"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/863 E., 2023/1289 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 15. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/813 E., 2023/245 K.
Taraflar arasındaki tanımanın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının evlilik dışı birlikteliğinden olan ... ve ... 'u usule aykırı tanıma yolu ile tanıdığını, aralarında soy bağı ilişkisi kurulduğunu, davalı anne ...'in davacıya evlilik dışı birliktelikten olan çocukları nüfusuna kaydettirmesi için psikolojik baskı uyguladığını, davacı, çocukların biyolojik babası olmadığı hususunda kuvvetli şüphe duyduğunu, çocuklar ile müvekkilinin DNA testlerinin yaptırılarak bu şüphenin giderilmesi ile müvekkilin biyolojik baba olmadığının ortaya çıkartılmasını ve soy bağının reddedilmesini karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, hak düşürücü sürenin resen dikkate alınması gerektiğini, ayrıca davalıların hak düşürücü süre yönünden usulü bir itirazlarının olmadığını, davacının, davalıların babaları oldukları hususunda DNA testi yapılması için gereken kan örneklerini vermeye hazır olduklarını, Adli Tıp Kurumun'dan alınarak DNA testi ile bu durumu açıklığa kavuşturacaklarını, elde edilecek bulguya göre davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılar ...' ın 20.11.2002 yılında Kırıkkale .... Noterliği resmi senediyle, ...'ı ise 26.04.2005 yılında yine Kırıkkale ....Noterliği resmi senediyle tanındıklarını, tanımanın iptaline ilişkin işbu davanın 28.11.2022 tarihi itibariyle açtığı, yasanın aradığı bir yıllık ve beş yıllık hak düşürücü sürelerin geçtiği, davacının yanılma nedeniyle tanıma iptali isteminde beyanlarında belirtilen kuşkuları ve söylentilerin iptal sebebi olarak gösterildiği, aynı yönde daha önce de duyumları ve kuşkuları olduğu, ancak dava açmadığı, bu yönde dosya delil de bildirmediği, tescil tarihinden itibaren bu yana aradan çok uzun bir süre geçmesine rağmen dava açılmasındaki gecikmeyi haklı kılacak sebep bulunup bulunmadığına ilişkin başka bir iddia veya savunma da öne sürülmediği, ayrıca davacının davaya konu çocuğun kendisinden olmadığını sonradan öğrendiği beyanının samimi görülmediği, ben zaten şüpheleniyordum şeklindeki ifadesinin ise bu hususu desteklendiğini göstermekte olduğu, bu itibar ve kabul ile; davacının tanıman iptaline ilişkin davasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun)'un 300 üncü maddesinin 1 inci fıkrası hükmü uyarınca düzenlenen hak düşürücü süresi sonrasında açıldığı gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;tanımanın usule uygun şekilde yapılmadığını, çocukların babanın soyadına değil annenin kızlık soyadına kaydedildiğini, davanın soybağının reddi davası olarak nitelendirilmesi gerekirken tanımanın iptali davası olarak tanif edilmesi ve buna ilişkin sürenin uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, tanımanın iptalini değil, çocukların soybağının davacıya ait olmadığını iddia ederek dava açtıklarını, dava tanımanın iptali olarak nitelendirilse dahi, tanımanın usule aykırı olup olmadığının araştırılmadığını, tanımada annenin rızasının alınmadığını, davacının tek taraflı irade beyanıyla tanıma senedinin usule aykırı olarak hazırlandığını, Anayasa Mahkemesi'nin 2008/30 Esas, 2009/96 Karar sayılı kararında da kişinin genetik biyolojik kökeni kendisine ait olmayan çocuğu reddetme hakkının en temel haklardan olduğunun belirtildiğini, soybağının reddi davasındaki "her halde 5 yıl" ibaresi ile tanımanın iptali davasındaki "her halde 5 yıl" ibaresinin aynı şekilde kişilik haklarını engellediğini, tanımanın iptali davasındaki 5 yıllık hak düşürücü süre yönünden Anayasa Mahkemesi'ne iptal istemiyle başvurmak gerektiğini beyanla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, gerekli görülmesi halinde Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusu yapılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, davanın reddi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tanımanın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 300 üncü maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.