"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1746 E., 2023/1871 K.
DAVACI- DAVALI : ... vekili Avukat ...
DAVALI- DAVACI : ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 04.09.2020
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/1016 E., 2023/588 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, aşağılayıcı, davranışlarda bulunduğunu, sık sık darp ettiğini, evliliklerinden 1 yıl sonra müvekkile takılan tüm altınları borçlarını ödeyeceğini söyleyerek elinden aldığını, özgürlüğünü kısıtladığını, evden çıkmasına izin vermediğini, boğazına bıçak dayayarak öldürmekle tehdit ettiğini, başka bayanlarla birlikte olduğunu, ihtiyaçlarını karşılamadığını, evden kovduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata, ayrıca ayrıntısı belirtilen ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.00 TL 'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaları kabul etmediklerini, davacının herkesle kendini kıyasladığını ve hiçbir şeyden memnun olmadığını, davacının üç farklı tarikattan ders aldığını ve gece boyunca namaz kılıp, zikir çektiği ve oruç tuttuğu için evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, davacıyı psikiyatriye götürdüğünü ancak tedavi olmadığını, çocuğa bıçak çektiğini, çocukla ilgilenmediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
Boşanmalarına, 100.000 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 23.09.2021 tarihli, 2020/526 Esas, 2021/685 Karar sayılı kararı ile boşanma davalarının her ikisinin de kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, velâyet hakkının babaya verilmesine, anne ile şahsi ilişki tesisine, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 22.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet eşyalarına yönelik talebinin kısmen kabulü ile belirlenen ziynet eşyalarının aynen, aynen olmadığı takdirde bedellerinin toplamı olan 89.107,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak, kadına verilmesine karar verildiği, davalı-karşı davacı erkek vekili, kusur belirlemesi, kadının davasının kabubülü, kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası takdir edilmesi, erkeğin manevî tazminat talebinin reddi, ziynet eşyaları, kişisel ilişki yönünden istinaf yoluna başvurmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 15.12.2021 tarihli kararı ile, İlk Derece Mahkemesince SGK İl Müdürlüğü'ne müzekkere yazılarak varsa davacı-karşı davalı kadının tedavi gördüğü hastanelere ilişkin bilgiler ile kullandığı ilaçların listelerinin istenmesi, hastane bilgileri geldikten sonra ilgili hastanelerden ve davalı-karşı davacı tarafından delil gösterilen Kayseri Eğitim Araştırma Hastanesi, Kızılay Hastanesi ve Özel Dünyam Hastanesinden tedavi evrakları da istenerek dava dosyası ve vesayet dosyası aslı ile birlikte davacı-karşı davalı kadının Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ilgili ihtisas dairesine sevk edilerek, davacı-karşı davalının psikolojik rahatsızlığının türü ve ağırlık derecesi, dava tarihinde ayırt etme gücünden yoksun olup olmadığı, evlilik birliğini sürdürmesine engel teşkil edip etmediği, iyileşmesinin mümkün olup olmayacağı,kişisel ilişki tesisi yönünden sınırlama getirilmesinin gerekip gerekmeyeceği ve vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması, vasi tayini gerekiyor ise, mahkemesine ihbarda bulunulması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi,vasi atanması halinde kanuni temsilciye kesin süre verilerek vasinin velâyeti/vesayeti altındaki kişi adına dava açması için vesayet makamından husumete izin kararı almak ve sonucu uyarınca karar vermekten ibaret olduğu, bu yönler gözönünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olmakla davalı-karşı davacı erkek vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın, karara uygun şekilde araştırma yapılıp yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı- karşı davacı erkeğin; eşinin evden dışarı çıkmasına ve bir yere gitmesine izin vermediği, ailesi ile görüşmesine müsaade etmediği, eşine hakaret ve küfür ettiği, eşinin telefonunu kırdığı ve başkaca yeni bir telefon almadığı, eşini ailesinin yanına bırakması sonrası tekrar eşinin eve dönmek istemesinde müterek konuta kabul etmediği ve telefonda boşanma isteğini dile getirdiği, buna karşın davacı- karşı davalı kadının, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediği, yemek ve temizlik yapmadığı, psikolojik tedaviden kaçındığı, ailesinin etkisinde kalarak evini, eşini ve çocuğunu ihmal ettiği, eşinin önceki evliliğinden olma çocuğunu istemediği, meydana gelen geçimsizlikte davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu ,ziynet alacağı davasında; düğünde davacı kadına toplamda 8 adet bilezik, 1 adet paralı bilezik ve 1 adet set takıldığı dosya içerisinde yer alan görüntüler üzerinden yapılan bilirkişi incelemesi ile ispat edildiği, davacı asilin gece geç saatte eşi tarafından ailesinin evine bırakıldığı ve sonrasında tekrar bir araya gelinmediği sabit olduğundan davacının müşterek konuttan ayrılma anında varlığı ispat olunan ziynet eşyalarını yanında götürdüğünün kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından varlığı ispat olunan 8 adet bilezik, 1 adet paralı bilezik ve 1 adet set takımın davacı-karşı davalı kadına özgü eşya niteliğinde olduğu gerekçesi ile taraflarca açılan her iki boşanma davasının da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, velâyet hakkının babaya verilmesine, anne ile her ayın 2. ve 4. Cumartesi-Pazar günleri; Cumartesi günü sabah saat: 10:00'dan Pazar günü saat: 18:00'e kadar geceli gündüzlü olarak, her yıl dini bayramların 2. ve 3. günü; 2. günü sabah saat: 10:00'dan 3. günü akşam 18:00'e kadar, her yıl sömestr tatilinin ilk 1 haftasında; 1. Pazartesi günü sabah saat:10:00'dan ve 2. Pazar günü akşam saat:18:00'e kadar geceli gündüzlü olarak ve her yıl 1-31 Temmuz tarihleri arasında; 1 Temmuz günü sabah saat: 10:00'dan 31 Temmuz günü saat: 18:00'e kadar geceli gündüzlü olarak annesi ile şahsi ilişki tesisine, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir, 1.250,00 TL yoksulluk nafakası ile 35.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarına yönelik talebin kısmen kabulü ile 22 ayar her biri ortalama 17,5 gram ağırlığında, 8 adet bilezik, 22 ayar , bilezik kısmı ortalama 12,5 gram ağırlığında ve bilezik birlikte 10 adet çeyrekten oluşan 1 adet paralı bilezik (bilezik ve çeyrekten oluşan çeyrek adet fiyatı 780,00 TL), 14 ayar, ortalama ağırlığı 60 gram, 1 adet set takımının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde 10.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren bakiye kalan bakiye kalan 89.107,00 TL'sinin ıslah tarihi olan 08.03.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası takdir edilmesi, erkek lehine manevî tazminata hükmedilmemesi, ziynet alacağı davasının kabulü, kişisel ilişki yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı- karşı davalı kadının boşanma davası açıldıktan sonra gönderdiği mesajlar içerikleri incelendiğinde; davalı- karşı davacı kocasını affettiği en azından boşanma davası açarken dayandığı vakıaları hoşgörü ile karşılayıp evliliği devam ettirmeye çalıştığı anlaşıldığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının ilk derece mahkemesince tespit edilen ve kesinleşen kusurları nedeniyle tam kusurlu olduğu ve asıl davasının reddi gerekiyorsa da erkek tarafından açılan ve kabulüne karar verilen boşanma hükmü istinaf edilmeden kesinleştiğinden, taraflar boşanmış olduğundan kadın tarafından açılan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şeklinde karar verilmesi gerektiği, davacı - karış davalı kadın tam kusurlu olduğundan, şartları oluşmayan yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, dosya kapsamına göre,kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan eyleminin varlığı ispat edilemediğinden yasal koşullarının oluşmaması nedeniyle davalı-karşı davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verildiği, davacı- karşı davalı anne ile idrak çağındaki ortak çocuk ... alınan SİR raporunda yatılı görüşmek istemediğini beyan etmesine rağmen yatılı şekilde kişisel ilişki tesis edilmesi yerinde olmadığı, davacı - karşı davalı kadın evlendikten bir yıl sonra ziynet eşyalarının davalı- karşı davacı tarafından "borçlarımı ödeyeceğim" diyerek elinden alındığını ve iade edilmediğini iddia etmiş, davalı- karşı davacı taraf ise ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunu, kendi kullanımında bulunduğunu iddia ettiği, davacı-karşı davalı kadın tanıklarının ziynet eşyalarının erkek tarafından alındığı konusundaki beyanları kadından duyuma dayalı olduğu, davacı-karşı davalı kadının yemin deliline de dayanmadığı anlaşıldığından dosya içerisinde ki deliller, dinlenen tanık beyanları ile davacı - karşı davalı kadın ziynet eşyalarının davalı- karşı davacı erkek tarafından alındığını ispat edemediği halde ilk derece mahkemesince yanlış değerlendirme sonucunda ziynet eşyalarına ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığı gerekçesi ile davalı - karşı davacı erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kusur belirlemesinin kadının tam kusurlu, erkeğin kusursuz olduğu şeklinde düzeltilmesine, davalı - karşı davacı erkeğin asıl davanın kabulüne, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile yoksulluk nafakasına, kişisel ilişki düzenlemesine ve ziynet alacağının kabulüne yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilgili bentlerin kaldırılmasına, davacı - karşı davalı kadının tam kusurlu olması nedeni ile reddi gerekiyorsa da erkek tarafından açılan ve kabulüne karar verilen boşanma hükmü istinaf edilmeden kesinleştiğinden, taraflar boşanmış olduğundan kadın tarafından açılan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı- karşı davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin tam kusurlu olması nedeni ile reddine, aylık 500,00 TL tedbir nafakasının (İlk derece mahkemesince hükmedilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile) her ay davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine, yoksulluk nafakası talebinin reddine, babaya verilen tarafların ortak çocukları ile davacı - karşı davalı anne arasında her ayın 2. ve 4. Pazar günleri; 10:00'dan aynı gün saat: 18.00'a kadar her yıl dini bayramların 2. günü; saat: 10:00'dan aynı gün saat:18.00'a kadar yatısız olacak şekilde kişisel ilişki tesisine, davalı- karşı davacı erkeğin manevî tazminat talebinin kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan eyleminin varlığı ispat edilemediğinden reddine, davacı- karşı davalı kadının ziynet eşyalarına yönelik davasının reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı karşı davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, kadının davası, tazminatların ve yoksulluk nafakasının reddi, kişisel ilişki, ziynet alacağı davasının reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına nafaka ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, kişisel ilişki ike ziynet davasının reddinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- karşı davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.