"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1616 E., 2023/1879 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Menderes 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/389 E., 2020/140 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının 2005 yılında evi terk ettiğini, çocukları ile ilgilenmediğini, davacı erkeği aşağıladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, faizi ile müvekkili lehine 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, hakkında dedikodu çıkarıldığını, erkeğin başka bir kadınla yaşamaya başladığını, çocuğu olduğunu belirterek davanın reddine, aksi takdirde faizi ile 10.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat ile 900,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasının davacı erkekten alınarak kendisine verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalının 2005 yılında müşterek konutu terk ettiği ve bir daha geri dönmediği, tarafların o zamandan beri ayrı yaşadıkları, her ne kadar davalı eşinin ailesinden gördüğü şiddet nedeniyle evi terk ettiği savunmasında bulunmuş ise de bu iddiasını ispata yeter herhangi bir delil sunamamış olup haklı nedenle evi terk ettiği savunmasını usulünce ispatlayamadığı, bu nedenle birlikte yaşama yükümlülüğü başta olmak üzere evlilik birliliğinin tarafına yüklediği yükümlülükleri ihlal eden davalı kadının kusurlu olduğu, diğer yandan davacının da anılan terk sonrası başka bir kadın ile fiilen birlikte yaşadığı ve bu birlikteliğinden bir çocuğunun olduğu, her ne kadar evlilik birliğinin tarafına yüklediği sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan davacı da kusurlu görülmüş ise de; olayların seyri, ispatlanabilen olgular, davacının gayri resmi birlikteliğinin davalının terkinden ve çalışmak zorunda olan davacının üç küçük çocuğu ile birlikte yalnız kaldığı dönemde başlaması, sosyal şartlar, somut olayın özelliği nazara alınarak her iki tarafın da evlilik birliğinin temelden sarsılmasında eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin şartları oluşmadığından ayrı ayrı reddine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek davalının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili; davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların mahkemece tespit edilen bu kusurlu eylemleri doğru ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile dinlenen tanıkların beyanlarına göre erkeğin eşinin evini terk etmesinden sonra sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ederek başka bir kadınla birlikteliğinden çocuğunun olduğu sabit olup erkeğin bu kusurunun kadının tespit edilen kusuruna göre daha ağır olduğu, bu durumda, boşanmaya neden olan olaylarda davacı erkeğin daha ziyade davalı kadının ise daha az kusurlu olduğu, tarafların yukarıda tespit edilen kusur durumu, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları ile kadın eşin zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerinin ve saldırıya uğrayan kişilik haklarının kapsamı dikkate alındığında davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulü gerektiği, kadına tedbir nafakası hükmedilmemiş olmasının hatalı olduğu, davalı kadının temizlikçilik yaparak geçimini sağladığı aylık 1.600,00 TL gelirinin olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda da daha az kusurunun olduğu, davacının kendisine ait evde oturduğu, inşaat işçisi olduğu, erkeğin sosyal ve ekonomik durumunun yoksulluk nafakasının reddi veya kabulünde değil, yoksulluk nafakasının miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak bir unsur olduğu gerekçesi ile davalının kusur belirlemesi, reddedilen nafakalar ve maddî-manevî tazminatlara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tedbir/yoksulluk nafakası ve maddî-manevî tazminata ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, davalının sair istinaf itirazlarının esastan reddine, kaldırılan konular hakkında düzelterek yeniden karar verilmesi gerektiğinden; davalı kadın lehine dava (21.08.2019) tarihinden itibaren aylık 300,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, nafakanın boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, davalı kadının maddî tazminat talebinin kabulü ile, 10.000,00 TL maddî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren erkekten alınarak kadına verilmesine, belirlenen miktara boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davalı kadının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 25.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren erkekten alınarak kadına verilmesine, belirlenen miktara boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı kadın vekili; davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulünün doğru olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir. Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadın yararına yoksulluk nafakası hükmedilmişse de; toplanan delillerden davalı kadının temizlikçilik yaptığı ve aylık 1.600,00 TL geliri olduğu, davacı erkeğin ise inşaatlarda işçilik yaptığı ve aylık 1.000,00 TL ile 2.000,00 TL arasında geliri olduğu, tarafların gelirlerinin birbirine denk olduğu, erkeğin gelirinin asgari ücret düzeyinin altında kaldığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi koşulları kadın yararına gerçekleşmemiştir. O halde, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden davacı erkek yararına BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Mehmet'e iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Hidayet'e yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.