Logo

2. Hukuk Dairesi2023/938 E. 2024/5930 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, kadının delillerinin geç sunulması nedeniyle reddine karar verilen boşanma talebi ve erkeğin zinaya dayalı boşanma talebinin hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin kararlara karşı yapılan temyiz başvurularının değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının zina eyleminin süreklilik arz etmesi ve erkeğin yasal süre içerisinde boşanma davası açmış olması nedeniyle, erkeğin zinaya dayalı boşanma talebinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, kadının geçerli bir mazereti olmaksızın delillerini süresinde sunmaması nedeniyle kendi boşanma talebinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2504 E., 2022/1574 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/158 E., 2020/246 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı-davalı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.09.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davacı-davalı ... vekili Avukat ... ile karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen gönde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, müvekkiline evlilik birliği boyunca tehdit ve hakaret içerikli onur kırıcı söz ve davranışlarda bulunduğunu, müvekkilin bu süreçte psikolojik tedavi gördüğünü, müvekkilinin hem maddi hem de manevi anlamda çok yıprandığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 40.000,00 TL maddi ve 300.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının zina yaptığını ayrıca davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiğini belirterek tarafların zina hukuki sebebiyle, olmadığı taktirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin babaya verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 500.000,00 TL maddi ve 500.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadın vekilinin kesin süre içinde delillerini bildirmediği, iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle kadının davasının reddine, erkeğin dinlenen tanığını davacı-davalı ... ile eşini aynı yatakta uygunsuz şekilde yakaladığını ve davacıyı 2017 yılının Şubat ayında haberdar ettiğini beyan ettiği, toplanan delillerden özellikle İstanbul Anadolu 19. Aile Mahkemesine ait 2017/122-444 E.K. sayılı keza İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2017/92 Esas sayılı dosya içeriği ve HTS kayıtları ile desteklenen tanık anlatımından kadının zina eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle erkeğin birleşen davasının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, erkeğin 166 ncı maddeye dayalı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk 15.04.2001 doğumlu İrem Naz yargılama aşamasında ergin olmakla velayeti konusunda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk Kıvanç Can'ın velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, tarafların leyh ve aleyhlerine tedbiren nafaka tayin ve takdirine yer olmadığına, erkek lehine 15.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka aykırı olduğunu, delil dilekçesinin süresinde sunulduğunu, delil dilekçesi ekinde sağlık raporu olmasına rağmen vekaletin ortak vekalet olması ve dilekçenin UYAP sisteminden gönderilmesi nedeni ile Mahkeme gerekçesinde esas alınmadığının belirtildiğini, vekaletnamede SSK'lı çalışanının bulunmasının mazeretinin geçerli olmayacağı anlamına gelmeyeceğini, delil dilekçesi geçerli sayılarak tanıkların beyanlarının da değerlendirilmesi gerekir iken tanık beyanlarının esasa gerekçe alınmamasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, dava dilekçesinin 4. maddesinde bahse konu e-maillerin içeriğinin yazıldığını, davalı-davacı tarafından verilen 04.12.2017 tarihli cevap dilekçesinde e-maillerin içeriğine cevap verilmiş olduğu ve bu cevapta davalı-davacı tarafından cevap dilekçesinin 8. maddesinde "ilişki yaşadığını öğrendikten sonra davacının dava dilekçesinde belirttiği mesajları göndermiştir." şeklinde cevabı ile e-maillerin kendisi tarafından gönderilmiş olduğunun kabul edildiğini, bu durum değerlendirildiğinde dahi şiddetli geçimsizlik nedeni ile açılan davanın süresinde delil listesi verilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, sundukları delillerde erkeğin kusurlu olduğunun ispatlandığını, erkeğin 11.04.2017 tarihli cevap dilekçesin 7. maddesinde kendisinin aldatıldığını 2017 Ocak ayında öğrendiğini belirttiğini, ancak davanın 08.08.2017 tarihinde hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, Mahkemece zinayı erkeğin 2017 yılı Şubat ayında öğrendiği belirtilerek, süresinde açıldığı kanaatine varılmasının da hukuka aykırı olduğunu, öncelikle zina nedeni ile boşanma davasının hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca erkeğin zinayı ispatlayamadığını, müvekkilinin eşinin bilgisi dahilinde Dubai’ye iş arkadaşı olan doktor ... ile gittiğini, zina iddiasını kabul etmediklerini, dava açılana kadar müvekkili ile beraber yaşadığı ve zina olsa dahi erkeğin müvekkilini affetmiş sayıldığını, gerekçeye esas alınan delillerin zinayı kanıtlamaya yeterli olmadığını, tanık ...'in yalan beyanda bulunduğunu ayrıca müvekkili tarafından açılan iftira nedeniyle tazminat davasında müvekkiline tazminat ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle müvekkili ile husumetli olduğunu, zina davasının reddi gerektiğini, müvekkili aleyhine hükmedilen maddi ve manevi tazminatı kabul etmediklerini, müvekkili lehine maddi ve manevi tazminata karar verilmesi gerektiğini, iştirak nafakası miktarının da çok düşük olduğunu ileri sürerek; asıl davanın reddi, birleşen davanın zina nedeniyle kabulü, iştirak nafakasının miktarı, tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin 05.06.2018 tarihli duruşmasında taraflara delillerini ve tanıklarını bildirmek üzere iki haftalık kesin süre verildiği, kadın vekilinin 21.06.2018 tarihinde süresinden sonra delil listesi sunarak tanıklarını bildirdiği, her ne kadar kadın vekili tarafından 19.06.2018 tarihinden 22.06.2018 tarihine kadar raporlu olduğuna ilişkin sağlık raporu sunulmuş ise de, kadın tarafından Av. ... ile Av. ...'e ortak vekalet verildiği anlaşılmakla, diğer vekil Av. ...'in delil listesini sunma imkanının bulunması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince kadın vekili tarafından sunulan 21.06.2017 tarihli delil listesinin süresinde olmadığına ilişkin tespitinin doğru olduğu, bu nedenle sunduğu delillerin ve dinlenen kadın tanıklarının beyanlarının hükme esas alınmaması ve diğer delillerin toplanmamasının hukuka uygun olduğu, bu itibarla kadın davasını ispatlayamadığından asıl davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olduğu, erkek vekilinin birleşen dava dilekçesinde, müvekkilinin zinayı 2017 yılı başında, kadın tarafından açılan asıl davaya cevap dilekçesinde ise 2017 yılı Ocak ayında tanık Aslıhan Yıldırım'ın kendisini araması ile öğrendiğini beyan ettiği, tanık Aslıhan'ın beyanında erkeği Şubat 2017'de aradığını beyan ettiği, erkek tarafından birleşen davanın ise 08.08.2017 tarihinde açıldığı, İlk Derece Mahkemesince davacı- davalı kadın ile aralarında husumet bulunan erkek tanığı Aslıhan'ın beyanlarına itibar ederek, erkeğin zinayı Şubat 2017 tarihinde öğrendiği ve davanın hak düşürücü sürede açıldığının kabul edilmesinin doğru görülmediği, davanın altı aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle kadının birleşen davada zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile Mahkeme kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, erkeğin zina nedeniyle boşanma talebinin hak düşürücü süre nedeniyle reddine, erkeğin terditli talebi olan 166 ncı maddenin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma talebi hakkında değerlendirme yapılması gerektiğine, evlilik birliğinin sona ermesinde kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışta bulunduğu, böylelikle kadının tam kusurlu, erkeğin kusursuz olduğu gerekçesiyle erkeğin birleşen davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının maddi ve manevi tazminata karar verilmesini talep etmesine rağmen bu talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği gerekçesiyle kadının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile tam kusurlu olduğundan kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk Kıvanç Can'ın velayetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, erkek lehine 15.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata, kadının diğer istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl davanın reddi, birleşen davanın kabulü, iştirak nafakasının miktarı, tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının zina hukuki sebebine dayalı olarak kabul edilmemesi, tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı boşanma davasında kadının delillerinin kesin sürede sunulmadığı gerekçesiyle dikkate alınmamasının hukuka uygun olup olmadığı, erkeğin zinaya dayalı davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, iştirak nafakası ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Davacı-davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelemesinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı-davalı kadının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesince, erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmişse de; dosya kapsamı ve davalı-davacı tanığı Asuman'ın beyanlarından kadının dava dışı Erkan isimli erkekle ilişkisinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Temadi eden eylemlerde hak düşürücü süre son eylemin bittiği tarihten itibaren başlar. Kadının eyleminin devamlılık gösterdiği ve erkek tarafından yasal süresi içerisinde zina hukuksal nedenine dayalı davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu hale göre Mahkemece davanın kabulü koşullarının oluştuğu gözetilmeden erkeğin asıl talebi olan 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin reddedilen zinaya dayalı boşanma davası yönünden erkek yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre erkeğin boşanma davası ve fer'îleri yönünden yeniden hüküm kurulması gerekli hale geldiğinden erkeğin boşanma davası ve fer'îlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

2.Davacı-davalı kadın vekilinin reddedilen kendi boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının reddedilen boşanma davası yönünden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Asuman'a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Mümtaz'a geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.