"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1333 E., 2023/2386 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/58 E., 2022/57 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının ailesinin evliliğe müdahalesi olduğunu, eşi ve ailesinin erkek ile tartıştıklarını, erkeğe hakaret ve küçük düşürücü sözler tahkir ettiklerini, kadının insanlarla iletişim kurmakta zorlanan, yaşanan olayları gereğinden fazla abartan bir yapıya sahip olduğunu ve bu nedenle komşuları ile de sık sık komşuları ile münakaşalar yaşadıklarını, erkeğin annesinin evine gitmek istemediğini, inişli çıkışlı, sürekli ayrılıklı ve tekrar barışmaların yaşadığı bir evlilik yaşadıklarını, bir tartışma sonrası kadının ortak evi ve çocuğunu terk ettiğini, kadının eşini ve çocuğunu arayıp sormadığını, daha sonra yine araya aile büyüklerinin girmesiyle barıştıklarını, erkeğin kadının isteği doğrultusunda Antalya merkezden ev aldığını ve yeni bir başlangıç yaparak mutlu olmayı umduğunu, buna karşın kadının daha fazla ailesinin etkisi altına girdiğini ve erkek ile ortak çocuğa karşı ilgi ve şefkat göstermeyi ihmal ettiğini, nedensiz şekilde sık sık ortak haneyi terk ederek uzun süre dönmediğini, ortak çocuk için evliliği sürdürmeye devam ettiğini, aralarında geçen en küçük bir tartışmada dahi kadının ailesinin evlerine geldiklerini, en son yine kadının anne babasının da gelerek müdahil oldukları tartışmada, kadının babasının elinde bulunan bıçakla 26.12.2020 tarihinde saldırdığını ve elinden yaralandığını, bu olayla ilgili Aile İçi Şiddetle Mücadele Amirliğinde kayıtlarının bulunduğunu, kadının evlilik birliğinin kendisine yüklediği vazifeleri yerine getirmekten ısrarla imtina ettiğini, erkeğe yabancı gibi davrandığını, zamanının çoğunu kendi ailesinin yanında geçirdiğini, eşini ve ortak çocuğu yanına almayarak erkeği ailesi ve çevresinde küçük düşürdüğünü, aynı şekilde kadının ailesinin de kendisine hakaret ederek ve en son silahla saldırarak kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, kadının engel olmak yerine ailesiyle birlikte hakaret ederek erkeğin kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu, erkğeğin can güvenliğinin de kalmadığını ileri sürerek davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuklardan ...'in velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin ailesinin "biz onu öğretmen diye aldık, atanamayacağını bilseydik olmazdı bu iş" gibi söylemlerle psikolojik şiddet uyguladıklarını, kendisini değersiz hissettiğini ve sürekli olarak terk edilme tehdidi karşısında boyun eğmek zorunda bırakıldığını, durum böyleyken hamile kaldığını, erkeğin uyguladığı hem psikolojik, hem de fiziksel şiddet ve psikolojik durumu zor bir gebelik geçirmesine neden olduğunu, fiziksel olarak da desteğe muhtaç olan kadına erkeğin hiç bir şekilde destek olmadığını, karşı tarafın ailesi çağrıldığında da türlü bahaneler öne sürülerek gelmeyi reddettiklerini, 4 aylık gebe olan kızına yardımcı olmak için kendi annesinin Mardin'e geldiğini ve tarafların yanında kalmaya başladığını, bu desteğin erkeğin ailesi tarafından asla hoşgörü ile karşılanmadığı gibi oğlumunu parasını yemek için yerleşti gibi iftiralarda bulunulduğunu, erkeğin de bu söylemlere karşı çıkmadığını, aksine gebe eşine cephe alarak küsmeyi seçtiğini, ayrıca kadının annesine de psikolojik şiddet uygulayarak devamlı kötü davrandığını, doğumdan sonra davalı KPSS sınavcını kazanamadığını öğrenince uygulanan şiddetin dozunun arttığını, ikinci kez yaz tatiline erkeğin ailesinin evine gidildiğinde ev işleri aksamasın diye oğlunu emzirmesine dahi müsaade edilmediğini, bu süreçte hem eşinin ailesinin, hem de el üstünde tutulan eltisinin yanında dövüldüğünü, aşağılandığını, sınavı kazanamadığı ve atanamadığı bahane edilerek defalarca boşanma ile tehdit edildiğini, erkeğin tayini Çavdır'a çıkınca kadın ve bebeğini öylece Antalya'da ailesinin evine bıraktığını, bu sırada kadının ablası ve eniştesinin eşi yaz tatiline geldiklerinde erkek tarafın ailesi ve tarafların evlenmelerine aracı olan yakınları boşanma şartlarını konuşmak için geldiklerinde kadının ablasının kızı niye dövüyorsun sorusuna dövüyorum, pişman değilim, dört kere de çok pis dövdüm, ondan da pişman değilim cevabını aldığını, ortamın gerilmesiyle kadının eniştesine hadi dışarı çık seni de döveyim şeklinde tehditler savurmaya başladığını ve akabinde ev sahipleri tarafından kovulduğunu, bu esnada kadının annesinin henüz sütten kesilmeyen bebeğini erkeğin elinden zorla aldığını ve aylarca göstermediğini, bu olayın hemen ertesinde düğünde takılan hediyelerin bir kısmının satılması ile alınan arabanın hemen köy muhtarı olan akrabaları Ali adlı kişinin üzerine geçirildiğini ve kadının hak iddia etmesinin önlenmek istendiğini, daha bebek olan oğlundan uzak kalmaya dayanamayan erkeğin ailesinin araya girip adeta yalvarmaları sonucunda eşiyle yeniden bir araya geldiğini, ancak kadının sürekli alttan almasının verdiği cesaretle uygulanan şiddetin durmadığını, aksine arttığını, evlerine kadının hiç bir arkadaşının yahut akrabasının girmesine karşı tarafça izin verilmediğini, yarı yıl tatilinde kadının ailesinin evindeyken ablası ile telefonda konuştuğu için boğazının dahi sıkılarak öldüresiye dövüldüğünü, suratı kan revan içinde kayın pederinin yönlendirmeleri ile ailesinin yanına gitmesi için otobüs bileti alınarak otogara terk edildiğini, erkeğin de şikayetçi olduğunu, bu olaydan sonra Aydın'da hakimlik yapan ablasının yanında kalmaya başladığını ve yine ablasının yönlendirmesiyle zabıt katipliğini sınavını kazandığını, Nazilli ilçesinde görev yapmaya başlayınca bu kez de erkeğin yaklaşarak barışmak istediğini, çocuğunu gözeterek evlililiğe devam ettiğini, tarafların daha sonra Antalya il merkezine atandıklarını, oturdukları evi satın aldıklarını, bu eve de kadının çevresinden kimsenin girmesine izin verilmediğini, ancak erkeğin haftanın en az 3 günü kendi ailesinin evinde geçirdiğini, kadını kendi ailesi gibi görmediğini, zaten onların da iki yıl bu çocuğa biz baktık, bizim çocuğumuz dediklerini, kadını kesinlikle evde istemediklerini, bu sırada ikinci çocuğa hamile kaldığını, erkeğin tavırlarında bir düzelme olmadığını, kadını ve kızını bir odaya kapatarak yüzlerine bile bakmadığını, evin ihtiyaçlarının da kadının babasının kapıdan bıraktığını, 26.12.2020 tarihinde tarafların 9 yaşındaki oğlunun teyzesini arayarak kuzenini getirmesini, oynamak istediğini söylediğini, 2-3 saat sonrasında kadının babasının gelip çocuğu geri aldığını, bunun üzerine erkeğin oğlunu bir odaya kapatıp bir daha bu eve gelirse seni de, onu da çok pis döverim diye dakikalarca çocuğa bağırıp korkuttuğunu, kadın da korkarak babasını çağırıp barıştırmalarını istediğini, ancak babası geldikten sonra erkeğin sen kimsin lan diyerek önce kadının anne babasına, sonra da kendisine saldırmaya başladığını, kadının yaşlı babasının da mutfaktan bıçak alarak kadını korkutmak istediğini ve aralarında boğuşma yaşandığını, kadının ablasının da durumdan haberdar olarak polise haber verdiğini ve can kaybı olmadan olayın yatıştırıldığını, karşı tarafa da 1 ay evden uzaklaştırma tedbiri uygulandığını, karşı tarafın dava dilekçesinin hiç bir şekilde somut olayları yansıtmadığını, erkeğin şiddet eğiliminin sadece evine karşı olmayıp Mardin'de çalıştığı okulda da bilindiğini ve bu nedenle okuldaki amirinin fark etmesi ile de sıkıntılar yaşadığını, bu şiddet eğiliminin altında erkeğin küçükken geçirdiği ateşli hastalık ve cinsel problemler yaşaması olduğunu, bu problemler nedeniyle aslında hiç bir zaman sağlıklı birliktelik yaşayamadıklarını, erkeğin de kendisini yetersiz görerek bastırmaya çalıştığını, davacının evlilik öncesinde bu problemlerini kadından sakladığını, tedavisi mümkün olmakla birlikte 90,00 TL ilaç parası vermek istemediğini, üç kez başladığı tedaviyi yarım bıraktığını, ortak çocuk ...'in annesinin yanında halen huzurlu bir şekilde yaşadığını, küçük ...'in ise henüz 3 aylık olduğunu ileri sürerek erkeğin davasının reddi ile karşı davalının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evliliklerinin ilk günlerinden beri tarafların arasında sorunlar olduğu, en küçük tartışmaların bile küslüğe neden olduğu, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, bununla ilgili doktor raporunun olup erkek hakkında evden uzaklaştırma kararı verildiği, ailesinin kadının öğretmen olmasına rağmen atamamasını sorun ederek kadına baskı yaptıkları, kadının para kazanmamasını bahane ettikleri, yaz tatillerinde erkeğin kadını kendi ailesinin yanına götürerek ev işlerini yapmasını istediği, erkeğin ailesinin kadını eltisi ile kıyaslayarak atanamama, para kazanamama konusunda küçük gördükleri, kadının ablasının kendileri ile kalması ile başlayan gerginliklerin kadının hamilelik sürecinde ve doğumdan sonra annesinin bebek bakımı için yardıma gelmesiyle yoğunlaştığı, taraflar arasında yaşanan bir kavgadan sonra kadının kendi ailesinin evine geldiği, buradayken erkek ile ailesinin de konuşmak için geldikleri, tüm aile üyeleri arasında büyük bir kavga çıktığı, 2 yıla yakın bir zaman ayrı yaşadıkları, bu sırada kadının da KPSS'yi ve diğer sınavları kazanarak Nazilli Adliyesinde zabıt katibi olarak çalışmaya başladığı, yine aile büyüklerinin araya girmesi ile tarafların barışarak bir araya geldikleri, Antalya'ya tayin oldukları ve burada banka kredisi ile bir ev satın aldıkları, kadının ikinci kez hamile kaldığı, yine de aralarındaki sorunları çözemedikleri, bir keresinde kadının ablasının çocuğunun tarafların çocuğu ile oynamaya gelmesi nedeniyle erkeğin sinirlenerek oğluna bağırıp çağırdığı, her ikisini de dövmekle tehdit ettiği, tarafların evlilikleri süresince 4-5 kez küsüp barışmalarının olduğu, en son tarafların ayrılmalarına sebep olan olaylar ele alındığında ise kadının ailesinin evlilik birliğine müdahalelerinin olduğu ve kadının ailesinin bu tür davranışlarını engellemediği, erkeğin ailesiyle görüşmeyi reddettiği, erkeğin ise kadına karşı fiziksel şiddet uygulaması ve kadının ailesinin ortak konuta gelmesini istememesinden kaynaklı kusurlu davranışlarının olduğu, tarafların ayrıldıkları ve bir daha bir araya gelmedikleri, az yukarıda anlatılanlar ışığında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında her iki tarafın da kusurlu oldukları, ancak kadına karşı fiziksel şiddet uygulaması nedeniyle erkeğin daha kusurlu olduğu, tarafların ortak iki çocukları olduğu, ortak çocuklardan ... Kızılay'ın fiili ayrılık sürecinden bu yana babanın yanında kaldığı, diğer çocuk ...'in ise henüz 1 yaşını yeni tamamladığı, anne sütü ile beslendiği, yaşı itibariyle anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ...'in velâyetinin babaya, diğer çocuk ...'in velâyetinin ise anneye verilmesine, velâyeti babaya verilen ortak çocuk ... ile anne arasında, her ayın 1.ve 3. cumartesi günleri sabah saat 10.00'dan ertesi gün pazar günü saat 18.00 saatleri arasında, dini bayramların 2. günleri saat 08.00'den 3.gün saat 19.00 saatleri arasında, okulların yarı yıl tatilinin ilk haftası pazartesi günü saat 09.00'dan pazar günü saat 17.00'a kadar, anneler gününde saat 09.00-17.00 arasında ve her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 09.00'da başlamak 31. günün saat 17.00'da sona ermek üzere kişisel ilişki kurulmasına, çocuk ... Kızılay ile baba arasında ortak çocuk her ayın 1.ve 3. cumartesi günleri sabah saat 10.00'dan akşam saat 17.00 arasında, dini bayramların 2. günleri saat 10.00'den akşam 17.00 arasında kişisel ilişki kurulmasına, ... için aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, ... için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın için 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusurlu olanın kadın olduğunu ileri sürerek ile kabul edilen karşı boşanma davası ile asıl davada reddedilen tazminat talepleri ve velâyetler yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece ortak çocuklardan 2011 doğumlu ...'in velâyeti babaya, 2020 doğumlu ...'in velâyeti ise anneye verildiği ancak kişisel ilişki dönemlerinde kardeşlerin birbirlerini göremeyecekleri şekilde, anne-baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki düzenlendiği, ayrıca baba ve ortak çocuk ... arasında öngörülen kişisel ilişki süresinin babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi çocuğun baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kişisel ilişki yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle "velâyeti annesine verilen ortak çocuk ... Kızılay ile baba ... arasında; her ayın 2. ve 4. haftasının cumartesi günü saat 10.00'dan pazar günü saat 17.00'ye kadar, her yıl Ramazan ve Kurban Bayramlarının 1. günü saat 10.00'dan 2. günü saat 17.00'ye kadar, her yıl öğrenciler için ön görülen yarı yıl tatilinin başlamasını takip eden ikinci pazartesi günü saat 10.00'dan aynı haftanın devam eden çarşamba günü saat 17.00'ye kadar ve her yıl Ağustos ayının 1. günü saat 10.00'dan aynı ayın 15. günü saat 17.00'ye kadar kişisel ilişki tesisine.." karar verilmiş, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla erkeğin kusurlu olmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, kabul edilen karşı boşanma davası ve kadın için hükmedilen tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın temyiz dilekçesinde; babanın ortak çocuk ... doğduğundan beri hiç görmediğini, kişisel ilişki süresinin uzun olduğunu beyanla kararın kişisel ilişki yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün gerekip gerekmediği, tazminatlar ve ortak çocuk ... ile baba arasında düzenlenen kişisel ilişki noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekili ve davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.