Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9583 E. 2024/7416 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, velayet, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillere, uygulanması gereken hukuk kurallarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1606 E., 2023/1509 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/151 E., 2021/92 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin aşırı kıskanç olduğu, sürekli aldattığı, evi terk ettiği, tarafların karı-koca ilişkilerinin kalmadığı, sürekli hakaret ettiği, hayatını sınırladığı, anlaşmalı boşanma konusunda baskı yaptığı, şubat ayında eve döndüğü, bu bir oyundu, seni hayatımda istemiyorum, bu daha yapacaklarımın başlangıcı dediği ve 11.02.2019 tarihinde evden kovması nedeniyle annesinin yanında yaşamaya başladığı, zaman zaman bir araya geldiklerinde karı-koca ilişkisinin bittiği, birlikte bir nişana gittiklerini burada başkalarının yanın da küçük düşürdüğünü ve yine kadının sinir krizi geçirdiğini ve intihar girişiminde bulunduğu, zaman zaman eve geldiğinde de müvekkiline hakaret ve tehditler savurduğu, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı vakalarını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL 'er tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 'er TL maddî ve manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; kadının başka erkekle telefonda görüştüğünü, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, psikolojik rahatsızlığının olduğu ve intihara teşebbüs ettiğini, kadının aşırı kıskanç olduğunu ileri sürerek tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 50.000,00 'er TL maddî ve manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlar sergilediği, kadının 13.02.2018 tarihli karakol tutanağında bu nedenle intihar etmiş olduğu yönünde ifade verdiği ve erkeğin kadına şiddet uygulamış olduğu, ortak çocuklardan ...'ın SİR'deki psikolog ile yapılan görüşmesinde şiddet olayını anlatmış olduğu; kadının da sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmış olduğu, bu hususun davacının telefon kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde doğrulanmış olduğu; tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde evliliği bu hale gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, ortak çocukların anne yanında bulunması, SİR'deki tespitler, çocukların kişilik gelişiminde ve sağlıklı bir kimlik bilinci edinmelerinde anne babanın rolünün önemli olması, keza çocuğunda ebeveyn ayrılığının yarattığı olumsuz sonuçlardan daha az etkilenebileceği hususu karşısında ortak çocukların velayetinin anneye verilmesi gerektiği, kadının bir şirkette çalışması asgari ücret alıyor olması ve tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının birbirine yakın olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine, çocuklarla baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 200,00'er TL tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra ayrı ayrı iştirak nafakası olarak devamına, tarafların maddî ve manevî tazminat ile kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin kusurlu olduğunu, kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, babanın annesine şiddetine maruz kalan çocukların baba ile görüşmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, baba ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişki, iştirak nafakası miktarları, yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; boşanmayı istinaf konusu etmediklerini, kadının kusurlu olduğunu, miktarların fazla olduğunu, velayetlerin babaya verilmesi gerektiğini, tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, velâyet, tazminat taleplerinin reddi, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının ... isimli kişi ile olağan üstünde sayıda ve saatte telefon görüşmesinin olduğu, kadının bu eyleminin sadakat yükümlülüğünü ihlal değil güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, erkeğin ise başka kadınla ilişkisinin olduğu, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, kadının tanığı Sevim'in " davalı davacıya anlaşmalı boşanalım dedi. Kızım da kabul etmedi, böyle olunca da davalı ben sana yapacağımı biliyorum dedi" şeklindeki beyanları karşısında erkeğin kadına anlaşmalı boşanma konusunda baskı yaptığı, şiddet uyguladığı, kadının az erkeğin ise ağır kusurlu olduğu, kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerektiği, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre çocukların ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakasının az olduğu, toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı, UYAP üzerinden alınan SGK kayıtlarından kadının herhangi bir gelirinin bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerektiği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinde ve baba ile kişisel ilişki düzenlenmesinde, davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle erkek aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, iştirak nafakalarının miktarı, yoksulluk ve tazminat talepleri yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuklar için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadının kusurunun sadakatsizlik olduğunu, ortaya çıkan maddi gerçek neticesinde ve ortak çocukların üstün menfaatleri gereğince velâyetlerinin babaya verilmesi gerektiğini, çocukların yanlı beyanda bulunduklarını, erkeğin şirketinin iflas ettiğini, hem kendi şahsi borçları ve hem de şirketin borçlarından dolayı zor durumlar yaşadıklarını, erkeğin maddî destek programı kapsamında yardım parası aldığını, aylık asgari tutarda sayılabilecek bir gelirinin olmadığını, kadının kaldığı ev için kira ödemediğini, işçi olarak çalışıp asgari ücret aldığını, kadının boşanma neticesinde yoksulluğa düşmeyeceği, hükmedilen iştirak nafakaların ise erkeğin ödeme gücünü aştığını ileri sürerek kusur belirlemesi, velâyetler, iştirak ve yoksulluk nafakaları, kadın için hükmedilen tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, velâyet, iştirak nafakaları, yoksulluk nafakası ve kadın için hükmedilen tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.