Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9666 E. 2024/7398 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında yoksulluk nafakasının toptan mı yoksa irat şeklinde mi ödenmesi gerektiği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın kusurunun daha ağır olmaması ve boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceğinin kanıtlanması koşuluyla diğer taraftan yoksulluk nafakası talep edebileceği, ancak bu nafakaya hükmedilirken tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin, özellikle de ortak çocuklarının varlığının dikkate alınarak nafakaya toptan mı yoksa irat şeklinde mi hükmedileceğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, mahkemece bu hususlar değerlendirilmeden yoksulluk nafakasına toptan olarak hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/697 E., 2023/1056 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 11. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/641 E., 2023/100 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin karşı davasının reddine, kadının asıl davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine, kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre davacı-davalı kadın vekilinin temyize konu ziynet alacağı miktarının, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; kadının ziynet alacağı davası yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; kadının 6 aylık hamile olduğunu, erkeğin bir süre sonra kadın ile ilgilenmeyi bıraktığını, arkadaşları ile vakit geçirmeye başladığını, kadının gözünden ameliyat geçirdiğinde ve ilk bebeğini düşürdüğünde yanında olmadığını, şimdiki hamileliğinde de geçirdiği operasyonda yanında olmadığını, ilgilenemeyeceğini belirttiğini, kadının kayınvalidesinin yanına gittiğini, erkeğin bu süreçte de ilgilenmeyip çok az para gönderdiğini, kayınvalidesinin de psikolojik baskı yaptığını, erkeğin İzmir'e iş görüşmesine gittiğinde kadını aldattığını öğrendiğini, kadın bu süreçte erkek ile konuştuğunda arka taraftan kadın sesi geldiğini, bekar kız arkadaşları ile de samimi görüşmeler yaptığını, kadına sürekli olarak ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını, erkeğin kadına seni bu evde istemiyorum demesi üzerine kadının babasının kayınvalidesinden gelmesi için uçak bileti aldığını, erkeğin evlilik sürecinde kadına fiziksel şiddet uyguladığını, en ufak şeyde "seni öldüreceğim, geri zekalı" dediğini, belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000.00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kadının erkeği sadece para kaynağı olarak gördüğünü, her konuda yalan söylediğini, kadının kıskanç olduğunu, erkeği erkek arkadaşlarından dahi kıskandığını, ilk bebeğin düşmesi nedeniyle kadın ve ailesi tarafından suçlandığını, kadının erkeğin annesinin yanına gitmeyi tercih ettiğini, bu süreçte erkeği sürekli arayarak görüntülü konuşmak istediğini, kadının kendi ailesinin yanına giderek ameliyat olduğunu, erkeğin bu durumdan kadının annesinin ameliyat nedeniyle erkekten para istemesi ile haberdar olduğunu, kadının ameliyattan sonra ortak konuta hiç gelmediğini ve yaklaşık 3 aydır tehdit, hakaret ve para talebi dışında erkek ile iletişimde bulunmadığını, kadının anne ve babasının da mesajlar atarak erkeğe sürekli tehdit ve hakaret ettiklerini belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek yararına 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin şiddetli geçimsizliğe sebebiyet verecek söz ve davranışlarda bulunduğu, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumluluklarını yerine getirmediği, evi eşi ile ilgilenmediği, kadın istemediğini ve rahatsız olduğunu beyan etmesine rağmen bekar erkek arkadaşlarını eve getirdiği, onlarla fazlaca vakit geçirdiği, kadının ameliyat olduğu ve ilk gebeliğinde düşük yaptığı zaman ilgilenmediği, yeterli maddî destekte bulunmadığı, kadın düşük yapınca ailesinin yanına gönderdiği ve ilgilenmediği, kadın hamile iken kendi ailesinin yanına gönderdiği, seyrek olarak ziyaretine gelerek yeterli para göndermediği, kadın ile maddî ve manevî ilgilenmediği, erkeğin annesinin kadına iyi davranmadığı, olumsuz söz ve davranışlarda bulunduğu, erkeğin kadını istemediğini beyan etmesi üzerine kadının zorunlu olarak İstanbul'da kendi ailesinin yanına geldiği, doğum yapmasına rağmen erkeğin ilgilenmediği, erkeğin işi nedeniyle olduğunu belirterek İzmir'e gittiği orada bir kaç gün kaldığı ve eşini başka bir kadınla birlikte olarak aldattığı, ilgisiz sorumsuz ve evliliğini umursamayan davranışlarda bulunduğu, kadının kusurunun bulunmadığı, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 750,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinde 1.500,00 TL'ye yükseltilmesine ve aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinde 1.500,00 TL'ye yükseltilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; hükmedilen iştirak nafakası ile tazminatların miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası ile ziynet alacağı davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, hükmedilen iştirak nafakası ile tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe yüklenen kusurların sabit olduğu, tanık beyanları ile kadının erkeğe hakaret ettiği, telefonla arayarak ve mesaj çekerek kıskançlıklar sergilediği, eve arkadaşlarının ve akrabalarının gelmesini istemediği, erkekten para isteyerek ailesine gönderdiği vakıalarının da sabit olduğu, bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu, erkeğin karşı davasının kabulü gerektiği, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, Mahkemece kadının işi ve geliri olduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, yoksulluk nafakasına dair yasal koşulların oluşmadığı ve yoksulluk nafakası taleplerinin sübut bulunmadığı yönündeki çelişkili gerekçe yerinde görülmeyerek kadının ihtiyaçları, evlilikte geçen süre dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda toptan yoksulluk nafakası ile uygun miktarlarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının tazminat miktarları ve yoksulluk nafakasının reddi, erkeğin ise karşı davanın reddine yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kararın gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına 25.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadına yüklenen kusurların ispatlanamadığını, karşı davanın reddi gerektiğini, hükmedilen toptan nafaka ile tazminatların miktarının az olduğunu, ziynet alacağı davasının kabulü gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı ve ziynet alacağı davasının reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl davanın hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası hükümleri yönünden reddi gerektiğini, kadının tam kusurlu olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkeğin tüm; davacı-davalı kadının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Toplanan delillerden, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiş ise de tarafların ekonomik ve sosyal durumları, özellikle ortak çocuklarının bulunması dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının "irat şeklinde" ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde "toptan" ödenmesi yönünde değerlendirme yapılması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-davalı kadın vekilinin ziynet alacağı davası yönünden temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, kadın yararına yoksulluk nafakası yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.