"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1340 E., 2023/1380 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/658 E., 2021/394 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne, boşanmanın fer'îlerine, ziynet talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek dava dilekçesinde özetle; kadının kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davada cevap dilekçesinde özetle; kadının iddialarını kabul etmediklerini beyan ederek erkeğin açtığı davanın kabulüne kadının davasının reddine hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın vekili davaya cevap vermemiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen veya bedelleri toplamı olan 58.800,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; tüm dosya kapsamı, Bakırköy 35. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2019/643 Esas 2020/627 Karar sayılı kararı ve bu kararı doğrulayan tanık anlatımlarına göre; kocanın evlilik süresince kadına şiddet uyguladığı, engelli iki çocuğuyla ilgilenmediği ve başka kadınlarla ilişki yaşayarak sadakatsiz davrandığı, davalı-bir.dosya davacısı kadına para vermediği, ekonomik olarak da şiddet uyguladığının anlaşıldığı, bunlara karşı kadının evi ve çocuklarıyla ilgilendiği, eş olarak üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, özellikle son yaşadıklarından sonra kocası ile konuşmayarak kocasının yaptıklarından dolayı onu affetmediğinin anlaşıldığı, tarafların arasında ki geçimsizlikte kocanın tam kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı görülmekle davacının boşanma davasının reddine, bir.dosya davacısının boşanma davasının kabulüne karar vermek gerektiği, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve çocuklar için iştirak nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile; asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve Bilal'in velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 700,00 TL yoksulluk nafakasına ve kadın yararına 25.000,00 TL manevî tazminata, ziynet talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespiti, asıl davanın reddi, birleşen davanın kabulü, iştirak ve yoksulluk nafakası, manevî tazminat ile ziynet alacağı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen manevî tazminat miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan inceleme sonucu; davacı-davalı erkeğin evlilik süresince kadına şiddet uyguladığı, engelli iki çocuğuyla ilgilenmediği ve başka kadınlarla ilişki yaşayarak sadakatsiz davrandığı, davalı-davacı kadına para vermediği, ekonomik olarak da şiddet uyguladığı, davalı-davacı kadının da davacı-davalı ile 6 yıldır konuşmadığı anlaşılmakla, evlilik birliğinin sona ermesinde davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu anlaşıldığı, bu bakımdan davacı-davalının kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulü ile gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine karar vermek gerektiği, yine 4721 sayılı Kanunu'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası şartları gerçekleşmesine rağmen, asıl davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı bu nedenle davacı-davalının asıl davanın reddine yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının buna ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar vermek gerektiği, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası koşulları oluştuğundan, birleşen davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğu, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, çocukların ihtiyaçları, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşmesi, kişilik haklarının ihlal edilmesi karşısında, ortak çocuklar lehine iştirak nafakasına, kadın lehine yoksulluk nafakası ile manevî tazminata karar verilmesinde yanlışlık bulunmadığı gibi yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası miktarları hakkaniyete uygun olduğu, ancak manevî tazminat miktarının az olduğu, ayrıca ortak çocuk 10.09.2005 doğumlu ...'ın 10.09.2023 tarihinde ergin olduğu, ergin olduğu tarih itibariyle tedbir nafakası kendiliğinden kalktığı, iştirak nafakasının da konusuz kaldığı gerekçesiyle davacı-davalının kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, davacı-davalının asıl davanın reddine yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının buna ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk 10.09.2005 doğumlu ... lehine tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla dava tarihinden geçerli olmak ve ergin olduğu 10.09.2023 tarihine kadar devam etmek üzere aylık 300,00 TL tedbir nafakasına konusuz kalan iştirak nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına takdiren 50.000,00 TL manevî tazminata, davacı-davalının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kadına yüklenen kusuru kabul etmediklerini, ayrıca kusuru kabul etmemekle birlikte erkeğin af göstergesinde bulunması nedeniyle dava açma hakkının bulunmadığını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak kusurun kimden kaynaklandığı, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kadına yüklenen kusurun, erkeğin boşanma davasının kabulünün dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ncı ve 166 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda; İlk Derece Mahkemesince erkeğin evlilik süresince kadına şiddet uyguladığı, engelli iki çocuğuyla ilgilenmediği ve başka kadınlarla ilişki yaşayarak sadakatsiz davrandığı, davalı-davacı kadına para vermediği, ekonomik olarak da şiddet uyguladığı, bunlara karşı kadının evi ve çocuklarıyla ilgilendiği, eş olarak üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, özellikle son yaşadıklarından sonra erkek ile konuşmayarak erkeğin yaptıklarından dolayı onu affetmediğinin anlaşıldığı, tarafların arasında ki geçimsizlikte kocanın tam kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı belirtilerek erkeğin boşanma davasının reddine, kadının boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; erkeğin belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışları karşısında davalı-davacı kadının da davacı-davalı erkek ile 6 yıldır konuşmadığı anlaşılmakla evlilik birliğinin sona ermesinde davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine ve asıl davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmiş, bu karara karşı davalı-davacı kadın tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur.
2.Somut olayda; toplanan delillerden, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalı-davacı kadına, davacı-davalı erkek ile 6 yıldır konuşmadığı kusurunun yüklenerek evlilik birliğinin sona ermesinde davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının da az kusurlu olduğuna karar verilmiş ise de erkeğin eylemleri karşısında kadının eşi ile konuşmamasının tepkisel nitelikte olduğu ve kadına bu eylemin kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusuru bulunmadığının kabulü gerekir. Hal böyleyken erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de kadının davasında verilen boşanma hükmü kesinleştiğinden erkeğin boşanma davası konusuz hale gelmiş olup erkeğin boşanma davasının esası hakkında "konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" dair karar vermek ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretini, dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumları dikkate alınarak, tayin ve takdir etmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin asıl davası yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.