleme duruşmasında ihtarlı ara karar gereğince delil avansı yatırmamış olan davalının tanık deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılması gerektiğinden ve bu husus erke için kazanılmış hak teşkil etmeyeceğinden erkeğin tanıklarının beyanlarının hükme esas alınmaması gerektiği, kaldı ki erkeğin tanıklarının beyanları bir an için hükme esas alınacak olsa bile tanıklarından ...'in beyanında herhangi bir olaya şahit olmadığını beyan etmesi ve diğer tanığı ...'nin ise; kusurun tespitine ilişkin herhangi bir beyanına rastlanmaması nedeniyle kusurun tespiti yönünden erkeğin tanıklarının beyanının etkili olmadığı, kadının tanıklarının beyanları incelendiğinde; tanık ...'in beyanında geçen kavga olayının 2001 yılında olduğunu beyan etmesi, erkeğin kadına hakaret ettiğine ilişkin beyanını destekleyen başkaca bir tanık ve delilin bulunmaması, tanık ...'ın beyanında geçen birahane açma meselesinin 1998 yılında olduğunu beyan etmesi ve erkeğin kadına "hırsızsın sen" dediğinde yanlarında olmadığını beyan etmesi, tanık ...'ın ise beyanında anlattığı dövme olayının 2009 yılı ve öncesinde olmasını beyan etmesi hususları dikkate alındığından bu tanıkların beyanlarında geçen hadiselerin çok önceki yıllara ait hadiseler olduğunun kadının tanıkları tarafından dile getirilmiş olduğu dikkate alındığında kadının tanıklarının beyanlarında geçen hadisenin iş bu boşanma davasında erkek aleyhine hükme esas alınamayacağı, yaklaşık on yıl öncesi veya yirmi yıl öncesine ait olayların üzerinden uzun bir süre geçmiş olması, o süreçten bu yana evlilik birliğinin devam etmiş olması hususu dikkate alındığında 2019 tarihinde açılan bu davada davacı tarafça ileri sürülen iddiaların hükme esas alınamayacağı ve başkaca bir iddiasını da ispat edemediği, böylece davacının davasının ispat edilememesi nedeniyle davasının reddine, kadın için aylık 400,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; eksik ve hatalı inceleme sonucunda davanın reddine karar verildiği gerekçesi ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında kadının görgüye dayalı somut ifadeler içeren tanık anlatımlarımdan, erkeğin kadına yönelik "sen beceriksizsin, bir şey yapamazsın" şeklinde aşağılayıcı sözler sarf ettiği, kadına "bu insan olamaz, bu şerefsiz, hırsız" diyerek hakaret ettiği bu şekilde kadının önceki evliliğinden olan çocuklarının önünde kadını rencide ettiği, öte yandan, dosya kapsamında kadına yönelik atfı kabil ispat edilen bir kusur bulunmadığı, bu itibarla, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu yönünde kusur belirlemesi yapılması gerekirken, Mahkemece kadın tarafından dayanılan vakıaların üzerinden uzun zaman geçmesi gerekçe gösterilerek ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinin uygun görülmediği, kadının gelir getirici taşınmazlarının bulunması gözetildiğinde boşanmakla yoksulluğa düşeceği yönünde kanaat edinilemediği gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın için 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddsi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.