"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1025 E., 2023/1297 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/654 E., 2021/180 K.
Taraflar arasındaki Boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün kısmen kaldırılmasına, davalı kadın vekilinin sair, davacı erkek vekilinin tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından ve davacı erkek vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; kadın ile görücü usulü evlendiğini, kendisinin eğitimini Avrupa'da gerçekleştirip kadının ise tamamen muhafazakar-radikal Müslüman aile yapısında yetiştiğini, taraflar arasındaki en büyük geçimsizliğin bundan kaynaklandığını, kendisinin aile yapısı da muhafazakar olsa da kendisinin ailesinden bağımsız bir birey olup farklı bir yaşam tazı benimsediğini, eşinin ailesi tarafından kendilerine uygun olarak seçildiğini, davalı eşe bir türlü ısınamadığını, davalının evlilik birliğinden kaynaklanan sorunları kendi ailesine söylediğini, annesinin de bulunduğu ortamlara kadın günlerinde dedikodu malzemesi yaptığını, evlilik birliğin devam etmesi için davalının ailesinin kendisine "sizin üzerinizde nazar var, ondan ısınamıyorsunuz birbirinize, bizim şeyhimize gidelim sizi bir okuyup üflesin daha sonra herşey düzelir" şeklinde telkinlerde bulunduklarını, kendisi bu tarz şeylere inanmasa da karşı tarafın gönlünü yapmak için kabul ettiğini ve davalının ailesinin bağlı olduğu tarikata giderek şeyhe göründüklerini, ancak orada daha da işlerin çığırından çıkarak hiç inanmadığı şeyleri yapmak zorunda bırakıldığını, evliliğini kurtarmak isterken daha da uzaklaşması üzerine psikolojik destek almaya başladığını, almış olduğu psikolojik destek neticesinde kendisinde "hayır diyememe" hastalığı olduğunu öğrendiğini ve anne babasına da hayır diyemediği için görücü usulü davalı ile evlenmeyi kabul ettiğini, kadının 2017 Ocak ayında kendi ailesinin yanına gittiğini ve orada kaldığını, yaklaşık 2,5 yıldan beri erkek ile kadının ayrı yaşadıklarını, bu 2,5 yıllık süre zarfında kadın ile sadece iki kere yüz yüze görüştüklerini onun dışında iletişim kurmadıklarını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ile kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; dava dilekçesinde boşanmaya sebep olacak somut bir vakıa ortaya konulmadığını, kadının erkeğin talebi nedeniyle ailenini yanına döndüğünü, erkeğin "psikolojik sorunlarım var, sen ailenin yanına dön, ben de tedavi olayım, sonra dönersiniz" diyerek kadını gönderdiğini, kadının çocuğu için erkeğin her türlü psikolojik gel gitlerine rağmen evlilik birliğinin devam ettirmek için çabaladığını, erkeğin eve çok geç geldiğini, dava dilekçesinde bahsedilen nazar konusunun erkeğin ailesinin kendi oğullarına olan güvensizlikleri nedeniyle ortaya çıkan bir talep olduğunu ve kadının ve ailesinin de bu talebe karşı çıkmadıklarını, erkeğin 31.12.2016 sabahı kadının askerden izne gelen kardeşi ...' u ziyaret etmek üzere kadının ailesinin Başakşehir' de bulunan evine bıraktığını, kendisinin de akşam ailesiyle ziyarete geleceğini belirttiğini ancak davacının o günden sonra bir daha hiç kadını eve geri çağırmadığı, almak üzere ailesinin evine de gitmediğini, erkeğin eşinden ve çocuğundan sürekli kaçtığını, hem maddî nem manevî olarak ailesiyle hiç ilgilenmediğini, eşlerin ayrılık sonrası hiç bir araya gelmediklerini savunarak davanın reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasına, kararın kesinleşmesi halinde nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, davalı kadın lehine aylık 4.000,00 TL tedbir nafakasına, kararın kesinleşmesi halinde nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, nafakaların her yıl yeniden değerleme oranında artırılmasına karar verilmesini, 500.000,00 TL maddî tazminat ile 250.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilemesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkek tanıklarının tarafların evlilikleri sürecinde aralarındaki uyumsuzluk ve geçimsizliğe ilişkin bizzat şahit oldukları bir husus olmadığı gibi davacıdan duydukları kadarıyla aktarımda bulundukları, dinlenen tanık beyanlarından davalı kadına atfı kabil kusur bulunmadığı, erkeğin kadını ailesinin yanında, özel ve önemli günlerde yalnız bıraktığı, ailesinin yanına bırakıp eşinin ailesinin evine gitmediği, kadının erkek kardeşin askerden geldiğinde dahi davalı kadını ve çocuğunu eşinin ailesinin evine kapıdan bırakarak ayrıldığı ve o zamandan bu yana bir araya gelmedikleri ve davacının yeniden bir araya gelme hususunda girişiminin bulunmadığı, taraflar arasında ortak çocuk henüz bir buçuk yaşlarındayken erkeğin, kadına aşık olmadığını bu konuda kadının bir kusuru olmadığını ancak ...'yi götürmelerini istediğini söylemesine rağmen kadının ağlamaklı bir şekilde duruma sessiz kaldığı, bu olaydan sonra evliliğin bir süre daha devam ettiği, bu durum af kapsamında kalsa da davalı kadının maruz kaldığı durumun psikolojisini olumsuz etkilediği, tarafları görücü usulü evlenmeye zorlayacak bir husus olmadığı, tarafların ayrı yaşamasında kadına atfedilecek kusur bulunmadığı, erkeğin bir eş ve baba olarak vazifelerinde ihmalkar tutum sergilediği, eşini ve çocuğunu ilgi ve sevgiden mahrum bıraktığı, eşi ile birlikte dışarıda birlikte vakit geçirmediği, eşi ve çocuğunu sıklıkla kadının ailesinin yanına bıraktığı, erkek, evliliğin devamı için kadının ailesinin kendilerini hocaya götürdüklerini iddia etse de erkeğin, kadının amcasına Konya'da bulunan bir hocaya gitmeyi teklif ederek bahsi geçen hoca ile görüşüp kendisine iyi geldiğini söylediği ancak kısa bir süre sonra yine eskisi gibi hissettiğini söylediği hatta uçak biletlerini de kendisinin aldığı hususu ve kadının babasının beyanları gereği itibar edilmediği gerekçesi ile davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin tedbiren anneye verilmesine, baba ile tedbiren kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 750,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 1.250,00 TL 'ye çıkartılmasına, aylık 1.250,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına süresinde davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün, kusur belirlemesi, davanın reddi, hükmedilen tedbir nafakaları miktarı bakımından kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir .
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir nafakaları miktarı, manevî tazminat talebinin reddi bakımından kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk derece mahkemesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının doğru ve maddî gerçeğe uygun olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davalı kadın ve ortak çocuğun ihtiyaçları gereği hükmedilen tedbir nafakası miktarının az olduğu, gerekçesi kadının istinaf başvurusunun kabulü ile tedbir nafakaları bakımından hükmün kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisine, kadın ve çocuk yararına aylık 2.000,00'er TL tedbir nafakasına, kadının sair, erkeğin tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili ve katılma yoluyla davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün kusur belirlemesi, davanın reddi, tedbir nafakaları bakımından bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün tedbir nafakaları miktarları bakımından bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir .
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadıığı, bulunması halinde bulunan geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, davanın reddi kararının isabetli olup olmadığı tedbir nafakası koşul ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı,166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci, 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.