"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/983 E., 2023/829 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/319 E., 2022/246 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı ve çeyiz eşyası alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, ziynet alacağı davasının kabulüne ve çeyiz eşyası alacağı hakkında ise karar verilmesine yer olmadığı karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2016 yılında evlendiklerini, davalının nişanlılık döneminde ayrı konut açacağına, ev eşyası alacağına söz vermesine rağmen sözünü tutmadığını, evlendikten sonra tarafların erkeğin annesi ile aynı evde yaşadıklarını, erkeğin düğün gecesi kardeşlerine hastaneden rapor alacağını söyleyerek evden çıkıp gittiğini, geç saatlerde eve döndüğünü, 3 ay bir arada kalmalarına rağmen cinsel birliktelik yaşamadıklarını, davacının bakire olduğunu, erkeğin tıbbi destek almadığını, kadını oyaladığını, erkeğin annesinin her şeye müdahale ettiğini, erkeğin ise annesinin müdahalesine sessiz kaldığını, eve geç geldiğini, kadına sevgi saygı göstermediğini, bir gece eve alkollü geldiğini, huzursuzluk çıkarıp kadını istemediğini söylediğini, kadını alıp götürmesi için kadının ailesine haber verdiğini, kadının kardeşi geldiğinde kardeşine saldırdığını, kadın araya girince kadına da şiddet uyguladığını, davacının bu olay sonrasında kardeşi ile birlikte baba evine döndüğünü, tarafların 2016 yılının sonundan beri ayrı yaşadıklarını, erkeğin kadına hakaret ettiğini beyan ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, davacı lehine 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata, aylık 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, nişan günü takılan 3.000,00 TL ile düğünde taraflara takılan 18.000,00 TL nakdi paranın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL ziynet alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, çeyiz eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde tespit edilecek değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle, evlenmeden önce davacıya ayrı konutta yaşayacaklarına dair söz verildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, erkeğin babasının yaşlı annesine baktığı için taraflarla aynı evde kalmadığını, erkeğin annesinin ise yılın büyük bir bölümünü İstanbul ilinde geçirdiğini, erkeğin annesinin tarafların evliliğinden sonra aralarında çıkan sorunları çözebilmek amacıyla taraflarla aynı evde kaldığını, evlendikten kısa bir süre sonra kadının huzursuzluk ve kıskançlık çıkardığını, yalnızca 15 gün bir arada kaldıklarını, düğün günü davacının yengesi vefat ettiği için kadını cinsel birliktelik kurmaya zorlamak istemediğini, sonrasında da kadının uzak durduğunu, kadının erkek kardeşinin erkeğe "erkek değilsin" şeklinde hakaret ettiğini, kadının erkek kardeşinin kadını baba evine götürdüğünü, erkeğin ailesi barışmak için gittiğinde ise kadının ailesinin hakaretleri ile karşılaştıklarını, dava dilekçesinde talep edilen 21.000,00 TL nakit paradan 3.000,00 TL'nin nişanda takıldığını, davacının diş tedavisini yaptırması için davacıda kaldığını, düğünde takılan 18.000,00 TL'nin ise düğün masrafları için kullanıldığını, çeyizleri teslime hazır olduğunu, ziynet eşyalarının düğünden sonra kuyumcuya emanet edildiğini, taraflar ayrı yaşamaya başladıktan sonra davacının tek başına kuyumcuya giderek ziynetlerin kuyumcudan aldığını böylece ziynet eşyalarının davacının uhdesinde kaldığını beyan ederek tarafların boşanmalarına, davacının nafaka, maddî-manevî tazminat, ziynet eşyası alacağı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanma davası yönünden; tarafların 23.08.2016 tarihinde evlendikleri, aralarında cinsel ilişkinin kurulamadığı, kadının evlenmelerinden yaklaşık 3 ay sonra "bakire" olarak ortak evden ayrıldığı, tarafların ayrı yaşadıkları, bundan sonra bir araya gelerek evlilik birliğini yürütemeyecekleri, evlilik birliğinin fiilen bittiği ayrıca kurulan evlilik birliğinin bundan sonra taraflara ve topluma bir fayda sağlamayacağı tüm dosya kapsamı ve alınan tanık beyanlarıyla da sabit olduğu, kadının erkeğin ailesinden ayrı, bağımsız ve yemek hazırlamak gibi diğer sosyal ihtiyaçlarını aile saadeti ile özgürce karşılayabileceği ortak konutlarında yaşama talebi hakkı olup evlilik süresince taraflar arasında bu durumun gerek erkek gerekse ailesinden dolayı sağlanamadığı, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin raporlarında, tarafların her ikisinin de cinsel ilişkiye girmelerine engel teşkil edecek ruhsal veya anatomik herhangi bir rahatsızlıklarının bulunmadığının bildirildiği, cinsel ilişkiye kadının karşı koyduğunu kabule yeterli dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, gerçekleşen bu duruma göre, cinsel ilişkiyi sağlayamayan erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu kabul edilmesi gerektiği, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği, kadının ziynet alacağı davası yönünden; düğünde takılan ziynet eşyası ve takı paraları Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2013/14221 Esas 2013/19444 Karar sayılı ilamı ile de sabit olduğu üzere, eşler arasında aksine bir anlaşma ya da bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça hangi eşe takılırsa takılsın eşlerden kadına ait sayılacağının belirtildiği, bu fiili karinenin aksini iddia eden bunu kanıtlamakla mükellef olduğu, erkek kendisine ait olduğunu ve/veya söz konusu ziynet eşyalarının evin ihtiyaçları için bozdurulduğunu, harcandığını ispat edemediği gibi, bu şekilde yapılan bir harcamanın erkeği iade borcundan kurtaramayacağı, ancak erkek bunların iade edilmemek üzere kendisine verildiğini ispatla mükellef olacağı, gerek tanık beyanlarından gerekse dosyadaki belgelerden de bu şekilde bir ispatın olmadığı gerekçesiyle, kadının çeyiz eşyası alacağı yönünden ise; kadının çeyiz eşyasına yönelik talebin yargılama devam ederken teslim alındığı gerekçesiyle kadının boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın devam eden yıllarda kararın kesinleşmesi tarihi itibariyle ÜFE oranında arttırılmasına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne, 6 adet 22 ayar toplamda:140 gram bilezik , gramı 420,00 TL'den toplam 58.800,00 TL, 1 adet beşibiryerde altın, 15.375,00 TL, 5 adet tam altın tanesi 3.075,00 TL'den toplam 15.375,00 TL, 34 adet çeyrek altın tanesi 746.00TL'den toplam 25.364,00 TL, beyan edilen ziynet eşyalarının toplam beher değeri fiyatı: 114.914,00 TL'nin aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde toplam 114.914,00 TL'nin 2.000,00 TL sinin dava tarihi olan 24.08.2020 tarihinden, 112.914,00 TL sinin ıslah tarihi olan 24.01.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kocadan alınarak kadına verilmesine, düğün günü takılan 21.000,00 TL nakit paranın dava tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kocadan alınarak, kadına verilmesine, kadının çeyiz eşyasına yönelik talepleri konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, maddî ve manevî tazminat, davacı lehine hükmedilen nafakalar, ziynet ve para alacağı, çeyiz eşyalarına ilişkin davacı lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 23.08.2016 tarihinde evlendikleri, aralarında cinsel ilişkinin kurulamadığı, Adli Tıp raporlarında, tarafların her ikisinin de cinsel ilişkiye girmelerine engel teşkil edecek ruhsal veya anatomik herhangi bir rahatsızlıklarının bulunmadığının tespit edildiği, cinsel ilişkiye kadının karşı koyduğunu kabule yeterli dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, gerçekleşen bu duruma göre, İlk Derece Mahkemesinin cinsel ilişkiyi sağlayamayan, müstakil konut tahsis etmeyip eşini ailesi ile aynı evde yaşatan erkeğin, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu yönündeki kabulünün dosya kapsamına ve toplanan delillere uygun olduğu, kadının boşanma sonucunda en azından erkeğin maddî desteğini yitireceği, mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar göreceği, boşanmaya sebep olan olayların kadının kişilik haklarının ihlali niteliğinde olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminatın şartlarının oluştuğu, kadın yararına hükmedilen tazminat takdiri ve miktarının hakkaniyete uygun olduğu, kadının dava açmakla ayrı yaşamaya hak kazandığı, çalışmadığı, sürekli ve düzenli bir gelirinin bulunmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası takdirinin ve miktarın usul ve yasaya uygun olduğu, davalı erkek vekilinin ziynet alacağına yönelik istinaf talebinin incelemesinde; davacı kadın dava dilekçesinde; nişanda 3.000,00 TL nakit para, düğünde 12 adet toplam da 280 gram bilezik, 5 adet tam altın, 4 adet yarım altın, 34 adet çeyrek altın, 1 adet beşi bir yerde altın, ve yaklaşık 18.000,00 TL nakit para takıldığını, ziynet eşyalarından yalnızca 6 adet bileziğin kendisinde kaldığını, geri kalan ziynet eşyalarının davalı erkek tarafından alındığını iddia ettiği, 24.01.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile kuyumcu raporu ile belirlenen miktar üzerinden talebini ıslah ettiği, erkek ise takılan altınların kadında olduğu savunmasında bulunduğu, dinlenen tanık beyanları ve dosya içeriği ile; varlığı ispat edilen ziynetlerin erkek tarafından alındığı ve iade edilmediğinin sabit olduğu, erkeğin ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere tarafına verildiğini, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığını da ispat edemediği, İlk Derece Mahkemesinin ziynet alacağına yönelik davanın kabulü kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı tarafça cevap dilekçesinde düğünde takılan nakit paranın düğün masrafları için kullanıldığı ikrar edildiğinden kadın düğünde takılan 18.000,00 TL yönünden iddiasını ispatladığı; İlk Derece Mahkemesince düğünde takılan 18.000,00 TL yönünden kabul kararı verilmesinin isabetli olduğu, ancak nişanda takılan 3.000,00 TL yönünden; iddianın ileri sürülüş şekline göre ispat külfetinin kadın üzerinde olduğu, kadın nişanda takılan paranın erkek tarafından alındığını, erkek ise diş tedavisi için kadında bırakıldığını iddia ettiği, toplanan delillere göre; kadın nişanda takılan 3.000,00 TL yönünden iddiasını ispatlayamadığı; nişanda takılan 3.000,00 TL nakit para yönünden talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, davalı vekilinin çeyiz eşyalarına yönelik davacı lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden istinaf talebinin yapılan incelemesinde; taraf vekillerinin 21.01.2022 tarihli karar duruşmasında, çeyiz eşyalarının kadına teslim edildiğini beyan ettikleri, Mahkemece konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, haklılık durumuna göre erkek aleyhine vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle erkek vekilinin takı parası alacağına yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle "Davacının takı parası alacağı talebinin kısmen kabulüne, 18.000,00 TL'nin dava tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak alınarak, davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kısa süren evlilikte kusurları kabul etmediğini, kadının kusurlu olduğunu, ziynetlerin kadında olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen her iki davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının ve ziynet alacağı davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.