"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1053 E., 2023/1523 K.
DAVACI- DAVALI : Özlem Erden vekili Avukat ...
DAVALI- DAVACI : ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 21.08.2017- 19.03.2017
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Salihli 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/148 E., 2021/104 K.
Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-birleşen dosya davalısı kadın vekili dilekçelerinde özetle; 28.07.1999 tarihinde evlenen tarfaların 2002, 2008 ve 2012 doğumlu çocukları bulunduğunu, davalı-birleşen dosya davacısı erkeğin sürekli eşini döven, cinsel yönden eziyet eden, kötü muamelede bulunan, sık sık ölümle tehdit eden, eşine, eşinin annesine ve ortak çocuklara küfür ve hakaret eden, evin, eşin ve çocukların maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılamayan, alkol aldığında ev eşyalarını kırıp parçalayan bir kişi olduğunu, kadının daha önce açtığı Salihli Aile Mahkemesinin 2016/414 Esas sayılı boşanma davasından erkeğin tehditleri nedeniyle feragat ettiğini, feragat sonrası da davalı-davacı erkeğin; yatak odasındaki tuvalet masasına dava açıldığı için aldığını söylediği pompalı tüfeğe ait kurşun koyup "Bu kurşunu buradan almayacaksın! Bu kurşun burada kalacak! Bu kurşun senin için! O.pu, lanet, ananı sinkaf ederim, ev tutup ayrılırsan seni de aileni de öldürürüm. Sen kimsin de beni boşamaya kalkıyorsun? Bana bunun hesabını vereceksin!" diyerek, eşini ve ailesine ölümle tehdit edip, kendisine ve ailesine küfür ve hakaret etmek, önceki boşanma davasında tanık olarak ismi geçen büyük çocuk ... ile kadını diz çöktürüp açılan dava için özür diletmek ve yüzlerine tükürmek, bir AVM'de eşine sebepsiz bağırmaya başlayıp evde gününü göstermekle tehdit etmek, eve geldiklerinde de pompalı tüfeğini doldurduğunu gören çocuğun uyarısı ile kadını kaçıp karakola başvurmak zorunda bırakmak, başka bir gün aynı sebeple saldırıp, kadının boğazını sıkıp kafasını defalarca duvara çarpmak, her yerde bağırmak, 06.10.2016 tarihinde arabada boğazını sıkıp, tehdit ve küfür etmek şeklinde davranışlarda bulunduğunu, son olay üzerine öğretmen olan kadının izin alıp memleketine gitmek zorunda kaldığını, erkek hakkında gerek Samsun'da gerekse döndükten sonra Salihli de 6284 sayılı yasa kapsamında şiddeti önleyici koruma kararı alındığını, kadının tayin istediğini Samsun'a atandığını, burada bulunduğu dönemde erkeğin geri dönmesi için telefonda çocukları ağlatarak, hasta hallerinin fotoğraflarını göndererek psikolojik şiddet uygulamaya devam ettiğini, annesinin dönmesi için derslerinde başarısız olmasını istediği ortak çocuk ...'nin bu yüzden iki kez sinir krizi geçirmesine ve hastaneye sevk edilmesine neden olduğunu ileri sürerek, aralarındaki evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, 2017 yılı yazında yanına aldığı çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri için yasal faiziyle birlikte aylık 800,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için yasal faiziyle birlikte aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası ile yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini istemiş, erkeğin birleşen davasındaki iddiaların doğru olmadığını, eşini aldatanın erkek olduğunu savunarak karşı davanın da reddini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-birleşen dosya davacısı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının son yıllarda sürekli eşine "evlilikten sıkıldığını, özgür kalmak istediğini, tek başına turlara katılacağını, 3 çocuğu da bırakıp gideceğini, kendisiyle şehir içinde yan yana yürümekten utandığını" söylemeye başladığını, son evlilik yıl dönümünde "seninle evli olmaktansa orospu olsaydım keşke seni sevmiyorum artık" dediğini, boşanma davasını haklı kılmak için savcılığa şikayette bulunduğunu, savcılık tarafından "kovuşturma yapılmasına yer olmadığı" kararı verildiğini, 06.10.2016 günü eşinden habersiz ailesinin yaşadığı Samsun'a gittiğini, eşinin telefonlarını açmadığını, 6 ay süreyle çocukların tüm ihtiyaçlarının baba tarafına karşılandığını, kadının herkesin içinde eşine hakaret ederek konuşmaya başladığını, eşine yaklaşımının nefret aşamasına geçtiğini, bazı arkadaşlarından kadının başkasıyla ilişkisi olduğunu duyduğunu, bunu destekler nitelikte kadının son dönemde bazı davranışları bulunduğunu, bu durumun son bir yıllık HTS kayıtlarının ortaya çıkaracağını, kadının boşanma davasını açmasından sonra eşiyle sadece para konusuyla ilgili muhatap olduğunu, çocukları aldıktan sonra çocukları göstermemekle tehdit ettiğini, mesajlarında da eşine hakaret etmeye devam ettiğini ileri sürerek, tarafların boşanmalarına, çocukların velâyetinin babaya verilmesine, kadının ailesine yönelik özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmemesi sebebiyle erkek lehine 500.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile birlik görevlerini ihmal eden, davacı birleşen dosya davalısı kadın eşe yönelik, fiziksel ve psikolojik şiddet, tehdit ve hakaret eden erkek eşin ağır kusurlu olduğu, erkek eşe yönelik olarak hakaret içerikli sözler sarf eden ve erkek eşin ailesine karşı ilgisiz olup onlara misafirperverlik göstermeyen kadın eşin ise evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında daha az kusurlu olduğu gerekçesi ile dava ve birleşen davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, reşit olmayan çocukların velâyetinin anneye verilmesine, yargılama sırasında ergin olan ortak çocuk ... için belirlenen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının ergin olduğu 02.07.2020 tarihine kadar yasal faiziyle birlikte davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar ... ve ... için yargılama sırasında takdir olunan aylık 300,00'er TL tedbir nafakalarının dava tarihinden itibaren aylık 150,00'şer TL arttırılarak kararın kesinleşmesi ile birlikte aylık 450,00'şer TL iştirak nafakasının yasal faizi ile birlikte davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, kadının kendisi yararına tedbir nafakası talebinin reddine, kadın yararına yasal faiziyle birlikte 30.000,00 TL maddî, 35.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı-birleşen dosya davacısı erkek vekili kararı özetle; asıl davanın kabulü, kusura esas vakıalar ve kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın şartları yönlerinden istinaf etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın vekili de katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle, çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı, kadının tedbir nafakası talebinin reddi, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı, ağır kusurlu erkeğin birleşen davasının kabulü, erkeğin tanıklarından ... ve Aytaç Ayaş hakkında yalan tanıklıktan suç duyurusunda bulunma taleplerinin reddi yönlerinden istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların belirlenen sosyal ve ekonomik durumları ile kusur dereceleri ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarı az olduğu, kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocukların yaşı, ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu nazara alındığında; çocuklar için takdir edilen tedbir ve iştirak nafakası miktarları az olduğu gerekçesi ile davacı-davalı kadının; lehine tedbir nafakası takdir edilmemiş olması, çocuklar lehine takdir olunan tedbir ve iştirak nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile,ilgili bentlerin kaldırılmasına, davacı-davalı kadının sair, davalı-davacı erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine davacı-davalı kadının tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile dava tarihi olan 21.08.2017 tarihinden başlamak ve boşanma hükmünün kesinleşeceği tarihe kadar devam etmek üzere takdiren aylık 400,00 TL tedbir nafakasının; istinaf karar tarihine kadar olan nafakalara istinaf karar tarihinden, daha sonra istenebilir (muaccel) hale gelecek nafakalara muaccel olacakları tarihlerden geçerli olmak üzere işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı-birleşen dosya davacısı erkekten alınarak, davacı-birleşen dosya davalısı kadına verilmesine, ortak çocuklar yararına belirlenen aylık 450,00'şer TL tedbir nafakalarının, ilk derece mahkemesince hükmedilen nafakalar ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla istinaf karar tarihinden başlamak ve boşanma hükmünün kesinleşeceği tarihe kadar tedbir, bu tarihten itibaren ise iştirak nafakası olarak devam etmek üzere her bir çocuk için ayrı ayrı 800,00'er TL nafakanın; muaccel olacakları tarihlerden geçerli olmak üzere işletilecek yasal faizleriyle birlikte davalı-birleşen dosya davacısı erkekten alınarak, çocuklar yararına harcanmak üzere davacı-birleşen dosya davalısı kadına verilmesine, 75.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminatın, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-birleşen dosya davacısı erkekten alınarak davacı-birleşen dosya davalısı kadına verilmesine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı davacı erkek vekili; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, velâyetlerin anneye verilmiş olması, kendi maddî ve manevî tazminat isteminin reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı,kadının boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, velâyetin anneye verilmesinin doğru olup olmadığı, erkeğin tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.