Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9654 E. 2024/8425 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Erkek tarafından açılan boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, varsa kusur oranlarının belirlenmesi ve buna bağlı olarak boşanmaya, velayet ve nafaka konularına karar verilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının, başka erkeklerle iletişim kurarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, eşinin ailesi ile görüşmediği ve kayınvalidesine yönelik sosyal medyada hakaret içerikli paylaşımlarda bulunduğu tespit edilerek, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında tam kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanmaya, çocukların velayetinin anneye verilmesine ve nafakaya hükmedilmesi doğru bulunarak Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1051 E., 2023/1549 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/81 E., 2020/610 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı erkek tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekilince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı ve ailesi ile sorunlar yaşadığını, sürekli davalıdan kaynaklanan tartışmaların meydana geldiğini, müvekkilinin alttan aldığını, davalı tarafın kötü davranışlarını arttırdığını, dini bayramlarda dahi müvekkilinin akrabaları ile görüşmesine izin vermediğini, kendisinin de görüşmediğini, müvekkilinin ailesinin müvekkilinin evine gelemez olduklarını, davalı tarafın müvekkilinin ailesine telefondan ve sosyal medya üzerinden hakaret dolu yazılar yazdığını, çocuklara şiddet uyguladığını, müvekkilinin evlilik birliği devam ederken davalının başka erkeklerle telefonda görüştüğünü mesajlaştığını öğrendiğini, evlilik birliğinin çocuklar ve müvekkili için katlanılmaz hal aldığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; boşanmayı asla kabul etmediğini, davacının boşanma dilekçesini ailesinin zoruyla verdiğini, kendisinin eşini sevdiğini, kendisi hakkında yalan beyanda bulunulduğunu, çocuklarının kendi anne babasının emeği ile büyüdüklerini, ailesinin kendisinin ve çocuklarının çoğu ihtiyaçlarını karşıladığını, asıl davacı tarafın ailesinin kendisine iyi davranmadığını, bir gün kayınvalidesi ile kayınbabasını ziyarete gittiğini orada davacının abisi ve ablası ile akrabalarının olduğunu, kadın ve erkek karışık fotoğraf çektirmek istediklerini, kendisinin çekilmek istememesi üzerine davacının ablası ve abisinin kendisini anne ve babasına teslim ettiklerini, bir gün davacının akrabasını yatılı eve getirdiğini, davacının işe gitmek üzere olduğunu, misafirin hala uyuduğunu, davacıya misafiri benim yanımda bırakma uyansın yanında götür dediğini, davacının da sen benim akrabalarımı sevmiyorsun diye sitemde bulunduğunu, bir kadının yanında erkek misafirin bırakılıp işe gidilemeyeceğini, bu durumun namusa uymadığını, ikiz çocukların 40 gün erken dünyaya geldiklerini, 2 buçuk 3 yıl uykusuzluk çektiğini, kaynanasından yardım istediğinde nasıl doğurduysan bak dediğini ve yaylaya gittiğini, davacının annesinin davacıyı kendisinin aleyhinde tahrik ettiğini, ailesi ile görüştürmediği hususunun asılsız olduğunu, davacının küçükken 5. kattan düşmesi sebebi ile bir gözü ile iki elinin sakat olduğunu, %70 raporu olduğunu, evlenirken bunu kendilerine söylemediklerini, kendilerinin neden gizlediklerinin hesabını sormadıklarını, davacının asıl boşanma sebebinin abisi ...'ın iş yerinde davacının abisi ve babasının çalışan bir bayan ile davacının aralarını bulup gayri resmi evlilik kurdurduttuklarını, davacının abisinin kendisini seminere Ankara'ya göndereceğini söylediğini, Ankara'ya gittiğini, bu esnada kendisine bir kadının davacnın abisine giderek kendisinin kadının kocası ile görüştüğü iftirasını attıklarını, bunun üzerine kendisinin savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, davacının 20 gün Ankara'da ablası Ümmühan'da kaldığını, gayri resmi evlilik nedeniyle davacıyı Ankara'ya gönderdiklerini, gayri resmi birlikte olduğu kadının resmi nikah istediğinden bu davanın açıldığını, çocukları da nafaka vermemek için istediklerini, eşinin Ankara'ya 11.10.2019 tarihinde gidişinden beri kendisinin ve çocuklarının maddî sıkıntılar çektiğini, hiçbir geliri olmadığını öncelikle davanın reddine, aksi halde, ortak çocukların velâyetinin tarafına verilmesine, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık, 500,00'er TL, kendi lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının davasının reddine, davalı kadın için aylık 400,00 TL tedbir nafakası ile, ortak çocuklar lehine, aylık ayrı ayrı, 150,00'şer TL tedbir nafakasının karar kesinleşene kadar devamına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin davalı tarafın kusurlu davranışları neticesinde bittiğini, müvekkilinin evliliğin devamı için elinden geleni yaptığını, kadının sadaktsz olduğunu belirterek İlk derece mahkemesi kararının kaldırılması yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,davacı erkek vekilinin dava dilekçesinde, 539 763 ** **, 534 253 ** ** ve 536 945 ** ** no’lu telefon numaralarını belirtmek sureti ile davalı karısının başka erkeklerle konuştuğu, sosyal medyadan da mesajlaştığını ifade ettiği, ayrıca telefon görüşme, mesaj kayıtları ile, bu kişinin eşi tarafından kendilerine ulaştırılacak bilgi ve belgelerin bilahare dosyaya ibraz edileceği,ilk derece Mahkemesi tarafından verilen süre içerisinde, davacı vekil tarafından, söz konusu, ses kaydının dosyaya ibraz edildiği, kadının cevap ve 26.10.2020 tarihli beyan dilekçesinde, annesine ait hat olan 536 639 ** ** no’lu telefon numarasının kendisi tarafından kullanıldığını belirtmesi nedeni ile, bu durumda, davalının annesi ... adına kayıtlı olan, söz konusu telefon hattının, kadın tarafından kullanıldığının sabit olduğu, bilirkişi, raporu uyarınca, davalı kadının, özellikle, ikisi de dava dışı, ... S.'ye ait olan, 539 763 ** **, 534 253 ** ** no’lu telefonla, hayatın olağan akışına aykırı, görüşme ve mesajlaşma kayıtlarının tespit edildiği,erkeğin, bu telefon numaraları adına kayıtlı erkeği tanımadığı, ortak akrabaları ya da arkadaşları olmadığı düşünüldüğünde, kadının, bu telefon numaraları ile görüşme ve mesaj kayıtları uyarınca, erkeğe karşı güven sarsıcı hareketlerde bulunduğunun açık olduğu,ses kayıtları üzerinde, bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde, dosyaya ibraz edilen 11.06.2019 tarihli ses kayıt çözümlerine ilişkin raporda da, söz konusu, hatların sahibi dava dışı ... S'nin eşi olduğu belirtilen ...’ la yapılan telefon görüşme içeriği de kadının erkeğe karşı güven sarsıcı davranışta bulunduğuna dair tespiti desteklediği,ayrıca, davacının, dosyadan tanık olarak dinlenen ablası, ...’ın alınan ifadesinde, davalının, davacının ailesi ile görüşmediği, kendisinin bile, evlilikleri boyunca, tarafların evine iki kez gittiği, birisinin kardeşinin ısrarı ile birinin de doğumda olduğunu, ancak hoş karşılanmadığına ve yine, davalının, kayınvalidesine ilişkin sosyal medyada, hoş olmayan paylaşımlarının bulunduğuna dair beyanları ve yine kayınvalideye karşı hoş olmayan öl geber, çatla gibi beyanların, 11.06.2029 tarihli bilirkişi raporu ile de desteklendiğinin anlaşıldığı,bu nedenlerle, davalı kadının, yabancı erkekle görüşmek sureti ile güven sarsıcı davranışta bulunduğu, davacı kocasının ailesi ile görüşmediği, kayınvalidesine karşı da sosyal medyada, hoş olmayan paylaşımlarının bulunduğu, bu durumda davalı kadının, evlilik birliğinin bu hale gelmesinde tam kusurlu olduğu, davacı erkeğin ise ispatlanmış kusurunun bulunmadığı erkeğin davasının reddinin doğru bulunmadığı gerekçesiyle erkeğin davasının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine ortak çocuklar,... ve ..., yararına, ilk derece Mahkemesi kararı ile tekerrür oluşturmaması koşulu ile dava tarihinden itibaren aylık 500.00’er TL tedbir nafakasının, davacıdan alınarak, velâyeten, davalıya verilmesine, tedbir nafakasının, karar kesinleşene kadar devamına, davalı kadın için de, dava tarihinden itibaren, 400.00 TL tedbir nafakasının, İlk Derece Mahkemesi kararı ile tekerrür oluşturmaması koşulu ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine, tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini belirterek kararın tümü yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; erkeğin boşanma davası şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.