Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9163 E. 2024/5582 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında boşanmaya, velayete, manevi tazminata ve kusur oranına ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile gerekçeleri dikkate alındığında usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/487 E., 2023/1016 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 23. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/99 E., 2021/64 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince açılan asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1996 yılında evlendiklerini, bu evlilikten 3 tane çocuklarının olduğunu, davalının son üç yıldır çok değiştiğini, davalının aileden yakın akrabası ile gönül ilişkisinin olduğunu, bu durumu davalının çocuklarına ve kendi anne ve babasına anlattığını, davalının üç yıldır yatağını ayırdığını, eve bakmadığını, çocuklara karşı ve eşine karşı hırçın davrandığını, davalının bu hayat değişikliğinden sonra aşı derecede hırçın evine bakmayan ve zamanının çoğunu ev dışında geçiren biri olduğunu, davalının fransa plakalı AD 851 CD plakalı aracı alarak kişisel eşyalarını da alarak evi terk ettiğini, gittiği kişinin onun yanında müvekkilini arayarak tehdit ettiğini, 28.01.2019 tarihinde müvekkilinin iş yerini basarak mala zarar verme hakaret eylemleri ile müvekkilini rezil ettiğini, ortak evin önüne gelerek bağırdığını ve sövdüğünü, evliliğin devamının imkansız hale geldiğini, evliliğin artık düşmanlığa döndüğünü, şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarını, davalıdan 50.000,00 TL manevî tazminatın alınarak müvekkiline ödenmesini, ortak çocukların velayetinin müvekkiline verilmesini, mahkeme masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacının 1996 yılında görücü usulü ile evlendiklerini, müvekkilinin Türkiye'ye dönüş yaptıktan sonra çocukların bakımı ve ev işleri nedeniyle iş hayatından koptuğunu ev hanımı olarak hayatını devam ettiğini, müvekkilinin uzun bir süre yurt dışında çalışarak ev ekonomisine parasal olarak katkıda bulunduğunu, çocukların yetişkinliğe adım atmış insanlar olup müvekkilinin tavır ve davranışlarında bulunduğuna ilişkin iddialar tamamen soyut ve gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin eşi dışında hiçbir kimseyle fiziksel ve duygusal bir ilişkisi olmadığını ifade ettiğini, müvekkilin kullandığı iddia edilen telefon numaralının davacı karşı davalı eşin adına kayıtlı olduğunu buna ilişkin hiçbir kaydı kabul etmediklerini, tarafların evliliğinden hemen sonra şiddetli geçimsizliğin baş gösterdiğini, müvekkilinin düğünden sonra on beşinci gününden itibaren şiddete maruz kalamaya başladığını, 2013 yılında İstanbul'dan bir ev satın alındığını müvekkilinin ailesi ile birlikte Türkiye'ye kesin dönüş yaptığını, müvekkilinin eşi tarafından kendisini aldattığını düşünmesi sonucu birkaç gün süren çocukların da dahil olduğu şiddet ve kötü muamele olaylarına maruz kaldığını, davacı karşı davalı tarafın müvekkiline şiddet, eziyet, hürriyeti kısıtlama, cinsel saldırı eylemlerinde bulunması, son derece kusurlu davranışları, müvekkiline evlilik birliği içerisinde sürekli, fiziki, psikolojik, şiddette bulunması, müvekkile karşı ve çevresine karşı sürekli ağresif bir tutum içerisinde olması, müvekkilini aldatması, ortak çocukları annesine karşı şiddete varan davranışlara yönlendiriyor olması, annesi ile çocuklar arasındaki bağı zayıflatıcı hareketlerde bulunuyor olması, müvekkile hakaret ve küfürlerde bulunması ve saymış oldukları tüm nedenler göz önüne alınarak karşı tarafın boşanma davasına cevap verirken karşı davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, müvekkili için 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, davanın reddi ile yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, tarafların boşanmasına karar verilmesini, müvekkilinin ekonomik olarak son derece yoksul halde bulunduğundan müvekkilinin kendisini toparlayan kadar şimdilik ortak çocukların velayetlerinin davacı karşı davalıya bırakılmasını, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;tarafların 1996 yılında evlendikleri, ortak üç çocuklarının bulunduğu, davalı karşı davacının eşini aldattığı, hakaret edip aşağıladığı, evi ve çocukları ile ilgisiz olduğu, aldatma olayı ortaya çıktığında çocukların şiddeti üzerine çocukların paralarını dahi alarak evden ayrıldığı; davacı karşı davalı erkeğin de kadının çocukları tarafından dosyaya yansıdığı boyutu da değerlendirilerek dövülmesine sessiz kalmakla kusurlu olduğu, bu hali ile tarafların evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, erkeğin hafif, kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğu ...'ın velayetinin babaya verilmesine, velayeti babaya verilen küçük ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk Kadir Ak reşit olduğundan velayeti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı karşı davalının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 35.000,00 TL manevî tazminatın davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, davalı karşı davacının tedbir nafakası talebinin reddine, yoksulluk nafakası talebi hakkında davalı karşı davacı tarafından vazgeçildiği, davacı karşı davalı tarafından da vazgeçmenin kabul edildiği dikkate alınarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle;asıl davanın kabulü, kusur tespiti ve manevî tazminat yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, erkek yararına kabul edilen manevî tazminat yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkeğin davasının kabulü, erkek yararına verilen manevî tazminat, kusur belirlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı ve 166 ncı maddeleri, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.