"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1540 E., 2023/1449 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Adana 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/693 E., 2021/141 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde; davalı ile 05.03.2003 tarihinde evlendiklerini, ortak bir çocuklarının olduğunu, evlendikten sonra davalının annesi ve 2 çocuğu ile birlikte yaşadığını, kendisine şiddet uyguladığını, 5 yıla kadar her gece alkol aldığını, saygısız davrandığını, hiç değer vermediğini, davalının ailesi ve çocuklarının kendisine kötü davrandıklarını, davalının annesinin ve kardeşinin davalıyı doldurduğunu, kendisine kötü muamelede bulunduğunu, özel hayatının hep sınırlı olduğunu, çocuklar arasında ayrım yapıldığını, ihtiyaçlarının karşılanmadığını, çalışmak istese de çalışmasına izin verilmediğini, davalının oğlu ...'ın üzerine yürüdüğünü davalının buna sessiz kaldığını, evden kovulduğunu , kendine hakaret edildiğini ve evliliklerinin çekilmez hal aldığını bildirerek, boşanmalarına karar verilerek, kendisi ve ortak çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00'er TL den toplamda aylık 2.000,00 TL tedbir-yoksulluk-iştirak nafakası talep ettiğini, maddî ve manevî tazminat talebinde bulunduğunu anlaşılmıştır.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, davalının çocukları ve annesi ile yaşayacağını bildiğini, davalının annesi ve çocuklarını evden kovduğunu, ailesinin evlerine gelemediğini, üvey annelik yaptığını, davalının öğretmen olduğunu, bu nedenle her gece alkol alarak okula gitmesinin mümkün olmadığını, davalının, davacının kızına babalık yaptığını, kendi kızı gibi gördüğünü, davalının annesinin 85 yaşında olduğunu ve davacının ona her türlü kötü muamelede bulunduğunu, davalının oğlu ...'a, davacının hakaretlerde bulunarak ona bıçakla saldırdığını, davacının defalarca ortak konutu terk edip annesinde yaşadığını, her tatile gittiklerinde davacının, davalıyı rezil ederek onu küçük düşürdüğünü, 3 kez Almanya'ya gezmeye davacıyı götürdüğünü, dava dilekçesindeki suçlamaları hiç bir şekilde kabul etmediklerini bu nedenle haksız davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalının annesi ile birlikte yaşadıkları, davalının alkol aldığı, davacının daha önceki evliliğinden olan kızı Sıla'ya karşı ayrım yapıldığı, zaman zaman anneannesi ve teyzesine gittiği, ihtiyaçlarının annesi tarafından değil de teyzesi tarafından karşılandığı, çalışmak istese de çalıştırılmadığı, "sen ne anlarsın ki senin kapasiten yetmez "sen insan değilsin, kes çeneni, senin bildiklerin bu kadar" diyerek küçük düşürüp aşağıladığı sübut bulmuş, davacı kadının ise davalının önceki evliliğinden olan çocukları ve annesi ile yaşayacağını bilmesine rağmen daha sonra onları istemediği ve davcının da davalının çocukları ile kendi çocukları arasında ayrım yaptığı sübut bulmakla yaşanan olaylar nedeniyle evlilik birliğinin sarsıldığı ve boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek ağır kusurlu, kadının da az kusurlu olduğu gerekçesi ile davacının davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun idrak çağında olduğu ve Mahkemede alınan beyanında velâyetinin annesine verilmesini istediği, beyanına itibar edilerek velâyetinin davalı anneye verilmesine, tarafların belirlenen sosyo ekonomik durumu, paranın alım gücü ve hakkaniyet ölçüsünde az kusurlu kadının yoksulluğa düşeceği kanaatiyle yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile, 26.02.2020 tarihli ara kararla bağlanan aylık 350,00 TL tedbir nafakasının aylık 800,00 TL ye arttırılarak kararın kesinleşmesine kadar tedbir, kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, daha önce ödenen bu nafakaların bu nafakadan mahsubuna, fazlaya ilişkin talebin reddine, 26.02.2020 tarihli ara kararla bağlanan aylık 300,00 TL tedbir nafakasının aylık 500,00 TL ye arttırılarak kararın kesinleşmesine kadar tedbir, kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya yönelik talebin reddine karar vermek verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, tazminat ve nafaka miktarlarının fahiş olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, tazminat ve nafaka miktarlarının fahiş olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatın devamı taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusuru olduğunun ispatlanıp ispatlanmadığı, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminat şartları oluşup oluşmadığı, miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 330 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.