"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1491 E., 2023/1459 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Eskişehir 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/976 E., 2022/733 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, müvekkili yararına 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı - davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığının iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "erkeğin durmadan '' sen bu çocuğa bakamıyorsun annem 3 çocuk büyüttü' tarzı psikolojik baskılarına kadının maruz kaldığı, işten çıkınca her gün erkeğin annesine uğramadan müşterek konuta gelemediği, erkeğin kök ailesinden kopamadığı, daha çok annesinin sözü ile hareket ettiği, çocuk bakımında kimi zaman erkeğin annesinden kimi zaman kadının annesinden yardım aldıkları, erkeğin kadına karşı ilgisiz davranmaya başladığı , ekonomik şiddet uyguladığı , evin giderlerini tam olarak karşılamadığı, eksik bıraktığı kadının annesinin maddi destek çıktığı, erkeğin kadına harcaması için 10,00 TL verse hesabını sorduğu, zaten kadının arkadaşları ile dışarı çıkmasından ve alkol almasından erkeğin son zamanlarda rahatsızlık duyduğu, çünkü erkeğin evlendikten sonra kendini gece gezmelerinden geri çektiği, ancak kadının da gizli saklı gitmediği, sosyal medya hesabından gece gezmelerine dair hep paylaşım yaptığı, aynı sosyal çevrenin insanları oldukları için erkeğin ve erkeğin arkadaşlarınında bu durumdan haberdar olduğu, son 2-3 aydır tarafların arasının daha da açıldığı, pek konuşmadıkları, bir gün kadının arkadaşları ile dışarı çıktığı ancak telefonunun kapalı olduğunu fark edince erkeğin nerede diye kadının ailesine ulaştığı, kadının farklı bir adreste bulunduğunu yemek siparişini kart ile yapınca erkeğin fark ettiği ve kadının babasını da arayarak bu adrese arkadaşları ile baskın yapmaya gittikleri, İrem' in kızlı erkekli bir evde bulunduğunu görünce babasının da kızına sinirlendiği o gece kadının baba evine, erkeğin de annesinin evine gittiği, o gece erkeğin ve erkeğin arkadaşları da kadını sıkıştırıp tehdit vari sözlerle bağırıp çağırdıkları, kadının evlilik hayatında erkeği şüpheye düşürecek gizli saklı hal ve hareketleri ile erkeğin güvenini sarstığı, ertesi gün kadının yine ortak konuta gittiği ancak erkeğin annesi evliliğe müdahale ederek ' artık bunlar boşansın' dediği ve erkeğin bir kısım eşyalarını gelip aldığı ve bir daha ortak konuta dönmediği, bu olay sonrası tarafların bir daha bir araya gelmedikleri, toplanan tüm deliller birlikte incelendiğinde eşlerin evliliğin devamında birbirlerinden bekledikleri olumlu davranışları birbirlerine gösteremedikleri, evlilikte güven duygusunun oluşmadığı, yaşanan olaylar akabinde taraf ve taraf ailelerinin birbirlerini suçlayıcı tavır ve davranış içerisine girdikleri, evliliğin devamında da bir fayda görülmediği, tarafların boşanmada eşit kusurlu oldukları ortak çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olması nedeniyle alınan rapor doğrultusunda velayetinin davalı davacı anneye verildiği, kadının çalışmadığı, boşanmayla yoksulluğa düşecek olması ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu da olmadığından, kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedildiği, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve yaşanan enflasyon da dikkate alınarak, ortak çocuk lehine takdir edilen tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği, tarafların boşanmada eşit kusurlu oldukları, eşit kusurlu lehine tazminata hükmedilemeyeceğinden, tarafların her ikisininde maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verildiği gerekçesi ile her iki davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 550,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar, reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, nafakaların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı hükmün usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar, reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davalı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, nafakaların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, nafaka ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı karşı davacı kadın vekilinin tüm, davacı karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Yapılan yargılama ve toplanana delillerden mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında, davalı karşı davacı kadının eşini küçümsediği de sabittir. Bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı - karşı davacı kadın, davacı- karşı davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurludur. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir (TMK m. 175). Ağır kusurlu kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilemez. O halde, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru bulunmamıştır.
4.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı- karşı davalı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, kadının kusurlu eylemlerinin erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davacı- karşı davalı erkek yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
5. Mahkemece alınan sosyal inceleme raporu doğrultusunda 2020 doğumlu ortak çocuk Doruk'un velayet hakkının annesine verilmesine karar verilmiş; erkeğin velayet düzenlemesine ilişkin istinaf başvurusu da bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmiştir. Ne var ki temyiz aşamasında davacı-davalı erkek tarafından ortak çocuğun halen yanında yaşadığı, annesinin Kıbras'ta başka bir erkekle birlikte yaşadığı belirtilerek hali hazırda yanında olan ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Velâyet kamu düzenine ilişkin olup, resen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin dahi göz önünde tutulması gerekir. Velâyetin düzenlenmesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. Bu kapsamda erkeğin iddialarının değerlendirilmesi, tarafların göstermesi halinde delillerinin toplanması ve yeniden velâyet hakkında uzmandan rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar vermek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve erkeğin reddedilen tazminat talepleri ve velayet düzenlemesi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve erkeğin reddedilen tazminat talepleri ve velâyet düzenlemesi yönlerinden davacı karşı davalı erkek yararına BOZULMASINA,
3. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı- karşı davacı kadının tüm, davacı- karşı davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden İrem'e yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde yatıran Hakan'a iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.