Logo

2. Hukuk Dairesi2023/916 E. 2023/3938 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, davalı erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, velayet, tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin yerinde olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, davalı erkeğin kusurlu davranışlarının tanık beyanları ile sabit görüldüğü, davacı kadının kusursuz olduğu, velayet düzenlemesinin çocuğun üstün yararına uygun olduğu ve nafakaya hükmedilmesini gerektirir koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle verdiği karar, usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/33 E., 2022/2102 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Torbalı 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/879 E., 2019/790 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı erkeğin, müvekkiline sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilinin ailesinin ortak haneye gelmesini istemediğini, ailesi ile görüştürmemeye çalıştığını ve mesafe koyduğunu, davalı erkeğin eşini ve bebeğini bırakarak gemilerde çalışmaya başladığını, ilk işe gittiğinde dört ay eve gelmediğini ve bu süreçte maddîak eşi ve bebeği ile ilgilenmediğini, son yurt dışına gittiğinde ise her telefon konuşmasında müvekkiline küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, müvekkiline kanser teşhisi konduğunu ve ameliyat olduğunu, davalı erkeğin bu süreçte hiç eşinin yanında olmadığı gibi, "keşke o ameliyattan çıkmasaydın, ölseydin " şeklinde söylemlerde bulunduğunu, son yurt dışına gittiğinde ise her telefon konuşmasında müvekkiline küfür ve hakaret ile tehdit ettiğini, davalı erkeğin kusurlu davranışları sebebi ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetvacı anneye verilmesine ve çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacı kadının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, müvekkilinin davacı kadının ve çocuğunun tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, davacı kadının müşterek hanede şahsi bakımına özen göstermediğini ancak dışarı çıkarken şahsi bakımına özen gösterdiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin, davacı kadına karşı ailevi yükümlülüğünü ihmal ettiği ve davacı kadının ameliyatı sürecinde davacı kadına karşı ilgisiz davrandığı, davacı kadına izafe edilip ispatlanan bir kusurun bulunmadığı, davacı kadının kusursuz, davalı erkeğin ise tam kusurlu olduğu, buna göre davacı kadının dava açmakta haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetvacı anneye verilmesine, davalı baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına 200,00TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili, davacı kadının iddilarının gerçek dışı ve soyut beyanlar üzerine kurulu olduğunu, evlilik birliğini sonlandırmaya yetecek tanık beyanının bulunmadığını, müvekkilinin davacı kadının bilgisi dahilinde gemide çalışmaya başladığını, çalışma şartları nedeniyle her zaman ailesini arayamadığını, ancak fırsat bulduğu anda aradığını, davacı kadının ameliyatı sürecinde müvekkilinin ilgisiz davrandığından bahisle kusur atfını kabul etmediklerini, davada somut bir delil bulunmadığını ve müvekkilinin kusurunun olmadığını, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davanın ve tüm taleplerin reddinin gerektiğini beyanla; davanın kabulü, boşanma, kusur belirlemesi, velâyet, tedbir ve iştirak nafakası ile miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışın görgüye dayalı, samimi ve inandırıcı tanık beyanları ile gerçekleştiği, davacı kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışının kanıtlanmadığı, davalı erkeğin kusurlu davranışlarına göre, dosyadaki yazılarl, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmediği, kusur belirlemesinde ve boşanma davasının kabulünde usule, kanuna ve dosya kapsamına aykırılık bulunmadığı, sosyal inceleme raporundaki velâyetye verilebileceğine ilişkin görüş, ortak çocuğun fiilen anne yanında olması ve üstün yararı gözetilerek velâyetin anneye verilmesi ve baba ile kişisel ilişki tesisine yönelik kararda ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmediği, boşanma ve ayrılık davası açılınca, davanın devamı süresince gerekli olan geçici önlenlerin re'sen alınması gerektiği, velâyet kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, buna göre çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin yerinde olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu dikkate alındığında, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili, davacı kadının iddilarının gerçek dışı ve soyut beyanlar üzerine kurulu olduğunu, evlilik birliğini sonlandırmaya yetecek tanık beyanının bulunmadığını, müvekkilinin davacı kadının bilgisi dahilinde gemide çalışmaya başladığını, çalışma şartları nedeniyle her zaman ailesini arayamadığını, ancak fırsat bulduğu anda aradığını, davacı kadının ameliyatı sürecinde müvekkilinin ilgisiz davrandığından bahisle kusur atfını kabul etmediklerini, davada somut bir delil bulunmadığını ve müvekkilinin kusurunun olmadığını, davanın ve tüm taleplerin reddinin gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, boşanma, kusur belirlemesi, velâyet, tedbir ve iştirak nafakası ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, velâyet düzenlemesinin uygun olup olmadığı, ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 182 nci maddesi, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.