"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1373 E., 2023/2433 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 12. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/229 E., 2022/169 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının öfke problemi ve baskıcı tavırları olduğunu, bebek olan çocukları ağladığında bile "sustur şu çocuğu" şeklinde bağırdığını, aşırı kıskançlık yaptığını, müvekkilinin ailesinin yanına, alışverişe, arkadaşlarının yanına tek başına gidemediğini, davalının 2018 yılı Nisan ayının sonunda ise müvekkilini darp ettiğini, Alanya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin kararı ile davalının cezalandırıldığını, davalının sözlü, psikolojik, ekonomik ve sosyal şiddet uyguladığını, müvekkilinin ailesine hakaret ettiğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının doğum yapması sonrasında davacının annesinin yanlarına gelmek yerine davacıyı kendi evine davet ettiğini, davacının ortak çocuk ile ilgilenmediğini, taraflar arasındaki asıl sorunun davacının ailesinin tarafların evliliğine sürekli müdahil olması olduğunu, müvekkilinin eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini beyanla davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının kıskanç bir yapıya sahip olduğu, davacının giyim tarzına karıştığı, davacının ailesi ile görüşmesine izin vermediği, davacıya fiziksel şiddet uyguladığı, eşi tarafından fiziksel şiddete maruz kaldıktan sonra evliliğine bir şans veren davacının az, eşine karşı fiziksel, sosyal ve psikolojik şiddet uygulayan davalının ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk lehine aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın Ocak ayında TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, davacı lehine 15.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası ile kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde davalının eşine şiddet uyguladığı belirtilmiş ise de, şiddet olayından sonra tarafların barıştıkları, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı ve davalıya kusur olarak izafe edilemeyeceği, fiziksel şiddet olayından sonra evliliğine bir şans veren davacının az kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, eşini affeden davacının eyleminin kusur sayılamayacağı, gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu ve hükmün gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesi gerektiği, boşanma yüzünden kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin zarar gören ve kişilik haklarına saldırıya uğrayan davacı lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin isabetli olduğu, ancak tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin kusur tespitine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kusura ilişkin gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine, davacı kadın vekilinin maddî ve manevî tazminat miktarına yönelik istinaf itirazının kabulü ile İlk derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, taraf vekillerinin sair hususlara yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası ile kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuk lehine iştirak nafakası ile davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi,182 nci, 323 üncü, 327 nci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı madesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin tüm, davalı erkek vekilinin aşağıdaki parağrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişki sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Somut uyuşmazlıkta dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden kurulan kişisel ilişki, ortak çocuğun inceleme tarihi itibariyle 5 yaşını doldurduğu da dikkate alındığında kısa olup, çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine engel olacağı gibi üstün yararına da aykırıdır. Bu husus gözetilerek baba ile ortak çocuk arasında daha uygun sürelerde kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacı kadın vekilinin tüm, davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortak çocuk ile davalı baba arasındaki kişisel ilişki düzenlemesine ilişkin verilen esastan ret kararı yönünden KALDIRILMASINA,
3.Bölge Adliye Mahkemesi kararının II numaralı bendin II/A olarak düzeltilmesine, II/B bendi olarak davalı erkek vekilinin kişisel ilişkiye yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kişisel ilişki düzenlemesine ilişkin hüküm fıkrasının 3 numaralı bendinin kaldırılarak yerine yeniden hüküm tesisine; "Velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile davalı baba arasında her ayın birinci ve üçüncü cumartesi günü sabah saat 10.00'dan pazar günü akşam saat 18.00'e kadar, dini bayramların ikinci günü sabah saat 10.00'dan üçüncü günü akşam saat 18.00'e kadar, her yıl temmuz ayının birinci günü sabah saat 10.00'dan otuz birinci günü akşam saat 18.00'e kadar ve her yıl yarıyıl tatilinin ilk pazartesi günü sabah saat 10.00'dan takip eden ilk pazar günü akşam saat 18.00'e kadar kişisel ilişki kurulmasına” ibaresinin yazılması suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.