Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9582 E. 2024/6072 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, buna bağlı olarak maddi ve manevi tazminat ile iştirak nafakası taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, erkeğin eşini ve çocuğunu ihmal etmesi, maddi ihtiyaçlarını karşılamaması gibi davranışlarının kadının ailesiyle görüşmeyi reddetmesinden daha ağır kusurlu olduğu, bu nedenle kadının daha az kusurlu kabul edilerek lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği ve çocuğun ihtiyaçları gözetilerek daha yüksek iştirak nafakası belirlenmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2896 E., 2023/1594 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: İskenderun 2. Aile Mahkemesi (Birleşen İskenderun 1.Aile Mahk. 2018/894 E., 2019/511 K. sayılı dosyası)

SAYISI : 2018/416 E., 2021/655 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen boşanma davalarının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli para istemek ve kredi çektirmek gibi davranışlarda bulunduğunu, erkeğin yurt dışı öğretmenliği yaptığını, Ekim 2014 tarihinde İsviçre'ye gittiğini, sonrasında kadının da yanına gittiğini, orada birlikte yaşamaya başladıklarını, erkeğin sürekli içki içtiğini, her gün kumar oynadığını, tehdit ve hakaret ettiğini, hamile olan kadını doktora dahi götürmediğini, Türkiye'ye dönen kadının bebeğini kaybettiğini, erkeğin bu süreçte kadının yanında olmadığını, sonraki süreçte 2015 yılı Ağustos ayında erkeğin Türkiye'ye döndüğünü ve bir müddet Türkiye'de kaldığını, kadının yeniden hamile kaldığını, görevi ile ilgili tekrar İsviçre'ye giden erkeğin Aralık ayı 2015 tarihinde Türkiye'ye kısa bir tatile geldiğini, kadının yanına uğramadığını, kadını ve bebeği hiç arayıp sormadığını, çocuğuna bakmadığını iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin yurt dışında öğretmen olarak göreve başladığını, kadının da yanına gittiğini, kadının hamile kaldığını, evde sürekli huzursuzluk çıkardığını, erkeğe şiddet uyguladığını, 2015 yılı haziran ayında kadının Türkiye'ye döndüğünü, erkeğin de 2015 Ağustos ayında kadının yanına geldiğini ve Hatay'da evlilik birliğini bir süre sürdürdüklerini, kadının erkeğin ailesi ile görüşmediğini ve eve kabul etmediğini, hakaret ettiğini, erkeğin görev icabı tekrar İsviçre'ye gittiğini, 2015 Ağustos ayından önceki olayların af niteliğinde olduğunu, bu tarihten sonrasına ilişkin olayların ileri sürülmediğini iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller, dinlenilen görgüye dayalı tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamı gereğince; tarafların tekrar bir araya gelip Hatay'da(Antakya) ev tutup yaşamaya başlamalarının birbirlerini af niteliği taşıdığı ve daha önce yaşanan ve ispat edilen olayların kusur olarak değerlendirilemeyeceği ancak erkeğin kadını, tekrar bir araya gelip Hatay'da(Antakya) yaşamaya başladıktan sonraki süreçte de yalnız bıraktığı ve hem kadını hem de çocuğu arayıp sormadığının, kadının ise erkeğin ailesi ile görüşmek istemediği ve ailesini eve kabul etmediğinin dosya kapsamı ile tespit edildiği, ispat edilen olaylar gözetildiğinde; kadının ve erkeğin evlilik birliğinin kendilerine yüklediği yükümlülüklere aykırı davranarak evlilik birliği içinde eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile asıl ve birleşen boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 600,00 TL tedbir ve aylık 850,00 TL iştirak nafakasına, yasal koşulları oluşmadığından kadının ve erkeğin tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların Antakya'da ev tutarak bir araya gelmediklerini, barışma söz konusu olmadığını, kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını belirterek; kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakası miktarları, reddedilen tazminatlar, birleşen davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kesin süre içerisinde dinletilmeyen tanık A.Ş.'in beyanlarının hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, reddedilen tazminatlar, iştirak nafakası ile velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle;istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakası miktarları, reddedilen tazminatlar, birleşen davanın kabulü yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle;istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, reddedilen tazminatlar, iştirak nafakası ile velâyet yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesine bağlı olarak erkek ve kadın yararına maddî ve manevî tazminatın, çocuk yararına iştirak nafakasının yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, asıl ve birleşen boşanma davasının kabulünün usul ve yasaya uygun olup olmadığı, çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı,velâyet düzenlemesinin çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi,182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 inci ve 329, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve tarafların tazminat taleplerinin eşit kusur nedeniyle ayrı ayrı reddine karar verilmiş, karar taraflarca istinaf edilmekle Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf itirazları ayrı ayrı esastan reddedilmiştir. Hüküm yukarıda gösterildiği şekilde temyiz edilmiştir. Her ne kadar Mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle hüküm verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, İlk Derece Mahkemesince erkeğin kabul edilen kusurlu davranışlarının yanında ayrıca müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığı tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Hal böyle iken Mahkemece tarafların belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlarına göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tekrar bir araya gelip Hatay'da (Antakya) yaşamaya başladıktan sonraki süreçte de eşini yalnız bırakan ve hem kadını hemde çocuğu arayıp sormayan, çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamayan erkeğin ağır, erkeğin ailesi ile görüşmek istemeyen ve ailesini eve kabul etmeyen kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı- davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davacı- davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat, iştirak nafakası miktarı yönünden kadın yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararınınkusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat, iştirak nafakası miktarı yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Nihal'e iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Neşet'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2024 tarihinde oy birliği ile birlikte karar verildi.