Logo

2. Hukuk Dairesi2023/909 E. 2023/3937 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme, velayetin kaldırılması, maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası miktarına ilişkin kararın hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1859 E., 2022/1865 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Alaplı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/360 E., 2021/178 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı erkeğin uyuşturucu madde bağımlısı ve temin edicisi olduğunu, bu nedenle ceza aldığını, müvekkilini uyuşturucuya alıştırmaya çalıştığını ve uyuşturucu temin işlerinde tehdit ve baskı ile kullanmaya başladığını, davalı erkeğin kullandığı uyuşturucunun etkisiyle müvekkiline şiddet uygulayıp hakaret ettiği gibi sürekli olarak sözlü ve ekonomik şiddet uyguladığını, bu nedenle ortak hayatın müvekkili için çekilmez hale geldiğini ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı annelerine bırakılmasına, çocuklar için ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacı kadının iddialarının gerçek olmadığını ve kabul etmediklerini, davacı kadının sağlıklı karar veremediğini ve dengesiz davranışları olduğunu, müvekkilinin tutuklanmasından sonra çocukları kaçırıp kendi babasının yanına götürdüğünü ve müvekkili ile görüştürmediğini, göstermediğini, davacı kadınında aynı davada ceza aldığını, evlilik birliğinde tek kusurlu tarafın müvekkili olmadığını, ceza davası kararında görüldüğü üzere tarafların kusurların eşit olduğunu beyanla davanın reddine, aksi takdirde ortak çocukların velâyetinin müvekkiline bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ...... ve davalı ...'nün uyuşturucu maddeyi başkasına vermek, temin etmek, satmak ve bu amaçla bulundurmak suretiyle sabit görülen eylemleri nedeniyle ayrı ayrı neticeten 12 yıl 6 ay hapis ve 25.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın her ikisi açısından da 26.11 2019 tarihinde kesinleştiği, tarafların uzun süreli ceza aldığı ve cezanın infazı için cezaevinde bulundukları, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün görülmediği, tarafların evlilik birliğinin kendilerine yüklediği sevgi, saygı, anlayış yükümlülüklerini ağır derecede ihlal ederek geçimsizliğin meydana gelmesinde eşit kusurlu olduğu, tarafların cezaevinde bulunmaları ve kısıtlı olmaları nedeniyle velâyet haklarının kaldırılmasına ve vasi tayini için ihbarda bulunulmasına, velâyet hakkı kaldırılan davacı kadının tedbir ve iştirak nafakası talebinin reddine, davalı erkeğin cezaevinde bulunması ve gelirinin olmaması nedeniyle davacı kadının tedbir nafakası talebinin reddine, tarafların kusur durumuna göre davacı kadının şartları oluşmayan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile davalı erkeğin şartlı tahliye tarihinden başlamak üzere tarafların sosyal ve ekonomik durumuna yoksulluk nafakası takdirine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, tarafların ortak çocuklar üzerindeki velâyet haklarının, tarafların hükümlü olmaları ve cezaevinde bulunmaları nedeniyle kaldırılmasına, velâyeti askıda kalan çocuklar ... ve ... için vasi tayini hususunda Alaplı Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ihbarda bulunulmasına, davacı kadının tedbir ve iştirak nafakası talebinin reddine, davacı kadının tedbir nafakası talebinin reddine, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile davalı erkeğin cezaevinden tahliye tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili, tanık beyanları ile davalı erkeğin hakaret, küfür ve tehdit ettiği gibi ekonomik şiddet uyguladığının sabit olduğunu, müvekkilinin ise davalı erkeğin affettiğine ilişkin bir beyanının olmadığını, Mahkemece bu davranışların af kapsamında sayılmasının kabul edilemeyeceğini, davalı erkeğin tam kusurlu olduğunu ve maddî, manevî tazminat taleplerinin kabulünün gerektiğini, ortak çocuklara daha önce vasi atandığını, ikinci kez vasi atanması için ihbarda bulunulmasının hatalı olduğunu, yoksulluk nafakası miktarının ise çok düşük olduğunu beyanla; kusur belirlemesi, ortak çocukların velâyetin kaldırılması, davacı kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi ile yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili, davacı kadının iddilarının asılsız olduğunu, tam kusurlu tarafın davacı kadın olduğunu, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesi gerektiğini ancak, kişisel ilişki dahi kurulmadığını, müvekkili aleyhine nafakaya hükmedilmesini kabul etmediklerini, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocukların velâyetinin kaldırılması, ortak çocuklar ile kişisel ilişki kurulmaması ve davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, İlk Derece Mahkemesinin delil değerlendirmesi ve gerekçesinin doğru olduğu, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, kararda usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı ve hukuka uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tüm yönlerden ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili, tanık beyanları ile davalı erkeğin hakaret, küfür ve tehdit ettiği gibi ekonomik şiddet uyguladığının sabit olduğunu, müvekkilinin ise davalı erkeğin affettiğine ilişkin bir beyanının olmadığını, Mahkemece bu davranışların af kapsamında sayılmasının kabul edilemeyeceğini, davalı erkeğin tam kusurlu olduğunu ve maddî, manevî tazminat taleplerinin kabulünün gerektiğini, ortak çocuklara daha önce vasi atandığını, ikinci kez vasi atanması için ihbarda bulunulmasının hatalı olduğunu, yoksulluk nafakası miktarının ise çok düşük olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, ortak çocukların velâyetin kaldırılması, davacı kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi ile yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, ortak çocukların velâyetin kaldırılmasının uygun olup olmadığı, davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 182 nci, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddesi, 348 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü, 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.