"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1240 E., 2023/1188 K.
DAVA TARİHİ : 18.06.2018- 05.01.2018
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının reddedilen tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri yönlerinden kısmen bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; erkeğin ağır kusurlu olduğunun tespiti ile kadın için tazminat ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı erkeğin evlilik kurumuna aykırı tutum ve davaranışlarda bulunduğunu, müvekkiline karşı iğneleyici ve alaycı konuştuğunu, hakaret ettiğini, fiziksel şiddet girişimlerinde bulunmayı alışkanlık haline getirdiğini, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, bir eşin göstermesi gereken sevecenliği göstermediğini, sürekli geçimsiz davrandığını ve gereksiz kıskançlıklar gösterdiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı kadın vekili bozma sonrası verdiği 27.09.2023 tarihli ıslah dilekçesi ile; değişen ekonomik koşullar ve enflasyon karşısında, dava dilekçelerinde talep ettikleri nafaka ve tazminat taleplerinin artırılmasını, 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata, aylık 6.000,00 TL yoksulluk nafakası ve aylık 6.000,00 TL iştirak nafakasına, yoksulluk ve iştirak nafakasının her yıl başında ÜFE oranında ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde; kusurlu tarafın davacı taraf olduğunu, davacı kadın eşin vajinismus hastası olmasına ve iki yıl boyunca cinsel birliktelik olmamasına rağmen müvekkilinin ona karşı hoşgörülü olduğunu, iki yıldır yatak odasında yatmadığını karşı tarafın ilk yıllardan itibaren müvekkilinin ailesiyle sorunlar çıkardığını, müşterek çocuğu da müvekkiline karşı doldurarak soğuttuğunu, müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını ve hakaretler ettiğini, evi terk ettiğini savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına, müvekkili lehine 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 18.06.2018 tarihli ve 2018/366 Esas, 2020/131 Karar sayılı kararı ile tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre erkeğin; evlilik birliği içerisinde üzerine düşen edimleri yerine getirmediği, kadına karşı sözlü ve fiziksel şiddetin bulunduğu, eşi ve ortak çocuğu ile ilgilenmediği, ortak çocuğun doğumuna gelmediği, taraflar arasında Merzifon 1.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2018/438 E.sayılı dosyası ile kasten yaralama suçundan kamu davası açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda tarafların ceza aldığı; kadının erkeğin ailesi ile anlaşmazlıkları olduğu, taraflar arasında evin geçimi konusunda tutarsızlıkların olduğu, kadının 0,30 TL gibi bir miktarı kredi kartından çektirdiği görülmekle taraflar arasında evlilik birliğini sarsacak nitelikte bir geçimsizlik olduğu, evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle kadının az, erkeğin şiddet olayları da göz önüne alınarak ağır kusurlu olduğu belirtilerek her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakası ile 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği ve gelirinin yetersiz olduğu gerekçesiyle kadın yararına aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 10.000,00 TL maddî tazminata, erkeğin başka kadınla ilişkisinin olması durumunun kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesiyle kadın yararına 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Birinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, reddedilen manevî tazminat talebi, velâyet, kişisel ilişki ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 17.09.2020 tarihli ve 2020/374 Esas, 2022/366 Karar sayılı kararı ile erkek yönünden denetime olanak verecek şekilde deliller tartışılarak ret ve üstün tutma sebeplerinin gösterilmediği, vakıalarla ilgili herhangi bir tespitte de bulunulmadığı, hükmün hangi delillere dayanılarak verildiği, hangi olayların sabit olduğu ve tarafların kusur durumuna ilişkin vakıaların kararda belirtilmediği, bu sebeple tarafların boşanmasına ilişkin gerekçesiz şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu; kusur belirlemesine esas gerekçede erkeğin güven sarsıcı davranışta bulunduğuna ilişkin bir belirleme yapılmamış iken manevî tazminata ilişkin değerlendirmede erkeğin başka bir kadınla ilişki olduğundan bahisle kişilik haklarına saldırı olduğunun belirtildiği; erkeğin davasının kabulü nedeniyle vekâlet ücreti takdirine dair hükmün infazda tereddüt yaratacak şekilde çelişki içerdiği, kişisel ilişki yönünden infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verildiği, iştirak ve yoksulluk nafakaları yönünden gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratıldığı belirtilerek istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen kısımlar haricinde İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek kaldırılmasına karar verilen tüm yönlerle ilgili yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istinaf başvurusun kabul sebebine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 06.04.2021 tarihli ve 2020/654 Esas, 2021/299 Karar sayılı kararı ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde tarafların evliliğin başlarında sorun yaşadıkları, ayrılma aşamasına gelip boşanma davası açıldığı, ancak kadının ailesinin İzmire giderek tarafları barıştırdığı, bu süreçten önce yaşanan olayların barışmış olmaları nedeniyle affedilmiş olduğu, erkeğin son yaşanan olayda kadının biletini alarak ailesinin yanına gönderdiği ve akabinde kadından habersiz olarak evi taşıdığı, kadının evine dönemediği, kadının bu olay sonrasında boşanma davası açmış olduğu, bunun dışında tanıklar tarafından yaşandığı belirtilen olaylara yönelik tanıkların görgülerinin olmaması duyuma dayanıyor olması nedeniyle itibar edilmediği, kadının aldatılma iddiaları ise sadece erkeğin Antalya'ya gitmiş olma durumuna ilişkin soyut beyan olarak kalmış olup aldatma iddiasının ispat edilemediği; kadının erkeğin ailesi ile iyi geçinmemesinin evlilik birliğine etki edecek boyutta erkeğe yönelik yapılmış davranışlar olmadığından erkeğin boşanmaya ağır kusuru ile kadının ise az kusuru ile sebebiyet verdiği belirtilerek boşanma yönünden kaldırma kararı verilmemesi sebebiyle tarafların boşanma talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, önceki kararında velâyetin anneye bırakıldığı ve bu karar Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılmadığından bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası ile 1.500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası ile 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına; kadına verilen tazminatlar ile erkeğin manevî tazminat talebi yönünden verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılmadığından bu talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, reddedilen manevî tazminat talebi, velâyet, kişisel ilişki yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 08.10.2021 tarihli ve 2021/1057 Esas, 2021/1028 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince ilk kararda; erkeğin ağır kusurlu olduğunun tespit edilmesi ile her iki davanın da kabulüne dair verilen ilk hükmün, Dairenin 17.09.2020 tarihli kararı ile istinaf konusu yapılmamak suretiyle kesinleşen boşanma hükmü dışındaki tüm yönlerden kaldırılmasına karar verildiği; İlk Derece Mahkemesi tarafından açıklayıcı olması bakımından hükmün yeniden kurulacak yönlerinin de açıkça belirtildiği; Dairenin kararının, İlk Derece Mahkemesi tarafından eksiklik ya da çelişkili görülen kısımları yönünden incelendiği, kararın esasının incelenmediği ve bu yönde bir karar da verilmediği; istinaf incelemesi sırasında kararın kaldırılmasına karar verildiğinde hiçbir surette ihsası rey oluşturabilecek bir belirlemenin karara yazılamayacağı, Dairece de buna riayet edildiği; kusur belirlemesi yeniden yapıldığında buna bağlı olarak tazminat taleplerinin de yeniden değerlendirilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesinin boşanma harici tüm yönlerden yeniden hüküm kurması gerekirken hüküm kurmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu, İlk Derece Mahkemesince; tüm deliller, iddia ve savunma birlikte değerlendirilerek denetlenebilir gerekçe ve hüküm oluşturulması gerektiği belirtilerek istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen kısımlar haricinde İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak gerekçede belirtilen eksiklikler giderilerek kaldırılmasına karar verilen tüm yönlerle ilgili yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istinaf başvurusun kabul sebebine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma kararının kesinleşmiş olması sebebiyle tarafların boşanma talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına; erkeğin; kadının ailesini istemediği, kadın doğum yaptığında ve sonrasında belli bir süre kadının yanına gitmediği, kadını ve ortak çocuğu ailesinin yanına gönderip arayıp sormadığı, bu esnada evdeki eşyaları başka bir yere taşıyarak evi boşalttığı ve bu şekilde kadının eve dönmesine engel olduğu, ilgisiz olduğu; kadının ise erkeğin ailesini istemediği, yatak odasını ayırdığı belirtilerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının nafaka talebi ile tazminat taleplerinin reddine, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 19.10.2022 tarihli ve 2022/1470 Esas, 2022/1302 Karar sayılı kararıyla; iştirak nafakasının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısmının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm tesisine, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin ise sair yönlere ilişkin istinaf başvurularının isabetsizlik bulunmadığından esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 05.04.2023 tarihli ve 2022/10763 Esas, 2023/1640 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen tarafların kusurlu davranışlarına göre erkeğin, kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kararın bozulmasına, kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, kadının ailesini istemediği, kadın doğum yaptığında ve sonrasında belli bir süre yanına gitmediği, kadın ve ortak çocuğu ailesinin yanına gönderip arayıp sormadığı, bu esnada evdeki eşyaları başka bir yere taşıyarak evi boşalttığı ve bu şekilde kadının eve dönmesine engel olduğu, ilgisiz olduğu, kadının ise erkeğin ailesini istemediği, yatak odasını ayırdığı, kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda az kusurlu olduğunun değerlendirilmesi ile kadın lehine 100.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminat ile kadın yararına aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, hükmedilen nafakanın kararın kesinleşmesinden itibaren her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, Dairece mutlak bozma ilamına uyulması üzerine tahkikata dair işlem yapılmış olmadığından, kadın vekilinin ıslah dilekçesinin nazara alınmamasına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili; hükmedilen miktarların az olduğunu, ıslah dilekçesinin dikkate alınmadığını, müvekkilin ve çocuğunun hak ettiği aylık geçim masrafına kavuşmalarını olanaksız hale geldiğini, bu itibarla 2018 yılında talep edilen miktarlar üzerinden hüküm kurulması hem hakkaniyete aykırı olduğunu, İstinaf Mahkemesi bozma sonrası tahkikata ilişkin işlemler yürüttüğünü; tarafları dinlediği, karşı tarafın çalıştığı yere müzekkere yazarak araştırma yaptığını, üstelik bozma ile karşı taraf lehine kazanılmış bir usulü hak da bulunmadığını, maddî ve manevî tazminata hükmedilirken boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren faiz işletilmesi yönünde karar verilmediğini, kadın lehine 2023-2024 AAÜT uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası miktarları, faize hükmedilmemesi ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili; davanın açıldığı tarihteki ekonomik koşullar dikkate alınarak karar verilmesi gerktiği, dava sürecinde değişen ekonomik koşullar dikkate alınamayacağını, bu nedenlerle Mahkemenin hükmüne esas teşkil eden ve takdir edilen tazminatların davanın açıldığı tarihteki ekonomik koşullar dikkate alındığında fahiş sayılabilecek bir miktar olduğunu, makul ölçüde taminat ve nafakaya hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın için hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatların dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)177 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü,174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.